PİKTES öğretmenleri ücretlerinin iyileştirilmesini istiyor: ‘Maaşımızın yüzde 70’i ev kirasına gidiyor’
Hem özlük haklarının iyileştirilmesi hem de kadro sözü bekleyen PİKTES öğretmenlerinin mağduriyetleri sürüyor. Toplu iş sözleşmesi süreci uzadığı için 4 aydır zamsız maaş alan o öğretmenlerden biri, yaşadığı zorlukları 12punto’ya anlattı.

Hazal Güven - 12punto.com.tr
Açılımı Türk Eğitim Sisteminde Çocuklar için Kapsayıcı Eğitimin Desteklenmesi Projesi olan kısaca PİKTES olarak bilinen uygulama, ilk olarak 2016 yılında başladı. Proje kapsamında PİKTES öğretmenleri, geçici koruma altındaki Suriyeli çocukların eğitime erişebilmeleri için başlatılan projede görevlendirildi.
‘Kamu işçisi’ statüsünde değerlendirilen PİKTES öğretmenleri, maaş ücretlerinde meslektaşlarının gerisinde kaldı. Son yıllarda artan hayat pahalılığı da göz önüne alındığında proje kapsamında görev yapan öğretmenlerin geçim, birinci sorunu haline geldi.
Projede görev yapan bir öğretmen, yaşadığı mağduriyetleri 12punto’ya anlattı.
Projeyi bilmeyenler adına, bize biraz genel hatlarından bahseder misiniz?
“Projeye 2016’nın Aralık ayında başladık. Sonrasında bizi Geçici Eğitim Merkezleri’ne gönderdiler. KPSS puanıyla tercih yaptık. Geçici Eğitim Merkezleri’nin tamamı Suriyeli öğrencilerden oluşuyordu ve Arapça eğitim alıyorlardı. Biz branş öğretmeni gibi sadece Türkçe derslerine giriyorduk. O sistem çok ilerlemedi ve geçici eğitim merkezlerini kapattılar. Bizi normal devlet okullarında görevlendirdiler. Görevlendirme yaparken de yine 2016’daki KPSS puanıyla tercih yaptık. Burada da problemler yaşandı. Gittiğimiz okullarda bize ayrılmış bir derslik yoktu. Bazı öğretmenler normal dersliklerde ders verse de kimimiz merdiven altı denebilecek, küçük alanlarda ders vermek zorunda kaldık. Bu durum aradan yıllar geçmiş olmasına karşın bazı yerlerde henüz devam da ediyor. Yani bazı öğretmenler normal sınıf ortamında ders veremiyor. Akıllı tahta olmadan, defter kitapla ders işliyorlar. O zamandan bu zamana bunlar hala değişmedi.”
Bu saydıklarınızın yanı sıra PİKTES öğretmenleri ne gibi sorunlar yaşıyor?
“Bu süreç başladığından bu yana her sene zorunlu tercihe tabi tutuluyoruz. Mesela İstanbul’da 2016’daki KPSS puanına göre tercih yapılıyor. Puanı yüksek olanlar istedikleri okula gidebiliyor. Ama puanı düşük olanlar için çok uzak yerlere de görevlendirilebiliyor. Sürekli bir yer değişikliği durumu var. Bu her ilde aynı değil. Mesela Ankara’da böyle bir sistem yok. Her yıl yer değişikliği yapılmıyor. Özellikle İstanbul’da okul değişikliği yapıldığı zaman ev değişikliği de yapmak gerekebiliyor. Büyük bir kent. İstanbul’daki kiraları da düşününce bu da insanları zorluyor.”
En temel sorun maddi kaygılar yani…
“Biz göreve ilk başladığımızda bizimle aynı dönemde sınıf öğretmenliği yapan bir devlet memuruyla onun aldığı ham maaş ve ek dersine karşılık gelen tutarı biz maaş olarak alıyorduk. Şu anda bizim toplu iş sözleşmemiz henüz imzalanmadı ama geçen seneyi örnek verirsek toplamda aramızda 10 bin TL kadar fark var.
2017’de asgari ücret bin 400 TL civarındayken biz 3500-4000 aralığında maaş alıyorduk. Hemen hemen üç katına tekabül eden bir rakam. Şu anda asgari ücret 22 bin 104 TL. Biz şu an asgari ücretin bir buçuk katı yani 40 bin civarında maaş alıyoruz.”
Peki, siz ‘kamu işçisi’ olarak değerlendiriliyorsunuz. Ama eğitimcisiniz. Memur öğretmenlerden ne fark var?
“2016’dan bu yana neredeyse 9 yıl geçti. Yaptığımız görüşmelerde kadro istedik. Yani bizi işçi statüsünden memur statüsüne almalarını istedik. Bize “Sizi mağdur etmeyeceğiz, proje bittiğinde biz sizi memur kadrosuna alacağız” dediler. Aradan 9 yıl geçti ve buna dair bir adım atılmadı. Biz bu projede devam edebiliriz, problem yok ama bize proje bittiğinde kadro alacağımızı garanti etmeleri gerekiyor. Geçtiğimiz aylarda TBMM’den Öğretmenlik Meslek Kanunu geçti. Oraya bu madde eklenebilirdi. Bir diğer temel sıkıntımız da bu belirsizlik.
