Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Önce Cumhur İttifakı sonra başkanlık sistemi anayasası vurgusu: Bahçeli'den sonra Uçum sahnede

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanı Mehmet Uçum sosyal medya hesabından 'yeni anayasa' paylaşımında bulundu ve dikkat çeken göndermeler yaptı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin '17-25 Aralık' paylaşımındaki Cumhur İttifakı çıkışının üzerine Uçum'dan gelen 'yeni anayasa' paylaşım dikkat çekti.

Önce Cumhur İttifakı sonra başkanlık sistemi anayasası vurgusu: Bahçeli'den sonra Uçum sahnede

AKP'nin 'yeni anayasa' çalışmaları devam ederken ortaklar arasında yaşanan gelişmeler ve açıklamalar da siyaset gündeminde yerini alıyor. Son olarak Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'u ağırladığı sırada odasındaki '17-25 Aralık' saati ile dikkat çeken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bu görüntüyle ne mesaj vermek istediği konuşulmuş, Bahçeli yaptığı açıklamada Cumhur İttifakı'nın sağlamlığına atıfta bulunduğu bir açıklama yapmıştı.

Bahçeli'nin bu açıklamasından kısa bir süre sonra bu defa AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanı Mehmet Uçum asıl gündemlerinin 'yeni anayasa' olduğunu işaret eden bir paylaşımla gündeme geldi. 

İttifakta bir sorun olmadığının altını çizmek isteyen uçum paylaşımına "Olağan gündemimiz yeni anayasa" başlığını attı.

İşte Uçum'un o satırları:

OLAĞAN GÜNDEMİMİZ  YENİ ANAYASA

Türkiye’nin olağan gündemi “Yeni Anayasa” tartışması yine öne çıkıyor. Ülkemiz yeni anayasaya kavuşuncaya kadar bu tartışma devam edecek. Yeni anayasa Türkiye’nin; subjektif değerlendirmelerden, öznel iradelerden bağımsız nesnel ihtiyacıdır. Bu ihtiyaç karşılanana kadar yeni anayasa ülkemizin olağan gündemi olmayı sürdürecek. 

Elbette yeni bir anayasa hedeflense de sıfırdan, sil baştan bir kurgu olmayacağı tüm toplumda genel kabul görüyor. 

Cumhuriyetin, Cumhuriyetimizin kurucu lideri Atatürk’ün, üniter yapının, adalet ve insan haklarına dayanan, demokratik, laik, sosyal devlet ve hukuk devletinin temel olduğu, resmî dilin Türkçe, bayrağın ay yıldızlı Al Bayrak, millî marşın İstiklal Marşı, başkentin Ankara olduğu ve bunlara ilişkin değiştirilmezlik ilkesini içeren bir anayasa (yani ilk dört madde) Milletimizin vazgeçilmezidir.

Yeni anayasada halk iradesinin temel kazanımı olan başkanlık sisteminin ve tüm kuvvetler açısından demokratik meşruiyet ilkesinin korunması ve geliştirilmesi, % 50 +1 kuralının devam ettirilmesi halkın demokrasi mücadelesindeki zaferlerin bir gereğidir. 

Açıktır ki Cumhuriyetimizin ilkeleri ve demokratik birikimimiz yeni anayasanın kaidesi yani en sağlam temelidir.

Yeni Anayasanın Ana İlkeleri Neler Olabilir:

Cumhuriyet ve demokrasi temeli üzerinde yükselecek ve 43 yıl sonra 2025’de darbe anayasasından tamamen kurtulmamızı sağlayacak adıyla, felsefesiyle, çağımıza uygun içeriğiyle “yeni bir anayasa”.

Kurumsal yapıların ve seçkinlerin taleplerine ve iradelerine değil halkın talep ve iradesine göre hazırlanan “sivil bir anayasa”.

Türkiye’nin her ferdinin kendini asli unsuru olarak saydığı kapsayıcı Türk Milleti ve Türk Vatandaşlığı yaklaşımının esas olduğu “kuşatıcı bir anayasa”.

Kişinin her türlü hak ve özgürlüklerinin eksiksiz yer aldığı, yeni kuşak hak ve özgürlük alanlarının tanımlandığı, hak ve özgürlüklerin esas, sınırlamaların istisna olduğu “özgürlükçü bir anayasa”.

Kişilerin maddi ve manevi varlığını korumayı ve geliştirmeyi güvenceye alan, doğanın, çevrenin, iklimin, denizlerin, kıyıların, ormanların, su kaynaklarının, doğal kaynakların, yer altı zenginliklerin korumasını, doğru ve kamu yararına kullanılmasını güvenceleyen, doğal afetlere karşı insanı koruma amacına hizmet edecek hukuksal tedbirleri içeren “koruyucu bir anayasa”.

