Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

Son Dakika... Özgür Özel, Aziz İhsan Aktaş iddianamesine ateş püskürdü! 'Al o beceriksizi oradan, düş yakamızdan'

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP lideri Özgür Özel, yurt dışı temaslarıyla ilgili AKP ve MHP'den gelen eleştirilere "CHP’nin yurt dışı temaslarından birileri rahatsız oluyorlar, bundan büyük keyif alıyorum" yanıtını verdi. Aziz İhsan Aktaş iddianamesine tepki gösteren Özel, "Yazıklar olsun sana, yazıklar olsun iftiralarına. Yeter, düş yakamızdan. Al o beceriksizi oradan, düş yakamızdan. Gelecekte biz sizi yargılayacağız!" sözleriyle Erdoğan'a yüklendi.

Son Dakika... Özgür Özel, Aziz İhsan Aktaş iddianamesine ateş püskürdü! 'Al o beceriksizi oradan, düş yakamızdan'

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisnin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Özel'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"CHP’nin yurt dışı temaslarından birileri rahatsız oluyorlar, bundan büyük keyif alıyorum.

Çünkü hem Avrupa hem Dünya Türkiye’nin Recep Tayyip Erdoğan’dan, AKP iktidarın ibaret olmadığını, Türkiye’nin çağdaş medeniyetleri yakalama geçme vasiyetini aldığı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yolda Türkiye’yi yürütecek, Dünya’nın ayrılmaz bir parçası yapacak Avrupa’nın bir parçası yapacak gençler için yasaksız Türkiye’yi vizesiz Avrupa’yı inşa edecek iktidarın yaklaşmakta olduğunu bütün dünya görüyor.  CHP bu yolda ilerliyor. Bu konuda kimsenin şüphesi olması. Çekemeyenlerin, karnı ağrıyanların iktidarlarından önce ABD’de, Avrupa’da başkanlarla görüştüklerini, temaslar yaptıklarını o temaslardan kendi iktidarlarını Türkiye’ye müjdelediklerini unutmayalım.

Bütün Dünya Türkiye’nin 1’den büyük olduğunu ve tek adama teslim edilmeyeceğini, CHP’nin demokrasi mücadelesini görüyor.

***

Kıbrıs'ta kazanan Kıbrıs'ın halkı oldu. Oy kullanma olayı yüzde 65 oldu. Bu oran bundan önceki 2 seçimin katılım oranlarının altında değil üzerinde. Katılım oranları üzerinden bir tartışma yaratmaya çalışanlar seçim sonuçlarına bakarlarsa bugün destekledikleri adayın daha düşük katılım oranlarıyla seçildiğini görürler.

Kıbrıs seçimlerinde CHP doğru yerde durdu. Ama Cumhur İttifakı biri 2 büyük yanlış yaptı biri de bir yanlış yaptı. Bir tane doğru yapıyor. Cumhur İttifakı'nın 2 bileşeni AKP ve MHP Kıbrıs seçimlerinde Kıbrıs'a gittiler, kamp kurdular. Türkiye'den topçular götürdüler, kendileri gittler. Her türlü şeyi göze aldılar ve KKTC seçimlerine müdahil oldular. Bu ikisi de yanlıştı.

Ardından seçim akşamı sayın Erdoğan, seçim sonuçlarından dolayı kutlayan bundan sonra ilişkilerini seçilmiş cumhurbaşkanıyla sürdüreceğini gösteren bir açıklama yaptı. Bu olması gerekendir. Ancak sayın Bahçeli önce katılım oranı üzerinden meşruiyet tartışması açmaya çalıştı.Bugün de maalesef Kıbrıs'a plaka numarası vermeye. 82. vilayetimiz Kıbrıs olsun demeye, Kıbrıs seçimlerini tanımamaya gayret gösteriyor. Bu fevkalede yanlıştır. Dünyaya Kuzey Kıbrıs'ı tanıyın diyorsanız önce kendiniz tanıyacaksınız. Oranın iradesine saygı duyacaksınız.

"KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ BİR DEVLETTİR, BAĞIMSIZ BİR DEVLETTİR"

CHP ne yapıyor? Ne yapıyor CHP? CHP ne baştan karıştı, ne sonunda olmadık bir şey söyledi. Ama Kıbrıs'taki yenilgiyi o kadar taraf olmuş ki orada, kendi mağlubiyeti CHP'nin galibiyeti olarak görüyor. Biz eğer bir galibiyet alacaksak önümüzdeki seçimlerde Türkiye'de alacağız. Bundan herkes emin olsun. Kıbrıs'ta kazanan kardeş partimizdir ve Sayın Erhürman'ın Türkiye Cumhuriyeti'yle ilişkiler konusunda ortaya koyduğu serinkanlı İki devlet arasındaki geçmiş geleneklere dayanan doğru dili çok önemli buluyoruz. Ve öyle Kıbrıs'a plaka verirseniz, siz Kıbrıs'ı vilayet görürsünüz. O zaman seçilmiş çok önemli buluyoruz. Ve öyle Kıbrıs'a plaka verirseniz siz Kıbrıs'ı vilayet görürsünüz. O zaman seçilmiş Cumhurbaşkanına vali muamelesi yaparsınız. O zaman da işte o Kıbrıs'ın Adalet ve Kalkınma Partisi'nin genel sekreteri gibi Yavru vatanımız dersiniz. Bir gidin bakalım Kıbrıs sokaklarına.

Yavru vatan deyince ne hissediyorlar? Kardeş vatan, kardeş ülke deyince ne hissediyorlar? Buradan yavru vatan falan değil. Kimseye babalık, analık taslayacak halimiz yok. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bir devlettir. Bağımsız bir devlettir. İradesiyle güçlü bir devlettir. Türkiye'nin kardeş devletidir. Cumhuriyet Halk Partisi'nin kardeşi gibi sevdiği bağımsız bir Türk devletidir. Ve şu kadarını söyleyeyim. Kıbrıs seçimlerinden kendimize bir galibiyet değil. Kendi kendilerini mağlup edenler, mahcup olanların kompleksleri bir yana dursun. Kıbrıs seçiminden alınması gereken ders şudur. Vakti gelmiş bir değişimin önünde kimse duramaz. Türkiye'de de kimse duramayacak. İşte koltuklarını demokrasiyle devretmek istemeyenler bu değişimi engellemek için her yolu deniyorlar.

***

"İBB İDDİANAMESİNDEN DAHA ESER YOK"

Bugün 19 Mart darbesinin 216. günü. Kendi gençlik kollarına, kadın kollarına ana kademesine beni kalmayan bizimle mücadeleye mecali kalmayan Erdoğan'ın yeni kurduğu AK Parti Yargı Kolları Başkanı Akın Gürlek'in başında çıkacak dediği iddianameyi nihayet 2 ay gecikmeli olarak ortaya çıkardı. Ve Ekim'de çıkacak olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin iddianamesinden ise verilen sözlere, beklentilere rağmen halen daha eser yok, haber yok.

'AZİZ İHSAN AKTAŞ' İDDİANAMESİ

Bunları birbirine bağlamıyoruz. Tutarsızlık var. Bir yandan Ahtapot dedik. Bir bütünsellik lazım. Her birinin verdiği ifade birbiriyle çelişkili diye kavgalar süre dursun. Maalesef 7 başkanımızın tutuklu olduğu iddianame teknik olarak 10 ay sonra ama Ahmet Özer açısından bakarsanız ilk tutuklandığı dosyadan şimdi serbest ama bu dosyadan tutuklu. Yani 12 aydır içeride bulunmasına sebep olan iddianame henüz verildi. Tam 578 sayfa. Elinize aldığınızda sanki önemli bir şey okuyacakmış ve önemli iddiaları görecekmiş gibi sanıyorsunuz. Zaten algı yönetimini haftalardır tuğla gibi iddianame, tuğla gibi iddianame diye yapıyorlar. İlk 36 sayfası 200 sanığın bilgilerinden oluşuyor.

Dosyada sadece 16 kez delillere, sözde delillere atıf var. 578 sayfada 16 kez delil diyor. Ancak 496 kez aldığı ifadelere atıf yapıyor. Yeni bir gizli tanık bulmuş. Adı X Y Z 49 QP. Hollanda araç plakası gibi. Bu bir orada bir Hollanda'ya bir merak var. Hollanda'ya merakın ne olduğunu ben biliyorum. Bir gün buradan göstereceğim bütün Türkiye öğrenecek ama bu Hollanda merakını bildiğimi bilsinler. Yani tesadüfen gizli tanığı Hollanda araç plakası gibi numara verenin bilinç altında ne olduğunu biliyorum. Hollanda'yla hangi bağlantının olduğunu biliyorum. O bu kadarlık bilsin ben onun iddianameyi çok bekledim.