PİKTES öğretmenleri 9 yıldır devlet okullarında ya da devlete bağlı yerlerde yabancı uyruklu öğrencilere eğitim veriyor. Normal memur statüsündeki bir öğretmen ne işi yapıyorsa biz de o işi yapıyoruz. Ama mesela onların ek dersleri var, Milli Eğitim Bakanlığı’nın onlara tanıdığı kurslar var, yapılan sınavlarda görev alma hakları var. Bunların hiçbiri bize tanınmadı. Bizim işçi statüsünde olduğumuzu söylüyorlar. Bu haklardan yararlanamıyoruz. Hem özlük hakları olarak hem mali olarak biz benzer işleri yaptığımız arkadaşlarımızdan gerideyiz.”
Sendikal bir mücadeleniz var mı?
“Projeye ilk başladığımızda maddi olarak çok sıkıntı yaşamıyorduk. Aldığımız maaş hem benzer işi yapan öğretmenlere yakındı hem de bizim hayatımızı devam ettirebileceğimiz bir tutardı. Ama süreç içerisinde biz maddi anlamda geriye düştük ve açıkçası bir çözüm bulunması için arayışa girdik. Çünkü biz 3 yıl boyunca hiç zam almadık. İlk başladığımız tutarla çalışmaya devam ettik. Sonrasında kamu işçisi statüsüne sahip olduğumuzu ve sendikal hakkımızın olduğunu öğrendik. Hatta bunu öğrendiğimizde “siz sendikalı olamazsınız” denilerek yıldırma politikaları da uygulandı. Bazı arkadaşlarımızın da öncülüğüyle biz bu hakkımızı elde ettik ve Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikası’na üye olduk. Biz direkt olarak toplu iş sözleşmesine dahil edilmedik. Bizim için ayrı bir madde eklendi. Mesela toplu iş sözleşmesinde ikramiye başlığında 30 günlük ikramiye alınacağı ifadesi var. Biz ilk başlarda hiç ikramiye almadık. Daha sonra 10+10 20, 20+20 40 şeklinde verildi. Şu an daha yapılacak yeni toplu iş sözleşmesi ile beraber biz 30+30 şeklinde ikramiye almaya hak kazanacağız. Bu bizim için yılları kapsayan bir kayıp anlamına geliyor. Aynı toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçiler toplamda 60 günlük ikramiye alırken biz hep daha geriden geldik. Bunu da sendikaya, ofise baskı uygulayarak elde ettik.
Şu anda da toplu iş sözleşmesi sürecindeyiz. Ancak süreç uzadığı için normalde Ocak'tan itibaren zamlı maaş almamız gerekirken alamadık. Daha kötüsü ne zaman imzalanır onu da bilmiyoruz.”
Talepleriniz ne?
“Bizim şu an iki talebimiz var. Maaşımızın iyileştirilmesi ve projenin bitiminde ya da herhangi bir uğrakta bizim kadroya alınacağımız sözünün resmi olarak imza altına alınması. Biz mücadele etmediğimiz sürece bunun olmayacağını biliyoruz. Çünkü bağlı olduğumuz sendika da biz sendikayı sıkıştırmadığımız sürece bir adım atmıyor. Genel olarak da Türkiye’de kamu işçilerinin durumu ortada. Biz de o toplamın içerisindeyiz ve aldığımız ücret bizim hayatımızı devam ettirmemize yetmiyor. Mesela İstanbul’da görev yapan arkadaşların maaşının yüzde 60-70’i kiraya gidiyor. Geriye hiçbir şey kalmıyor.”
Haber Kaynağı : Hazal Güven
Çok Okunanlar

Reyting sonuçları açıklandı! 30 Nisan Çarşamba günü en çok izlenen yapım ne oldu

Gelinim Mutfakta 1 Mayıs Perşembe puan durumu: Bugün çeyrek altını kim aldı?

Denizli'de 2 yaşındaki Aren bebeğe işkence eden zanlı tutuklandı

Fidan’ın 'Kıymetli Dostu' 'Konstantinopol'de ne arıyor?!

KKTC'de tartışma yaratan isme suikast iddiası

Prof. Dr. Naci Görür'den Kütahya depremi uyarısı

1 Mayıs Perşembe altın fiyatları: Bugün çeyrek, gram ve yarım altın ne kadar?

1 Mayıs günlük burç yorumları: Aşk ve kariyerde seni neler bekliyor?

Bugün hangi maçlar var? 1 Mayıs Perşembe günü kimin maçı var?

PFDK kararları açıklandı: Kötü tezahürat cezaları
