Ümit Özdağ 12punto'ya konuştu: 'İmamoğlu'nun gözaltına alınması sivil sıkıyönetim ilanıdır!'

Hazal Güven - 12punto.com.tr

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında sarf ettiği sözler gerekçe gösterilerek Ankara’da apar topar gözaltına alınan, 21 Ocak 2025’te tutuklanarak Silivri’de bulunan Marmara Kapalı Cezaevi’ne gönderilen Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, 12punto’nun gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. 

‘İMAMOĞLU’NA DÜŞMAN CEZA HUKUKU UYGULANIYOR’

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşlarının gözaltına alınmasına ilişkin, “Sayın Ekrem İmamoğlu'na yapılan uygulamanın hukuk devleti ve demokrasiye indirilmiş bir sivil sıkıyönetim darbesi olduğunu düşünüyorum. Bu kapsamda bir operasyonu Türkiye en son Ergenekon-Balyoz soruşturmaları sırasında yaşamıştı. Bana nasıl düşman ceza hukuku uygulandıysa Ekrem İmamoğlu'na da benzer şekilde düşman ceza hukuku uygulanıyor” ifadelerini kullandı. 

‘İSTANBUL AK-MEKTEP!’

Özdağ, İstanbul Üniversitesi yönetimi tarafından İmamoğlu’nun lisans diplomasının iptal edilmesine ilişkin ise, “İstanbul Üniversitesi, aldığı karardan sonra İstanbul Ak-Mektebe dönüşmüştür” yorumunda bulundu.

AKP-MHP SEÇMENİNE SESLENDİ

Zafer Partisi lideri Özdağ, AKP ve MHP seçmenine de seslendi. “Özellikle sizin aracılığınızla değerli AKP ve MHP seçmenine seslenmek isterim” diyen Özdağ, “Tüm bunlar Türk demokrasisine ağır zarar verdiği gibi, vicdan sahibi AKP ve MHP seçmeninin de onaylamadığı, onları da kendi partilerine yabancılaştıracak bir sürecin yaşandığını düşünüyorum” ifadelerini kullandı. 

Ümit Özdağ ile söyleşinin tamamı şöyle: 

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere, 100’ün üzerinde isim gözaltına alındı. Aralarında Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan gibi isimler de bulunuyor. Tüm bunlar, CHP’nin ön seçim sürecini başlatmasıyla birlikte yaşanan gelişmeler oldu. Yorumunuz ne olur? Sizce ülkede demokratik koşullarda bir seçim yapılması halen mümkün müdür?

“Demokrasinin ilk adımı seçme ve seçilme hakkıdır ve Ekrem İmamoğlu'nun seçilme hakkı elinden alınırken demokrasinin de askıya alındığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu kapsamda bir operasyonu Türkiye en son Ergenekon-Balyoz soruşturmaları sırasında yaşamıştı. Tüm bunlar Türk demokrasisine ağır zarar verdiği gibi, vicdan sahibi AKP ve MHP seçmeninin de onaylamadığı, onları kendi partilerine yabancılaştıracak bir sürecin yaşandığını düşünüyorum. Şartların böyle devam etmesi halinde ülkemizde demokratik bir seçimin mümkün olmadığını düşünüyorum.” 

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) ve Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun hakkında açılan diploma soruşturması sonucunda, lisans diploması iptal edildi. Ne söylersiniz? 

“Uzun süreden beri yargının bağımsızlığı kavramının Türkiye'deki durumu izah etmediği, yargı içerisindeki yandaş bir grubun sistematik olarak anayasa ve yasaları ihlal ederek bir grup vatandaşı cezalandırdığı bir süreçten geçiyoruz. İstanbul Üniversitesi, aldığı karardan sonra İstanbul Ak-Mektebe dönüşmüştür.” 

Öncelikle tutukluluğunuza yapılan itiraz bir kez daha reddedildi. Yargılanma sürecinize ilişkin neler söylersiniz?  

