Konuşmadığımız tarih bize destansı unsurlar, mitolojik karakterler, masalsı kahramanlar kazandırabilir. Öte taraftan egemenler yaşanılan dönemin/dönemlerin ele alınmasını böylelikle engelleyebilir.
Bu yanıyla tarihin susturulup, elinin kolunun bağlanması boş yere değildir. Muktedirler buna türlü gerekçe uydurup, tarihi konuşmamızı istemeyeceklerdir. İşte sahabe tarihi de o tarihlerden biridir. Fakat ben dilsizleştirilen o sayfaları yok saymayacağım, yeri vakti geldiğinde elbette kürsüyü o tarihe bırakacağım.
Uyeyne b. Hısn, o üstü örtülen vaktin isimlerinden biridir. Asıl adı Huzeyfe olan Uyeyne , Fezare kabilesinin de lideridir. Uyeyne’nin gerek Peygamber döneminde gerekse de sonrasında yaşadıkları ise, bir dönemin neden açılmak istenmediğini, neden karartıldığını açıklayacak türdendir.
Başlayalım o vakit.
Kabile lideri Uyeyne’nin İslam Peygamberi ile ilk karşılaşması 626/627 yıllarında gerçekleşir. Yer, Hicaz-Kervan yolu üzerindeki Dumetülcendel’dir. Kuraklık zamanıdır ve Uyeyne’nin hayvanları Tağlemeyn’dedir. Peygamber, kabile liderine ait olan bu hayvanların anılan bölgede otlatılmasına izin verir. Lakin aradan çok geçmeden Uyeyne bu kez Peygamberin karşısına bir savaş sırasında çıkar; savaşın adı Hendek’tir. Medine kuşatılmıştır.
Uyeyne, Peygambere karşı Mekkelilerin yanında yer alır. Bu sırada bir anlaşmada gündeme gelir. Şöyle ki, Peygamber kuşatmadan çekilmesi karşılığında Uyeyne’ye Medine’nin yıllık hurma mahsulünün üçte birini vereceğini söyler. Teklif kabul görür ve anlaşmak üzere taraflar karşı karşıya gelir.Lakin anlaşmaya Peygamberin katiplerinden Üseyd b. Hudayr itiraz eder ve Peygambere şöyle seslenir:
“Eğer bu semadan bir emirse yerine getir. Şayet değilse onlara kılıçtan başka vereceğimiz bir şey yoktur. Onlar ne zamandır bizim malımıza göz diktiler. Bunlar çaresizlikten hayvan yününe kan dökülüp kızartılarak yapılan ilhiz yerlerdeydi de bizden ikram ve satın alma haricinde tek bir hurma bile alamazlardı. Allah seni bize gönderdikten ve bizi seninle şereflendirdikten sonra mı bu aşağılıklara haraç vereceğiz?”
Görüldüğü üzere uyarının tonu oldukça serttir. İthamlar ağırdır. Bunun üzerine Peygamber dönemin önemli isimlerinden Sa’d b.Ubade ve Sa’d b. Muaz’ın görüşlerine başvurur. Onlar da Üseyd’e yakın sözler söyler. Bunun üzerine anlaşma kağıda dökülmeden, boşluğa savrulur gider.
Uyeyne ile Peygamber ise bundan sonra birkaç yerde daha karşı karşıya gelir. O olaylar da oldukça çarpıcıdır. İlk karşılaşma Hendek savaşından dört ay sonra gerçekleşir. Zira Uyeyne kuvvetleri Medine-Suriye yolu üzerindeki develeri kaçırır. Bu sırada develerin başında, Ebu Zer ve ailesi vardır. Saldırı esnasında Ebu Zer’in oğlu öldürülür, karısı kaçırılır. Olayın duyulması üzerine Peygamber kendisine bağlı bir birliği Uyeyne üzerine gönderir ve tekrar çatışma çıkar. Bu çatışmada da onun da bir oğlu ve yeğeni öldürülür.
Devam edelim.
Takvim yaprakları bu kez 628/629’u gösterirken Peygamber Hayber bölgesine askeri sefer düzenler ve yine orada bulunan Uyeyne’ye Hayber’in yıllık hurma hasadından pay vereceğini bildirir. Uyeyne bu talebe olumsuz yanıt vermez yalnız İslam orduları Hayber’den önce Uyeyne’nin yurduna doğru ilerleyince o da Hayber’den ayrılır. Fakat savaş bitimine yakın Hayber’e geri gelir Hayber’de tarafsız kalması karşılığında kendisine önerilen payı ister. Tahmin edileceği üzere bu talep de karşılık bulmaz.
En nihayetinde Mekke’nin ele geçirilme sürecinde Uyeyne Müslüman olur! Ve aynı tarihlerde vuku bulan Huneyn savaşına katılır. İşin çarpıcı tarafı şu ki, Uyeyne Müellef-i Külüb’tan sayılarak ganimetten fazla pay alır.
Yani gelinen aşamada fotoğraf şöyledir: Belirli aralıklarla Müslümanlara ve Peygambere karşı kılıç kuşanan, bizatihi Peygamberin develerini gasp eden birisi şimdi Müslümanların yanında (!) ganimet sayar durumdadır. O artık ayrıcalıklı biridir; ayrıcalığının sebebi de kalbinin İslam’a tam ısınmamasından gelir!
