Seçimlerde ikinci sırada yer almıştı: AfD partisinin liderinden koalisyon mesajı

Almanya'da yapılan genel seçimlerde aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi, oy oranını önemli ölçüde artırarak yüzde 20 ile ikinci sıraya yerleşti. Bir önceki seçimlere göre oylarını neredeyse ikiye katlayan AfD’nin bu başarısı, ülke siyasetinde dengeleri değiştirebilecek bir gelişme olarak yorumlandı.

AfD'nin başbakan adayı Alice Weidel, seçim sonuçlarını "tarihi bir başarı" olarak nitelendirerek, "Bu, şimdiye kadar elde ettiğimiz en iyi sonuç. Halkın iradesini gerçekleştirmek için elimizi uzatıyoruz" ifadelerini kullandı.

KOALİSYON ÇAĞRISI 

Seçimlerden birinci çıkan Hristiyan Birlik (CDU/CSU) ittifakıyla hükümet kurma arzusunu dile getiren Weidel, "CDU/CSU ile koalisyon kurmaya hazırız. Seçim sonuçları, seçmenlerin bu ittifakı istediğini gösteriyor" dedi.

Ancak CDU/CSU lideri Friedrich Merz’in AfD ile bir iş birliği yapması beklenmiyor. Weidel de bu durumu kabul ederek, "CDU/CSU, SPD ve Yeşiller ile koalisyon kurarsa vaatlerini gerçekleştirmesi imkânsız hale gelir. Ancak bizimle çalışmazlarsa, AfD gelecek yıllarda Almanya'nın en güçlü siyasi hareketi olacak" ifadelerini kullandı.

Siyasi analistler ise CDU/CSU’nun AfD ile ortaklık kurmasını mümkün görmezken, AfD'nin seçim başarısına rağmen muhalefette kalacağını öngörüyor.

ALİCE WEİDEL KİMDİR?

Almanya'da son yıllarda "aşırı sağ popülizmin yüzü" olarak görülen 46 yaşındaki Alice Weidel, 1979’da Gütersloh kentinde doğdu. Bayreuth Üniversitesi’nde ekonomi ve işletme eğitimi gören Weidel, çeşitli büyük şirketlerde çalıştı ve doktorasını Çin’in emeklilik sistemi üzerine yaptı.

Weidel, AfD’nin kurulmasından 8 ay sonra, Ekim 2013'te partiye üye oldu ve 2017 genel seçimlerinde federal milletvekili seçildi. O tarihten bu yana AfD Meclis Grubu eş başkanlığını yürüten Weidel, 2022’den itibaren ise Tino Chrupalla ile partinin eş başkanı oldu.

AfD’nin ilk başbakan adayı olan Weidel, özellikle göçmen karşıtı söylemleriyle dikkat çekiyor.

WEİDEL'İN NAZİ GEÇMİŞİ 

Weidel, eski İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher’ı kendisine örnek aldığını söylüyor. Ancak ailesine dair geçmişte yapılan bir araştırma, büyükbabası Hans Weidel'in Nazi Almanyası’nda SS (Schutzstaffel) üyesi olduğunu ve Hitler döneminde askeri yargıç olarak görev yaptığını ortaya çıkardı.

Weidel, dedesiyle hiçbir teması olmadığını ve onun geçmişi hakkında bilgi sahibi olmadığını öne sürdü.

Weidel'in özel hayatı da sık sık tartışmalara konu oluyor. Sri Lankalı film yapımcısı Sarah Bossard ile eşcinsel bir ilişki yaşayan Weidel, hem Almanya’da hem de İsviçre’de yaşıyor.

AfD, eşcinsel evliliklere ve LGBT bireylerin evlat edinmesine karşı muhafazakâr bir politika izlerken, Weidel ve Bossard birlikte iki evlatlık çocuk yetiştiriyor. AfD’nin geleneksel aile değerlerini savunmasına rağmen, Weidel’in özel hayatı nedeniyle partinin kendi içindeki çelişkileri gündeme geliyor. Ancak Weidel, bu durumun herhangi bir çatışma yaratmadığını savunuyor.

RUSYA POLİTİKASI 

Weidel, Almanya’nın Rusya’ya yönelik yaptırımlarını eleştirerek, bu politikaların ne Rusya’ya ne de Ukrayna’ya fayda sağladığını, sadece Alman ekonomisine zarar verdiğini savunuyor.

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın "Almanya’yı ilgilendirmediğini" belirten Weidel, Berlin’in bu çatışmaya taraf olmaması gerektiğini ifade ediyor. Olası bir barış sürecinin önemini vurgulayan Weidel, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın bu konuda arabuluculuk yapabileceğini düşünüyor.

AfD'NİN GELECEĞİ NE OLACAK?

AfD’nin seçimde elde ettiği başarı, Almanya'da aşırı sağın yükselişini gözler önüne serdi. Ancak CDU/CSU’nun AfD ile iş birliği yapması pek olası görülmediğinden, Weidel ve partisi büyük ihtimalle ana muhalefet partisi olarak kalacak.

Haber Kaynağı : AA