Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

Eski Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanı Akar, Güler ve Aksakallı’yı suçladı... Semih Terzi’ye “Şehit” Dedi...

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Cezaevi Kampüsü yerleşkesindeki duruşma salonunda devam eden davada iki gündür savunma yapan eski Muhafız Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış 15 Temmuz’da sadece Hulusi Akar ve Yaşar Güler’in emirlerini yerine getirdiğini öne sürürken, “Darbeci olsam, Erdoğan’ı Muhafız Alay Komutanlığı’nın 18 Temmuz’daki kuruluş yıldönümünde derdest ederdim.” dedi.

Eski Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanı Akar, Güler ve Aksakallı’yı suçladı... Semih Terzi’ye “Şehit” Dedi...

Haber: Müyesser YILDIZ - 12punto

Yargıtay’ın bozma kararından sonra yeniden görülen Genelkurmay Çatı Davası’nda savunma yapan dönemin Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanı eski kurmay albay Muhsin Kutsi Barış, 15 Temmuz’da sadece Hulusi Akar ve Yaşar Güler’in emirlerini yerine getirdiğini öne sürürken, “Darbeci olsam, Erdoğan’ı Muhafız Alay Komutanlığı’nın 18 Temmuz’daki kuruluş yıldönümünde derdest ederdim.” dedi. Dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı’yı da “Semih Terzi’yi infaz ettirmekle” suçlayan Barış, infazın sebebinin Suriye’nin kuzeyindeki cihatçıların desteklenmesi konusundaki “pis işler” olduğunu iddia etti.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Cezaevi Kampüsü yerleşkesindeki duruşma salonunda devam eden davada iki gündür savunma yapan eski Muhafız Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış, “Kurmay subaylar TSK’nın motor gücüdür. Ancak 15 Temmuz’dan sonra bin 886 kurmay subaydan bin 524’ü ihraç edildi, kurmay subayların neredeyse tamamı tasfiye edildi. Türkiye beynini hapsetti. 15 Temmuz bahane edilerek subaylar aşağılandı. Gerçekte aşağılanan, bizatihi milletin kendisidir.” dedikten sonra gözaltına alınışıyla ilgili şu iddiaları dillendirdi:

“Muhafız Alayı’ndan alınış görüntülerime bakın; vücut bütünlüğüm var, sivil ve kelepçesizim. Alay Komutan Yardımcısı Ahmet Hatip Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ı arıyor, o zamanki Genel Sekreter Fahri Kasırga’yla irtibat kuruyor. Arabaya bindirildikten sonra kelepçe takıldı. Çankaya Köşkü’nden çıktığımızda Beştepe’deki Külliye’ye gittiğimizi anladım. Oraya yaklaştığımızda Hasan Doğan’ın gönderdiği iki araç gelip beni aldı. Külliye’ye 50 metre kala araçları durdurdular, kalabalık vardı. Ellerim kelepçeli beni indirip kalabalığın içine bıraktılar. 1996’da Güneydoğu’da pusuya düşürülmüştük, nasıl kurtulduğumu bilmiyorum. 16 Temmuz’da da o kalabalığın içinden sağ çıktım. Bizim öldürülmemiz isteniyordu. Sadece bir polisin muhtemelen kalabalığı engellemek için havaya ateş açtığını hatırlıyorum. Kendime geldiğimde başımda Fahri Kasırga vardı. Beştepe’de işkenceye tabi tutulan ikinci kişi binbaşı Haydar Aktaş’tır. Fahri Kasırga bizi, biz onu biliriz. 15 Temmuz’da hiçbir siyasi gözaltına alınmadı. Tek siyasi Fahri Kasırga’dır. O da siyasi değil, bürokrat. Haydar Aktaş yapılan işkence sonucunda gözünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Ben de kalabalığın saldırısı sırasında sol gözümü yüzde 80 oranında kaybettim. 6 gün boyunca önce Beştepe, sonra Emniyet spor salonunda işkenceye maruz kaldım. 31 Temmuz’da cezaevine girişte vicdanlı bir doktor ne durumda olduğumu rapora yazdı, ona teşekkürü bir borç biliyorum. Bu işkenceler hakkında suç duyurusunda bulunuyorum.”