İşte bu isme, Hevazinlilerden elde edilen ganimetten 100 deveyle Ali b. Ebu Talib’in Yemen’den gönderdiği külçe altının dörtte biri verilir. Sözünü ettiğimiz tutarları bugüne uyarlarsak elde ettikleri yüzbinlerce lirayı bulmaktadır. Bu arada bir not olarak belirtelim ki, yapılan görüşmeler sonrasında Hevazinlilere esirler geri verilirken, Uyeyne kendisine düşen yaşlı esir bir kadını vermemekle direnmiş, kadın için önce yüz deve istemiş, sonrasında da altı deveye razı olmuştur. Olaylar böyle devam eder gider..
Bütün bu olup bitenlerden sonra Uyeyne’nin artık Müslümanların karşısına geçmeyeceğini düşünmüşsünüzdür sanırım. Nasıl olsa ganimetin de ayrıcalıklı üyesidir o. Lakin öyle olmaz; Peygamber öldükten sonra Peygamberliğini ilan eden Tuleyha b.Huveylid el-Esed’e destek verir ve ona olan bağlılığını ilan eder.!
“E bu saatten sonra Uyeyne’nin ne ayrıcalığı kalır ne de İslam toplumunda yeri” dediğinizi duyar gibiyim. Fakat yine öyle olmaz.. Müslümanlarla bu kez de Tuleyha saflarında savaşmasına rağmen, Halife Ebu Bekir tarafından affedilir. Bu arada bir notu da burada düşmem gerekiyor; kendileri aynı zamanda Halife Osman’ın kayınpederidir.
Kaldığımız yerden devam edelim dilerseniz.
Halife Ebu Bekir döneminde de ayrıcalığını sürdürmek ister Uyeyne. Ve bir gün Zibrikan b. Bedr ve Akra b. Habis ile Ebu Bekir’in yanına gider. Bu üçlü grup kendilerine bir arazi tahsis edilmesini ister. Halife de istediklerini kabul eder ve imzaladığı belgeyi onaylatmak üzere onları Ömer b. Hattab’ın yanına gönderir. Lakin Ömer bu belgeyi onaylamadığı gibi yırtar atar ve onlara dönüp şöyle söyler:
“Bu, Allah’ın elçisinin kalplerinizi İslam’a ısındırmak için size verdiği bir paydı. Ancak bugün Allah dinini güçlendirdi. Eğer İslam’da sebat eder ve Müslüman olarak kalırsanız ne ala, aksi takdirde aramızda kılıçlar konuşur.”
Burası düşündürücü elbette, en nihayetinde Halife’nin onay verdiği belgeyi Ömer imzalamaz. E Halife kimdir o halde? Rivayete göre bu üçlü de aynı soruyu sorarlar Ebu Bekir’e. Yanıt çarpıcıdır: “Dilerse halife odur” der Ebu Bekir.
Yazımızı bitirirken şunu da ifade etmiş olalım; bütün bunlara rağmen Peygamberin Uyeyne’den hiç haz etmediği, hatta bir rivayetinde onu “ahmak” olmakla itham ettiği, “o insanların en kötülerindedir” dediği yönünde rivayetler de bulunmaktadır.
Bütün bu bilgileri, aktarılan rivayetleri, yaşananları bugün kendimiz yazmıyoruz biz. Yapmak istediğimiz halihazırda yazılı olan ve bizce çok çarpıcı bilgiler içeren olayları bugün ile buluşturmak, dünü sorgularken bugünü de aydınlatmak; ekonomi-politiği eş zamanlı olarak konuşabilmek. Yazımızın başında da ifade ettiğimiz üzere, konu bu noktaya gelince tarih kürsüsünü gasp edip, sözü ithamla, karalamayla, iftirayla boğmak istiyorlar. Öyle olmayacak elbette. Ne geçmişi ne de bugünü karartmalarına yol vermemek gerek. O kürsüler kurulmuştur bir kere, elbet biz de sahip çıkacağız sözü nakleden tarihe.
Aydın Tonga, Tarihin Arka Yüzü, Doğu Kitabevi.
Ali Dadan, Câhiliye Bedevî Arap Zihninin Son Peygamberle İmtihanı: Uyeyne b. Hısn Örneği, İstem Dergisi.
Çok Okunanlar
Beşar Esad'ın nasıl kaçtığı ortaya çıktı
Gelinim Mutfakta 11 Aralık puan durumu: Bugün hangi gelin birinci oldu?
Bir köfte markası daha ifşa edildi
Günlük burç yorumu: 11 Aralık Çarşamba günü hangi burçlar için güzel geçecek?
Fenerbahçe - Athletic Bilbao maçı ne zaman, saat kaçta? Muhtemel 11'ler
Meslek meslek 2025 maaş artışı: Öğretmen, doktor ve polis ne kadar alacak?
Japon deprem uzmanı Türkiye’deki 4 tehlikeli bölgeyi açıkladı!
2025 asgari ücret için işverenin beklentisi ve yeni rakam belli oldu
Reyting sonuçları açıklandı! Salı günü Bahar mı Bir Gece Masalı mı birinci oldu?
Aldıkları araçlar satışta! Alıcılar ve galericiler harekete geçti