Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

Demirtaş’tan Erdoğan, Bahçeli ve teröristbaşı Öcalan’a çağrı! ‘Onun bunun dediğine bakmayın…’

Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yaptığı açıklamada AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli ve teröristbaşı Abdullah Öcalan’a seslendi.

Demirtaş’tan Erdoğan, Bahçeli ve teröristbaşı Öcalan’a çağrı! ‘Onun bunun dediğine bakmayın…’

Terörsüz Türkiye adı verilen yeni açılım sürecinin mimarı MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Tahliyesi Türkiye için hayırlara vesile olacaktır” dediği tutuklu eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, X hesabından bir açıklama yaptı.

ERDOĞAN, BAHÇELİ VE TERÖRİSTBAŞINA ÇAĞRI

Açıklamasında AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve terör örgütü PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan’a seslenen Demirtaş, “Sürecin ana aktörleri olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, MHP lideri Bahçeli'ye ve PKK kurucu lideri Öcalan'a bir kardeşiniz, barış için çabalayan bir siyasetçi olarak sesleniyorum; lütfen somut adımlar atmaktan vazgeçmeyin, onun bunun ne dediğine bakmayın, kendinize güvenin ve 86 milyonun barışı hasretle beklediğine inanın” ifadelerini kullandı.

MİLLETVEKİLLERİNE SESLENDİ: İMRALI'YA GİDİN

TBMM’deki açılım komisyonunda bulunan milletvekillerine de çağrıda bulunan Demirtaş, “Gençlerimizi yıllarca dağlara, sınır ötesi operasyonlara gönderdiniz. En büyük riski onların omuzlarına yüklediniz ve ne yazık ki bazıları bunun bedelini canlarıyla, kanlarıyla ödediler. Şimdi risk alma ve bu çatışmayı kökten bitirme olanağı yakalanmışken lütfen siz de azıcık risk alın ve İmralı Adasına giderek bu meseleye noktayı koyun. Üstelik alacağınız risk gençlerimiz gibi ölüm riski de değil, azıcık siyasi risktir”dedi.

Demirtaş’ın açıklamasının tamamı şöyle:

Adamın biri doktora gider ve rahatsızlıklarını anlatır. Doktor, sürekli kullandığı bir ilaç olup olmadığını sorar. Adam bir ilaç ismi verir ve “Onu kullanıyorum” der. Doktor da “Kullandığınız o ilaç bağımlılık yapar, biliyorsunuz değil mi?” diye sorar. Adam şöyle cevap verir: “İyi de doktor bey, ben neredeyse 15 yıldır o ilacı her gün kullanıyorum ve bağımlılık yaptığını hiç görmedim.”

Her gün aynı şeyleri yapıp, aynı şekilde düşünerek, aynı şekilde konuşarak ne değişebiliriz ne de değiştirebiliriz. Sıkışıp kaldığımız ezberlerin, şablonların, tabuların farkına bile varamayız. Hiç kimse durduğu yerden bir adım bile kıpırdamazsa yeni ve yaratıcı çözüm olanaklarını da oluşturamayız.

Sıkışıp kaldığımız yer, 40 yıllık çatışma ortamının yol açtığı acılar, öfkeler, ön yargılar ve bunların sebep olduğu güvensizliklerdir. Bunlar önemsiz demiyorum ama bunları aşmanın, yaralarımızı sağaltmanın yollarını bulamazsak “bağımlılıklarımızın” farkına bile varamayacağız, köklü ve kalıcı çözüme ulaşmakta zorlanacağız.

İnancı, düşüncesi, idealleri uğruna canını vermenin kutsallaştırıldığı bir toplumsal gerçeklikte iki temel zorlukla karşı karşıya kalırız. Birincisi, canını feda etmiş olanların kıymetli hatırasının ve canlarını vererek yarattıkları değerlerin manevi baskısını silip bir kenara atamayız, atmamalıyız da. İkincisi de bir düşünce, inanç uğruna çok sayıda can feda edilmişse o düşünce ve inanç, sosyolojik ve siyasi açıdan otomatikman “doğru” haline gelmez ancak bizler bunu kabul etmekte zorlanırız. Vatan uğruna, bayrak uğruna, ideoloji uğruna veya örgüt uğruna bunca can feda edilmişken yeni şeyler düşünüp yeni şeyler yapmaktan işte bu nedenle korkar, çekiniriz.

Fakat artık bir noktada şuna ikna olmamız gerekiyor, gelinen aşamada tek bir evladımız bile canını boş yere feda etmedi. Yürütülen süreçte eşitlik, adalet, özgürlük ve demokrasiyi esas alan bir “kardeşlik hukuku” oluşturmaya, bir ve beraber yaşamaya odaklanmışsak kaybettiklerimizin hatırasına halel gelmeyecek demektir.

Dolayısıyla tüm taraflara ve sürecin ana aktörleri olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, MHP lideri Bahçeli'ye ve PKK kurucu lideri Öcalan'a bir kardeşiniz, barış için çabalayan bir siyasetçi olarak sesleniyorum; lütfen somut adımlar atmaktan vazgeçmeyin, onun bunun ne dediğine bakmayın, kendinize güvenin ve 86 milyonun barışı hasretle beklediğine inanın.

Ayrıca silahları tümden bırakarak dağdan inmeyi bekleyen insanlar “önder” olarak tanımladıkları Abdullah Öcalan'ın sadece güvenlik birimlerince değil siyasetçiler tarafından da ziyaret edilip dinlendiğini görmek ve bu şekilde siyasete dönüşün mümkün olduğunu ve devletin bu konuda samimi ve ciddi olduğunu görmek, güvenmek ve silahları tümden bırakmak istiyorlar.

Değerli milletvekillerine de seslenmek istiyorum; gençlerimizi yıllarca dağlara, sınır ötesi operasyonlara gönderdiniz. En büyük riski onların omuzlarına yüklediniz ve ne yazık ki bazıları bunun bedelini canlarıyla, kanlarıyla ödediler. Şimdi risk alma ve bu çatışmayı kökten bitirme olanağı yakalanmışken lütfen siz de azıcık risk alın ve İmralı Adasına giderek bu meseleye noktayı koyun. Üstelik alacağınız risk gençlerimiz gibi ölüm riski de değil, azıcık siyasi risktir.

Hep birlikte cesur davranalım, son düzlükte ezberlerimize, korkularımıza takılıp da tarihi barış fırsatını zora sokmayalım lütfen.

Hepinize içten selam, sevgilerimi gönderiyor, en kısa zamanda özgürlük, barış, demokrasi ve kardeşlik dolu günlerde buluşmayı umuyorum.

Selahattin Demirtaş

8 Kasım 2025

Edirne Cezaevi"



Haber Kaynağı : 12punto

Abdullah Öcalan açılım süreci Devlet Bahçeli Recep Tayyip Erdoğan Selahattin Demirtaş
Wodo Network