Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,3462
Dolar
Arrow
35,3307
İngiliz Sterlini
Arrow
43,8495
Altın
Arrow
3021,0000
BIST
Arrow
10.034

Atatürk’ün Suriye politikasını mahvettiler

Tarih 5 Haziran 1915

Vakit; öğle sonrası.

Yer  Gelibolu/Çanakkale

Mustafa Kemal’in ağır misafirleri vardı o gün. İçişleri Bakanı Talat Paşa, Edirne Valisi Hacı Adil Bey, Dr.Nazım Bey, İsmail Canbulat ve Antepli Abdülkadir Çanakkale’de Esat Paşa’yı ziyarete gelmişler ve ardından da Düztepe’deki Karargahainerek Mustafa Kemal’i ziyaret etmişlerdi.

Albay Mustafa Kemal Çanakkale Savaşı ile ilgili özet bilgi verdi kendilerine. Sonra konu Suriye’ye gelmişti. Çünkü İngilizler Sina çölüne yığınak yapıyor, Arapları kışkırtıyor, aşiretleri yanlarına çekiyor ve Arap yarımadasından Filistin ve Suriye’ye doğru ciddi bir tehlike oluşturuyordu. Irak bölgesinde ise Basra körfezinden tehlike yaratıyorlardı. Arap Yarımadasınıı abluka altına almak istiyorlardı. Bütün Ortadoğu tehlikedeydi. Talat Paşa Mustafa Kemal’e bu konuda ne yapılması gerektiğini sordu. Mustafa Kemal’in ise Talat Paşa’ya cevabı kesin ve netti;

-“Suriye’ye, Irak’a bağımsızlık veriniz...” dedi.

Ama bu çok tehlikeli bir sözdü.

Bu sözü duyan Talat Paşa şaşırdı. Çünkü bu bölge Osmanlı toprakları dahilindeydi. Bir ülkenin topraklarının bir bölümüne “Bağımsızlık veriniz”  demek cesaret isterdi. Şaşkınlık içerisinde bu cevabı duyan Talat Paşa sohbete devam etmedi. Şu sözlerle bitirdi:

-“Bunu başka yerde söyleme seni asarlar!..”

Bu söz başka yerde söylenecek söz değildi ama Atatürk haklıydı.

Çünkü o, sadece içerisinde bulunduğu yılı veya on yılı değil, yüz yıl sonrasını görüyordu. Çünkü Suriye ve Irak’a bağımsızlık verilmezse bu ülkeler Emperyalist devletlerinin eline geçecekti. 

Gün geldi,

İngilizler Kudüs’ü aldı, Filistin’i aldı, Suriye’yi aldı, Irak’ı aldı. Osmanlının içlerine, Urfa’ya kadar girdi. Fransızlar da Antalya’yı Çukurova’yı aldı.  Sonra Urfa’yı Antep’i işgal etti filan.

İngilizler Mondros Antlaşmasıyla Osmanlının ciğerini söktüler. Başkent İstanbul’u bile aldılar. Türklere Sevr imha Antlaşmasını dayattılar. Ama o zamanki Türkler bunu kabul etmedi. Mustafa Kemal’in önderliğinde bir Kurtuluş Savaşı verdi ve Sevr’i yırtıp attı.

Ve büyük savaşı kazandı. Anadolu’da yeni bir devlet ve Cumhuriyet kurdu ve yok olmaktan kurtuldu.

Ama Suriye ve Irak bunu başaramadı. İngiliz ve Fransızların eline düştü. Emperyalistlerin pençesinden kurtulamadı. Ve iflah olmadı. 

Aradan 22 yıl sonra 1937 yılında Atatürk bu görüşmeyi dile getirdi. “Eğer yapılsaydı Türkiye, Irak ve Suriye kardeştir, bugün daha samimi kardeş olacaklardı, bağımsız Suriye, Bağımsız Irak ve Bağımsız Türkiye.” dedi.

Atatürk’ün çözümü basitti.

Ortadoğu’daki bu Müslüman ülkelere zamanında bağımsızlık verilecek, kendi ayakları üzerinde durmaları sağlanacak, siyasi, ekonomik ve kültürel gelişmelerine imkan tanınacak ve bu üç bağımsız ülkenin kale gibi ittifakı karşısında Emperyalizm Ortadoğu’yu giremeyecekti. 