Orada duydum demeyeceğim. Kanıt koyacağım ortaya. Söz veriyorum. 200 sanıklı iddianamede bir lider var. Adı suç örgütü lideri. Tam 704 yıl hapsi isteniyor. Suç örgütü lideri aramızda geziyor. Suç örgütü lideri gezerken belediye başkanlarımız, şoförleri, özel kalemleri ya da ailelerinden suçsuz, günahsız insanlar içeride tutuklu duruyorlar. Tutukluluk için suçun ağırlığı ya da terör örgütünde suç örgütündeki hiyerarşi değil sanığın kimliği belirleyici. Hedefe koymuşlar. O sanığı tutuklu tutmak için her şeyi yapıyorlar. Suç örgütünün ekonomik anlamda büyümesinde en önemli etken kamu kurum ve kuruluşlarından yaptığı ihaleler. Öyle yazıyor. Hatta diyor ki suç örgütü lideri hakkında bu iddialar çıkana kadar bilinmez mi kişiydi? Sosyal medyada fotoğrafı dahi yoktu. Bu da gizliliğe önem verdiğini gösteriyor diyor.

Ve suç örgütü lideri Aziz İhsan Aktaş kamudan 388 ihale almış. 300'ünü AK Partili belediye bakanlık ya da yönettikleri kurumlardan 88'ini CHP'li belediyelerden almış. İddianamede 300 ihaleden hiçbirisi yok. Ama öbür tarafta Cumhuriyet Halk Partisi'nin buna iş verdiği için suçlanan belediye başkanları hakkında da tek bir kanıt yok. 7 tertemiz belediye başkanımızı bir torbanın içine atmışlar. Bakın ne yapmaya çalışıyorlar. 704 yıl hapsi istenen Aziz İhsan Aktaş serbest geziyor ki delilleri topladıysan kaçma şüphesi yoksa ya da buna bir tedbir aldıysan tutuksuz yargıla zaten.

Ben Aziz İhsan Aktaş'ı da tutukla getir demiyorum. Ama 704 yılla yargılanan suç örgütünün sözde lideri ortalıkta gezecek. Alt sınırı 4 yıl olan Zeydan Karalar. Oya Başkan, Kadir Başkan, Utku Başkan başkanlarımız içeride aylardır hapiste tutulacaklar. Zeydan Başkan'ın, Oya Başkan'ın, Kadir Başkan'ın mevzuları Adana'da kendilerinden önceki dönemde AK Parti'nin verdiği ihalenin paraları ödenmiş Zeydan Başkan döneminde 12 yıl önce rüşvet istedi, rüşvet verince ödemeye başladı diyor. Satır satır ispatlandı. O mahkemeye özel gidip savcının gözünün içine bakacağım. Zeydan Karalar her ay aynı gün ödemiş parayı. Dedikleri tarihten önce de sonra da.

"KANIT DİYE SÖYLEDİKLERİ HİÇBİR ŞEY KANIT DEĞİL"

Buna ne diyecekler? Tek suçlama Zeydan Karalar AK Parti döneminde başlayan ihalenin parasını ödemiyordu. Birisine rüşvet verdik ödemeye başladı. Oysaki teker teker ispatlanmış. Bu arkadaşlarımız 4 yılla yargılanıyorlar. Ceza alsa 2 yıl yatınca zaten çıkıyor. Yattığı süresi çoktan yetiyor ki ceza alacak tek bir kanıt yok. Bakın iddianamede bir itirafçının ifadesi 113 kez geçiyor. 113 kez ve göstereyim. 113 kez geçenden hepiniz bakabilirsiniz.

Açık kaynakta var. Sadece dördünün ihalelerde gizli kalması gereken bilgilere vakıf olup Aziz İhsan Aktaş ile paylaştığını düşünüyorum. İkincisi Rıza Akpolat'ın Mayada oturduğu evi kiralık satıyor sanıyordum. Gözaltında olduğu sırada bu daireden para çıkarıldığını duydum. Duydum. Böyle bir ispat paranın çıkarıldığına ilişkin bir görüntü, bir kanıt, bir arama tutanağı hiçbir şey yok. Sadece duydum. İfadesinde Mustafa Mutlu puanlama sistemine vakıf olup Aziz İhsan Aktaş'la paylaşmış olabilir şeklinde beyanda bulunmuştur. Mustafa Mutlu isimli şahıs Rana Uysal isimli şahıs üzerinden yaklaşık maliyet bedelinden haberi olduğunu düşünüyorum.