"HULUSİ EFENDİ SAUNAYA GİRDİĞİNDE"

Güvenlik tehdit ve tedbirleriyle ilgili olarak Genelkurmay’dan birliklere gönderilen mesajların sayısı normalde 2-3’ü geçmezken, 14-15 Temmuz’da toplam 30 mesaj gönderildiğini, bunların büyük çoğunluğunun da MİT kaynaklı olduğunu, sadece bunun bile TSK’daki stratejik şekillendirmeyi ortaya koyduğunu belirten Muhsin Kutsi Barış, 15 Temmuz’un bazı dış istihbarat örgütlerinin desteğiyle, oligarşik kripto bir yapı tarafından “başlat-bekle-akim bırak” stratejisiyle gerçekleştirdiği başarılı ve büyük bir kumpas olduğunu öne sürdü.

Barış, kendisine yöneltilen suçlamaların, dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın emir subayı Levent Türkkan’ın işkence altında alınan ifadesine dayandırıldığını bildirirken de şunları söyledi:

“Levent Türkkan’la bir samimiyetim yoktu. Hulusi Akar ve Yaşar Güler hafta sonları Muhafız Alayı’na spor için geldiğinde de resmi ve dengeli bir ilişkimiz vardı. Yürüyüşlerden sonra Hulusi Efendi saunaya girer, biz dışarıda kalırdık. Bir defasında, ‘Komutan, imar değişikliğiyle, ahlâksız tekliflerle iki daire aldı.’ dedi. ‘Nasıl?’ diye sorduğumda Hakan Fidan’la kanka olduğunu belirtti. Mahkemede karşılaştığımızda, bunları anlatıp anlatmayacağını sorduğumda ise ‘Bel altına girmeyeceğim.’ karşılığını verdi. Hulusi Akar, Muhafız Alayı’na geldiği son yürüyüşlerde ne yaptığımızı sordu. 18 Temmuz’daki kuruluş yıldönümü törenlerine hazırlandığımızı söyleyince; Cumhurbaşkanı dâhil tüm devlet erkânının katıldığı bu önemli faaliyete rağmen; ‘Bırak töreni, protokolü. Güvenliğe bak, güvenliğe! Her yerde patlamalar oluyor, gelen çok kritik eylem istihbaratları var. Törende bir yanlış olur, kimse ölmez, geçer gider. Buraya veya Beştepe’ye bir saldırı olursa bunun hesabını veremezsiniz. Ona göre ha!’ diyerek ısrarla eğitim değil tatbikat yaptırmam konusunda emirler veren Hulusi Akar ile 18 Temmuz törenlerinin son provasını iptal ettiren ve Özel Kuvvetler Komutanlığı ile ortak eğitim ve tatbikat yaptırmam yönünde sürekli emirler veren Yaşar Güler’in, bu emirleri neden verdiklerini açıklamaları gerekiyor. Geçmişte Yaşar Güler ve Hulusi Akar’a saygı duyduğum için çok pişmanım, hiçbirisine saygı duymuyorum. Darbe planlaması yapacak olsam, 18 Temmuz kuruluş yıldönümü törenlerinde Erdoğan’ı derdest ederdim. Muhafız Alayı’ndan Beştepe ve TBMM’ye gönderilen tek bir asker yok. 12 Eylül’de Meclis’i teslim alan Muhafız Alayı’ydı. Darbenin planlamasını yaptığı iddiasını zül sayarım. Birinci ve ikinci sicil amirlerim Yaşar Güler ve Hulusi Akar’ın emirlerine uygun olarak güvenlik tedbirlerine ilişkin emirlerine uymak dışında bir suçum yoktur.”

ERDOĞAN'IN DANIŞMANI NE SORDU?