Ve Ortadoğu güvenli bir şekilde yaşayacak ve rahat edecekti.

Atatürk 1936 yılında Suriye ve İslam ülkelerinin bağımsız olması gerektiğine dair öngörüsünü ve çözümünü de yineledi:

-“Ben diyorum ki İslam Alemi ve Suriye Milleti ve Devleti tamamıyla ve kesinlikle bağımsız olmalıdır. Bunun aksini düşünmek acizlik olur” dedi. 1937 yılında da;”Ortadoğu’nun Batı Emperyalizminin kölesi olmasına izin vermeyeceğiz” demişti.

Haklıydı. Ve kararlıydı da.

Emperyalistleri Ortadoğu’ya sokmayacaktı. Sadabat Paktını da bu yüzden kurmuştu.

Şimdi Ortadoğu’ya bakalım.

Suriye ve Irak parçalanmış, Emperyalizmin kölesi durumundalar. İran Diktatör İslamcı bir yönetimin elinde acz içinde, diğer Arap devletleri de sus pus.

Amerika bu topraklarda cirit atıyor. Ortadoğu politikasına yön veriyor.

Milyonlarca insan çoluk çocuk katledilmiş, kimi savaştan kaçmış evsiz barksız, sığınacak ülke arıyor.

Ortadoğu kan gölü.

Önce Bağımsızlık efendiler, önce bağımsızlık.

Atatürk 1920 yılında Suriye ve Irak konusunda ne demiş? Hep birlikte okuyalım;

“Anadolu, Suriye ve Irak  için yapılacak bir şey var ki; o da, Türkiye, Suriye ve Irak’ın  tam bağımsızlığa sahip olması ve sağlam bir mücadele birliği oluşturmasıdır. Bu topraklar üzerindeki emperyalist işgaline bir son verildikten sonra, bu bölgede insanlığın kesin kurtuluşuna varacak yeni bir ‘milletler hayatının kurulması’ ilkesi, bir mücadele birliğinin temelini oluşturabilir. Bu üç ülkede yaşayan, birbirlerini çok iyi tanıyan ve aynı tehlikeler karşısında aynı savunma duygusuyla hareket eden halk kitleleri için, sırt sırta vererek bu günkü mücadeleyi daha da etkili hale getirmek kadar bugün için güzel bir siyaset düşünülemez. 

Bu siyasetin bir de yarını için uygulanması ve büyük yararlar sağlayan tarafı vardır ki, onu da bu günden düşünmek ve hazırlamak gerekir; O da, Türkiye Irak ve Suriye halkının devamlı şekilde bağımsızlığını savunmaya ve ekonomik çıkarlarını sağlamaya yönelik karşılıklı bir yardımlaşma siyasetidir. Bu siyasetle de bir taraftan yarının getireceği tehlikeler bertaraf  edilir, diğer taraftan gelecekte üç millet, memleket arasında karşılıklı yardım esasına dayalı barışçıl bir çalışma devri açılmış olur.

İşte Anadolu ve Arap yarımadasının halk kitleleri için pek hayırlı, pek karlı bir siyaset planı budur” 

Yapılacak şey şu idi; 

Suriye’nin ve Irak’ın toprak bütünlüğünü savunmak, parçalanmalarına engel olmak ve güneyde üçlü ve güçlü bir ittifak kurmak.

Ama öyle yapılmadı. Özal’dan beridir tam tersi yapıldı.  Özal Irak’ın parçalanmasına hizmet etti, Erdoğan da Suriye’nin parçalanmasına yönelik politikalar izledi. Ve sonuçta her iki ülkeye de terör grupları yerleşti. İsrail bile Şam kapılarına dayandı.

Şimdi güneyde güvenliğimiz tehdit altında.

Atatürk’ün Suriye ve Irak politikası Güney sınırlarımızın sigortası idi, bu sigorta şimdi devre dışı kaldı. Bakalım bundan sonra ne olacak?

Ama görünen o ki Atatürk’ün politikasından uzaklaşmak bize her zaman olduğu gibi yine çok pahalıya patlayacak.