Bakın 113 yerde söylediği her bir şey üzerine bunu kanıtmış gibi kabul edip duydum dediği sözü birilerine iftira attırıyorlar. 104 kez iddianamede üşenmedik saydık "olabilir "geçiyor. 45 kez "duydum" geçiyor. 50 kez "düşünüyorum" geçiyor. Ve kanıt diye söyledikleri hiçbir şey kanıt değil. Ortalıkta sadece itirafçı denilen iftiraya zorlanan kişilerin ifadeleri var. Bakın rüşvet verildiğini düşünüyorum. Vereni söyle. Bir tane ben rüşvet verdim diyen yok. Birinden alınmış rüşvetin kanıtı yok. Paranın gittiği yer yok. Bir tane yat resmi koymuş oraya.

"MIŞ, MUŞ, DUYDUM, DÜŞÜNÜYORUM'LA İDDİANAME YAZMIŞLAR"

Bu yat Rıza Akpolat'ın aldığı rüşvetlerle alınmıştır diye duydum. Yatın sahibini sorgulamışlar. Yat benim kardeşim diyor. Bir kere geldi adam diyor. Nereden diyorsun diyor. Şoförünü itirafçı yatmış. Yata geçiyorlardı. Çantasını verirken yatın kaptanı Rıza Akpolat da buyur patron demiş. Buyur patron demesini kanıt koyup başkasına ait olan yatı arkadaşımızın gibi göstermeye çalışan bir anlayış var. Bakın eğer önümüze kanıtı koysalar, ispatı koysalar, parayı veren belli, para burada, gittiği yer belli, yapılan iş belli. Ne diyeceğiz biz? Ne diyeceğiz? Bugün nasıl arkalarında duralım? Ama onlarca genci önce aldılar. Günlerce içeride tuttular. Sonra dediler ki bu ifadeyi imzalarsan çıkarsın. Yeni evliler vardı. Karısı hamile olanlar vardı. Bir sürü sorunlu hepsini biliyorsunuz. İmzayı atan çıktı. Attıkları imzaların hepsi ortaya döküldü. Açın okuyun. Duydum olabilir. Savcı Harikalar diyarında kafasına göre mükemmel hani diyor ya yüzyılın yolsuzluğunu bulmuş. Buldum sandığı yerde hiçbir kanıt bulamamış. Belediyedeki ne kadar şoför, ne kadar genç varsa tutuklamış ailesiyle tehdit etmiş. At imzayı demiş. Mış, muş, duydum, düşünüyorum'la iddianame yazmışlar.

"DERHAL TUTUKSUZ YARGILAMAYI BEKLİYORUZ. DERHAL!"

Dün dedim ya yargılamak için değil yargılamak yargılanmak için değil yargılamak için bekliyoruz o iddianameleri diye. O 578 sayfa iddianame böyle tel tel dökülüyor. Şimdi bir de bunun üstüne bugüne kadar onlar konuştu. Şimdi savunma avukatları konuşacak. Bu iddiaların hepsi çapraz sorgulanacak, ispat istenecek bakılacak görülecek. Bu yüzden bu yüzden biz bu işi büyük bir dikkatle takip edeceğiz. Birincisi artık kanıtlar toplandı demek toplandı. İddianame yazıldı mı? Yazıldı. Mahkemeye devroldu mu? Devroldu. Tensiple birlikte arkadaşlarımızın tamamının tutuksuz yargılanmalarını bekliyoruz. Adana Zeydan Karaları bekliyor. Oya Tekini bekliyor. Kadir Haydar'ı bekliyor. Hizmet bekliyor!