Erdoğan’ın Başdanışmanı Yalçın Topçu’nun 2017’de, “Beştepe’ye gelecek, Cumhurbaşkanının koltuğuna oturup fotoğraf çektirecek.” iddiasından sonra sözde Yurtta Sulh Konseyi’ne dahil edildiğini ve Muhafız Alayı davasından sonra bu davada yargılanmaya başladığını kaydederken, Topçu için, “Asıl FETÖ’cü o.” diyen Muhsin Kutsi Barış, şöyle devam etti:

“15 Temmuz’dan bir hafta önce bazı sivillerle temasta bulunup rutin dışı toplantılar yapmakla suçlanıyorum. Görüştüklerimden birisi, Erdoğan’ın Danışmanı Orhan Karakurt. Yanıma geldi ve ‘Sayın albayım, bir yanlıştan dönüp TSK’nın yeniden toplumsal olaylarda kullanılmasını istiyoruz. Ne düşünüyorsunuz?” diye sordu. ‘Ben bir alay komutanıyım. Amirlerimi ilgilendirir. Gidin Yaşar Güler ve Hulusi Akar’la görüşün.’ cevabını verdim. Görüştüğüm bir başka isim yine Erdoğan’ın Başdanışmanı Ahmet Karayiğit’ti. Ayrıca 18 Temmuz törenleri için TRT’den bir ekip geldi. O zamanki Cumhurbaşkanlığı Başyaveri Ali Yazıcı’yla toplantı yaptığım da söyleniyor. Ali Yazıcı hakkında yöneticilikten beraat kararı verilmesiyle bu iddia, BM’nin Akın Öztürk kararıyla da yönetici kurgusu çöktü.”

FİDAN, AKSAKALLI VE ESKİNTAN'I BÖYLE SUÇLADI

Muhsin Kutsi Barış, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler’in MİT’le özel ilişkileri olduğunu belirtirken Hakan Fidan için de, “Adam darbe ihbarı alıyor, koşa koşa Genelkurmay’a geliyor. Bu salak darbeciler onu orada derdest etmiyor da çıktıktan sonra harekete geçiyor. Bunu sorgulayan tek bir savcı yok.” diye konuştu.

Sözlerine, “Net şekilde söylüyorum, Zekai Aksakallı denilen adam aşağılık bir katildir.” diye devam eden Muhsin Kutsi Barış’a Mahkeme Başkanı, “Bu hakaretlere müsaade edemem. ‘Ağırlaştırılmış müebbet almışım zaten, dava açsın.’ deyip bunu söyleyemezsin. Buna uymanızı rica ediyorum.” uyarısında bulundu. Ancak Barış şöyle devam etti:

“Zekai Aksakallı’nın verdiği infaz emirleri Semih Terzi ile sınırlı değil. Açıkça söylüyorum, Semih Terzi 15 Temmuz şehididir. Tanıdığım biri. Son derece saygı duyduğum, şerefli bir asker ve gerçek bir devlet adamı olan Işık Koşaner Kara Kuvvetleri Komutanı’yken onun özel kalem müdürüydü. Ben de iki kurmay başkanının özel sekreterliğini yaptım. Semih Terzi’yle 2 yıl çalıştım. Çalışkan, dürüst, vatanseverliğine şahit olduğum birisidir. Semih Terzi neden infaz edildi? Emri veren Zekai Aksakallı’dır. Suriye kuzeyinde cihatçıların desteklenmesi konusunda MİT Müsteşar Yardımcısı Kemal Eskintan’la girdiği pis parasal işler vardı. Semih Terzi bu yüzden Kemal Eskintan’la tartıştı. Ondan sonra infazına karar verildi.”

ÖZGÜR ÖZEL NİYE DEĞİŞTİ?