Herkesin gelir güvencesine sahip olması, genel olarak fırsat eşitliği, çalışanlar bakımından adil bir asgari ücret, ücretsiz sağlık hakkı, ücretsiz eğitim hakkı, eksiksiz sosyal güvenlik hakkı, hassas sosyal gruplara ilave destekler, farklı sosyal yardım ve sosyal hizmet imkanlarının geliştirilmesi, çalışma hakkının eksiksiz gerçekleştirilmesi, toplumda gelir grupları arasındaki farkları yukarıya doğru azaltacak adil bir gelir dağılımı sistemine geçiş gibi bir çok sosyal adalet yaklaşımına ve yeni sosyal politikalara imkan veren “sosyal bir anayasa”.

Elektronik demokrasi/birey inisiyatifli demokratik sistem işleyişinin geliştirilmesi için elektronik katılım hakkı, halkın milletvekilini geri çağırma hakkı, halkın yasa teklif hakkı, halkın itiraz edici referandum hakkı, halkın soyut norm denetimi için Anayasa Mahkemesine başvuru hakkı, yasama sürecine halkın katılım imkanlarının ve mecralarının çeşitlendirilmesi ve güçlendirilmesi, yargılama süreçlerinde halk iradesinin de etkili olacağı yapılar ve fonksiyonlar gibi kurumlar yoluyla “gelişkin demokrasiye imkân veren bir anayasa”.

Her egemen devlet pozitif hukukunu oluştururken ve uygularken beka esaslı bir politik hukuk anlayışıyla hukuk üretimini yapar ve beka anlayışıyla uygular. Nitekim pek çok batı devletinin yaptığı budur. Beka tehdidi oluşturacak ya da beka tehditlerine zemin ve güç kazandıracak bir hukuk uygulaması egemen bir devlet açısından meşru değildir ve asla kabul edilemez.Bu nedenle devletin maddi ve manevi varlığını korumayı ve geliştirmeyi güvenceye alan, ülkesel tam bağımsızlığı bütün boyutlarıyla korumaya ve güçlendirmeye imkân veren “milli bir anayasa”.

BAHÇELİ NE DEMİŞTİ?

Bahçeli'nin Cumhur İttifakı hakkında yaptığı açıklama ise şöyle olmuştu:

Cumhur İttifakı, Türk tarihinin varoluş refleksi, Türk milletinin varlık ve birlik remzidir.

Küresel ekonomi-politik sistemin yeni baştan inşa edildiği, önümüzdeki bir yıllık süre zarfında iç kargaşa çıkma riski en yüksek ülke olarak Türkiye’nin haksız ve hayasızca gösterildiği bir dönemde Cumhur İttifakı milli güvence, milletin özgüvenidir.

İstiklal ve istikbal haklarımızın muhafız ve müdafaa onurunun mihver gücü cumhur ile Cumhuriyet’i kucaklaştıran akıl ve ahlak temelli ittifakımızdır.

Türkiye’miz üzerinde karanlık senaryolar yazan, nevzuhur kaos denklemleri kuran, tarih sahnesinde pasif ve müdahale edilebilir bir ülke olmasının planını hazırlayanlar bugünlerde dedikodu çarkını hızla çevirmeye, fitne cephesini artan ölçekte tahkim ve takviye etmeye başlamışlardır.

Bu mahsurlu tablonun gözümüzden kaçtığını düşünenler hiç kuşkusuz derin bir gaflet ve melanet girdabında sürüklenen çürüklerdir.

17-25 Aralık emniyet ve yargı darbe süreci, 15 Temmuz FETÖ ihanetinin kuluçka evresidir. 15 Temmuz işgal teşebbüsünün çatısı 17-25 Aralık süreciyle örülmüştür.

Bu nedenle FETÖ’nün ne 15 Temmuz silahlı kalkışmasını ne de 17-25 Aralık kumpasını hatırımızdan ve gündemimizden çıkarmak mümkün değildir. Ayrıca doğru da değildir.

Cumhur İttifakı’nın tertemiz mücadelesine leke sürmek için beşinci kol faaliyeti üstlenen mihrakların boşa kürek çekmeleri bir yana, heveslerinin ve hedeflerinin ihanetle çerçevelenmiş kursaklarında kalması mutlak ve mukadder bir akıbettir.

Şunu da özellikle ve tekraren hatırlatmalıyım ki, küresel internet platformlarının, sosyal medya mecralarının, organize çıkar gruplarının, bazı gazete ve televizyonların (özellikle Halk Tv) Cumhur İttifakı’nda çatlak varmış gibi yaygara koparmaları hüsran içinde hayal kırıklığına uğramaya mahkumdur. Elbette bu odaklarla günü geldiğinde hesaplaşmak kaçınılmazdır.

Cumhur ittifakı Türk ve Türkiye Yüzyılının müjdesi, gelecek nesillerin haysiyet ve heyecan mükafatı olarak kutlu yürüyüşünü sürdürecektir.


Haber Kaynağı : 12punto

17-25 Aralık AKP başkanlık sistemi Cumhur İttifakı Devlet Bahçeli Mehmet Uçum