Bir yıla yakın süredir haysiyetinizle oynayıp haysiyetiyle oynayıp da bir tane kanıt koyamadığınız Rıza Akpolat Beşiktaş'ta seçildiği seçimde bir belediye meclis üyesi bile AK Parti'ye MHP'ye verilmedi. Milli irade diyorsun ya. Beşiktaş'taki Milli irade tamamını CHP'ye vermiş. Şimdi gidip bunun üzerinden bir yandan yargılama sürsün. İstediğin tedbiri al. Zaten kaçacak bir yerleri yok. Ancak arkadaşlarımızın görevlerinin başına dönmesi, hizmet etmesi, yargılamanın tamamlanması, umuyoruz ki beraatleri, ceza bile olsa istinafı, Yargıtay'ı bu kadar yattıktan sonra bu arkadaşlarımıza bir gün daha içeride haksız yere tutmak Mussolini'nin ön infaz yöntemidir. Arkadaşlarımızın ve ailelerine yaptığınız zulüm yeter. Derhal tutuksuz yargılamayı bekliyoruz. Derhal.

"NEREDE BU SUÇ ÖRGÜTÜ?"

Türkiye'deki bütün hukukçulara ve vicdan sahibi herkese söylüyorum. Bu iddianamede 29 kez ne geçiyor biliyor musunuz? 29 kez 'İmamoğlu suç örgütü'. Nerede bu suç örgütü? Bir suç örgütünün olması için bunun iddia edilmesi yargılanması, kanıtlanması istinaftan geçmesi, Yargıtay'da kesinleşmesi lazım.

Daha henüz iddianame bile ortada yokken yani İmamoğlu suç örgütünü iddia ediyorsan onu bile yazıp vermemişsin. İddia bile edemiyorsun. İddia bile edemiyorsun. Sadece bu konuda birilerini çağırıp soru soruyorsun. O aşamadasın sen. Gitmiş yazmadığı iddianamedeki iddiasıyla bugünkü iddianameye hukuk oluşturuyor oraya. Diyor ki İmamoğlu suç örgütü var. Bu örgütle ilişkili diyor. Türkiye'nin bütün hukukçularına, bütün vicdanlı insanlarına sesleniyorum.

Nerede masumiyet karinesi? Hani HSK'nin açıklamalarına göre, kararlarına göre hiçbir soruşturma savcısı kendinden sonra yapılacak yargılamada etki edecek hakimlerin kararına yön verecek iddialarda bile bulunamaz diyor. Sadece yazarsın. Kamuoyuna çıkıp da göreceksiniz yargılamanın sonunda böyle olacak diyemezsin. Onlara hakim karar verecek. Sen sadece iddianameye lehte aleyhte delilleri koyarsın ve bunu mahkemeye yollarsın. İddianame kabul edilirse yargılama başlar. Daha iddianameyi yazmamış. Neden yazamadığını demin de söyledim. Uçlarını birbirine bağlayamıyorlar.

"AHTAPOT DEDİRTTİK ADAMA..."

Savcılara görev verdi. Ona bir şey buna bir şey kablolar birbirine bağlanamıyor. Savcılar diyormuş ki hepimiz kendi iddianamemizi yazalım. Ona göre yargılama olsun. Bağırıyormuş: 'Ahtapot dedirttik adama'. Bakın lafa bakın. 'Ahtapot dedirttik adama.' Adam dediği, Recep Tayyip Erdoğan'ı söylüyor. Çıktı dedi ya bir suç örgütü var. Başı İmamoğlu kolları Anadolu. Ahtapot dedirttik diyor. Bağlayın birbirine diyor. Diyorlar ki bu bağlantılar olmaz. Aynı dosyada bu ifadeyle bu ifade birlikte yer alırsa perişan oluruz.

"İFADEYİ ALANIN ÜSTÜNE YÜRÜYORMUŞ"

İfadeyi alanın üstüne yürüyormuş. Gelsin buraya diyormuş. Öbür dosyaya görevlendirmiş. Nasıl yaptıysa bağlasın bunları diyormuş. E bu sırada 16 milyon İstanbullunun hizmet beklediği Ekrem İmamoğlu 12 metrekarelik hücrede duruyor. Anası babası gözü yaşlı, eşinden, çocuklarından ayrı, İstanbul'dan ayrı. Bütün arkadaşlar öyle. Bunların keyfi olacak diye. Büyük laf ettiler. Dönemiyorlar ama çaresiz bir şekilde oraya buraya oraya buraya saldırıyorlar.

Bir kez daha söylüyorum. Erdoğan'a her meydandan söyledim. Aha buradan söylüyorum. Buradan bu yüce meclis çatısı altına. Hani 30 gün sonra birbirimizin yüzüne bakamıyorduk. Hani ailelerimizin gözünün içine bakamayacaktık.