Muhsin Kutsi Barış, “FETÖ” diye silahlı bir terör örgütü olmadığını savunurken de şunları söyledi:

“Olmayan bir örgütün üyesi de yöneticisi de olamam. FETÖ’yü savunuyor diye düşünülebilir, ama fikri takip yapan ve fikri namusu olanların gerçekleri söylemesi gerekir. Susulduğu için bize düştü; FETÖ’cü değilim, evet ‘Ne istediler de vermedim.’ denilen cemaat vardır, Türkiye gerçeğidir. Ama FETÖ diye bir silahlı terör örgütü yoktur. FETÖ şeytanlaştırılırken, toplumsal yapıya verilen zarar çok büyüktür. Her sorun FETÖ ile yıkanmaya başlanmıştır. Genel af çıkacağı söyleniyor. Suçlu affedilir. Kendi yakınlarınızı affedebilirsiniz. Kendi adıma suçlu değilim, affınızı kabul etmiyorum. Onlarla aynı kategoride değerlendirilmeyi hakaret sayarım.”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in 2017’de Grup Başkanvekili iken 15 Temmuz için “kontrollü darbe” dediğine, 2024’te ise “gerçek darbedir” açıklaması yaptığına dikkat çeken Muhsin Kutsi Barış, “2017’den bugüne bilinmeyen hangi somut delil ele geçti de bu söylem değişikliği oldu?” sorusunu yönelttikten sonra bu söylem değişikliğinde İstanbul Askeri Casusluk kumpası davasında yargılanan Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu’nun etkisi olduğunu öne sürdü. Barış, 15 Temmuz’un “1 numarası” denilen Akın Öztürk hakkındaki BM kararına CHP’den tek bir cümle açıklama yapılmamasının sebebini sorarken de, “CHP’nin geldiği yer, muktedir siyasi irade ile aynı yerde durmaktır.” dedi.

Savunmasının sonunda, kumpas davalarda muvazzaf/emekli toplam bin 42 kişinin yargılandığını, 250-300 kişinin ilişiğinin kesildiğini veya emekli edildiğini, bunun üzerine, “TSK tasfiye edildi, TSK’nın kolu bacağı kesildi.” denildiğini hatırlatan Muhsin Kutsi Barış, 15 Temmuz’da ise Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlıkları hariç 30 bin asker tasfiye edildiği halde, “Hainlerden kurtuldukça güçleniyoruz.” algısıyla, devletin olması gereken ordunun bir partinin ordusu haline getirildiğini iddia etti.

Muhsin Kutsi Barış son olarak; Erdoğan’ın müşteki olarak dinlenmesini ve darbeyi gerçekten eniştesinden öğrenip öğrenmediğinin, 15 Temmuz’u haber vermeyen Hakan Fidan ile Hulusi Akar’ı neden görevden almadığının sorulmasını istedi. Barış, “15 Temmuz’da stratejik rol alan karanlık adamlar” diye nitelendirdiği Hakan Fidan, Hulusi Akar, Yaşar Güler, Zekai Aksakallı ile Kemal Eskintan’ın yanı sıra aralarında İbrahim Kalın, Arif Çetin, Sadık Üstün, Şirin Ünal, Nevzat Tarhan, Melih Tanrıverdi, Sedat Peker, Ümit Özdağ, Nihal Olçok, Aleksandr Dugin, Doğu Perinçek ve Melih Gökçek’in olduğu çok sayıda ismin tanık olarak dinlenmesi, ayrıca ortaya konan delillerden sonra Genelkurmay Çatı Davasında yeniden yargılama yapılması talebinde bulundu.

Avukatı Kemal Çetinkaya da Muhsin Kutsi Barış’ın emrinde 2 bin 500 asker olduğunu, bunlardan sadece 230’unun TRT ile Genelkurmay’a gittiğine dikkat çekip darbe bildirisini TRT’den 1 saat önce okuyan A Haber’den Murat Akgün’ün dinlenmesini ve 15 Temmuz’da yaşananların darbe planlamasına uygun olup olmadığının bilirkişiye incelettirilmesini istedi.


Haber Kaynağı : 12punto

15 Temmuz ağırlaştırılmış müebbet Avukat CHP cihat Cumhurbaşkanı
Wodo Network