“Kayseri olaylarıyla ilgili iddianamenin tutuklanmamın 58. gününde çıkmamış olması kabul edilemez. Bu hafta içinde çıkmasını bekliyoruz. Cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması 29 Nisan'da. Tutuklanmamam gereken bir suç isnadından dolayı tutuklu olmam siyasi bir karar olduğu için tutukluluğa itirazın reddini de yadırgamadım. Türkiye muhalefete karşı düşman ceza hukukunun uygulandığı, muhalefet mensuplarının ikinci sınıf insan görüldüğü ve öyle muamele edildiği bir ülke.”

Sizin de yakından takip ettiğiniz İmralı sürecinde PKK, yapılan çağrının üzerinden günler geçmesine karşın halen silah bırakmadı. Ne düşünüyorsunuz? Süreç sizce sağlıklı bir şekilde noktalanarak iktidarın ismini verdiği şekilde “terörsüz Türkiye”ye ulaşacak mı? 

“Öncelikle hiçbir vicdan sahibi Türk vatandaşı anaların ağlamasını istemez.Ve terörsüz bir Türkiye fikrine karşı çıkmaz. Ancak analar ağlamasın diye yapılan birinci açılım sürecinin nasıl ağır tahribatlara yol açtığını, PKK terör örgütünün süreci nasıl istismar ettiğini hepimiz hatırlıyoruz. Terör örgütü yenilgiyi kabul etmeden terörle masaya oturmak doğru değildir. İmralı'dan yapılan birinci ve ikinci açıklamaları okuduğunuz zaman Öcalan'ın PKK'yı terör örgütü olarak değil, yenilmemiş bir isyan hareketi olarak tanımladığını görürsünüz. Cemil Bayık da dün yaptığı açıklamasında, biz TSK'yı Kürdistan'dan çıkaramadık, TSK da bizi bitiremedi, pat durumunda kaldık diyor. Yenildiğini kabul etmeyen bir terör örgütüyle görüştüğünüz zaman kabul edilmesi mümkün olmayan şartlar ileri sürmesi de kaçınılmazdır. Ve şimdi PKK bunu yapıyor. Ve Türkiye'de de iktidar bloğunda sürecin tek sahibi olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli görünüyor. Bahçeli bir yandan DEM'i teşvik ederek, öte yandan PKK'yı "kurucu önder Öcalan''la tehdit ederek bir ilerleme sağlamak istiyor ama mümkün görmüyorum.”

CHP’nin İmralı sürecindeki tavrını nasıl buluyorsunuz? 

“Ne İsa'yı ne Musa'yı mutlu edebilecek bir yaklaşım içinde değil CHP.”

Buradan Ekrem İmamoğlu’na ya da kamuoyuna bir mesajınız olur mu? 

“Bana nasıl düşman ceza hukuku uygulandıysa Ekrem İmamoğlu'na da benzer şekilde düşman ceza hukuku uygulanıyor. Ekrem İmamoğlu ile birlikte 105 kişinin gözaltına alınması Sivil Sıkıyönetim ilanı anlamına gelmektedir. (İmamoğlu’nun) Buna direneceğini, siyasi ve hukuki mücadeleyi gerekirse demir parmaklıklar ardından da sürdüreceğini düşünüyorum. Allah yardımcısı olsun.

Sizin aracılığınızla değerli AKP ve MHP seçmenine de seslenmek isterim. Farklı partilere oy vermiş olabiliriz ama hepimiz aynı milletin evlatlarıyız. Aynı müzikte şenleniyoruz, aynı üzüntüler etrafında birleşiyoruz. AKP ve MHP seçmeni, partilerinin bize ikinci sınıf yurttaş muamelesi yapmasını kabul etmediğini, kendi partilerine ve liderlerine aktif bir şekilde göstermelidir. Cumhur İttifakı dışındaki seçmenler ise öfkeli ve hatta yapılanlar karşısında yüreklerinde bir korku taşıyorlar. Onlara öfkelenmeyin veya korkmayın diyemem. Çünkü her ikisi de ülkemizde gerçekleşenlerin karşısında normal tepkiler. Ancak umutsuz olmaya gerek yok. Öfkenizi sandığa taşıyın. Düşüncelerinizi, kırgınlığınızı kalbinizin iktidar tarafından nasıl hırpalandığını ve bunu hak etmediğinizi sokaktaki AKP ve MHP seçmenine anlatarak mücadeleye devam edin.”

Haber Kaynağı : Hazal Güven