ERDOĞAN'A: YAZIKLAR OLSUN, DÜŞ MİLLETİN YAKASINDAN

Hani ahtapot ortaya çıktığında insan içine çıkamayacaktık. İnsan içindeyiz. Dostlarla birlikteyiz. Milletimizle birlikteyiz. Meydanlardayız, sokaklardayız. Canlı yayındayız ya. Arkadaşlarımız masumdur. İftiracısınız. Yazıklar olsun sana. Yazıklar olsun iftiralarına. Düş milletin yakasından. Düş milletin yakasından. Ya kanıtla ya özür dile çek git. Al o beceriksizi oradan. Zulmetme artık. Dünkü iftiraname çöp olmuştur. Gelecekte de yargılanmayacağız. Sizi yargılayacağız. Yazıklar olsun iftiralarınıza. Yazıklar olsun. Yazıklar olsun iftiralarının hepsine. Hadi bakalım.

Sayın Bahçeli, canlı yayına evet diyordun. Hadi canlı yayın istiyoruz. Halen istiyoruz. Verin canlı yayın frekanslarını isteyen televizyon yayınlasın. İnternet yayınlasın. TRT bir kanal tahsis etsin. Sabahtan akşama yayınlasın. Biz bu iftiraları çürütmek için arkadaşlarımızın masumiyetini kanıtlamak için milletimizin gözünün önünde yargılama istiyoruz. Nokta. Şimdi Erdoğan'a bu dosyayı bu dosyayı hukukçularına okutmasını dün çıkanı sonra da gelip kendisine yanıltmadan objektif bilgi vermelerini istemesini söylüyorum. Evet işin başında sen varsın. Sen talimat verdin. Sen yollattın. Sor bakalım olmuş mu? Sor bakalım olmuş mu? Açık söylüyorum. Olmamış. Becerememişler. İftiradan öteye gidememişler ve ortaya çıkan mesele seni tarih önünde mahcup edecek bir metne dönüşmüştür. Bu iddianameden de hiç korkmuyorduk. Berbat bir şey ortaya çıktı. Gelecek iddianameden de zerre kadar şüphem yok ki iftiralarınızın hepsi milletin gönlünde mahkum olacak. Göreceksiniz.

ÖZGÜR ÖZEL'DEN ERDOĞAN'A 'HODRİ MEYDAN'

Türkiye gıda enflasyonunda dünyada birinci. Sonra da çıkmış Cumhurbaşkanı Yardımcısı, istikrar ve refah bütçesi diyor. Kimin için istikrar bütçesi? 40 Haramiler için istikrar bütçesi. Kimin için refah bütçesi? Bir grup zengin için refah bütçesi. Şimdi biz buradan bir çağrıda bulunmak isterim. Biz bir gün bu grup meclise girmeyince panikleyen Erdoğan'a söylüyorum. Panikleyen Erdoğan'a. Seni Meclis'e çağırıyorum!

Ben de orada olacağım. Grubum da orada olacak. Bütçeler yürütmenindir. Hani biz Meclis'e gelmeyince bu Meclis'e saygısızlık dedin ya... Seni bütçeni savunmaya Meclis'e bekliyorum. Öyle tek başına gelip davet edilip kendi kendine konuşup çıkın çıkıp gittiğin gün değil. Geleceksin bütçeni savunacaksın! Muhalefeti dinleyeceksin. O Demirellerin, Ecevitlerin, Erbakanların, İnönülerin gösterdiği cesaretini gösterip bu bütçe için milletin vekilinin gözünün içine bakacaksın.

Hadi bakalım Erdoğan. Hodri meydan. O gün bütçenin sunulduğu gün saygın varsa, cesaretin varsa gel Meclis'e savun bütçeni. Dinle beni. Millet görsün kim yanında kim karşısında. O eski bütçelerin o liderlerin gelip başbakanların bütçeyi savunduğu ana muhalefetin, diğer muhalefetin eleştirdiği o demokrasi günlerine şu kadarcık olsun şu kadarcık olsun cesaretin varsa gel dönelim. O zaman gelirsen bütçeni anlatırsan, savunursan eleştirilere cevap verebilirsen eleştirilere katlanırsan o zaman sen demokratlar arasında belki bir kez daha adın geçebilir. Yoksa sarayında oturan bir otokratın bu meclise söyleyecek tek kelimesi yoktur.


Haber Kaynağı : 12punto

Wodo Network