Siyaset muhabbetindeyiz. Siyaset dışında her şeyi konuşuyoruz. Ya da bizim için her şey siyasal. Mahkeme kararları konuşuyoruz. Hukuku eğip büküyoruz, fikir jimnastiğini o denli çok yapıyoruz ki omurgamız bozuluyor.
Siyasetçilerin demeçlerini konuşuyoruz. En sonunda demeçleri bir siyasete yahut siyasal hatta oturtamıyoruz.
Bu yeni başlamadı. Önce ''ideolojiler bitti'' dendi. Partiler ideolojilerine göre ele alınmamaya başlandı. Bunun yerine hepsi ''kitle partileri''ne dönüştü.
Geriye siyaset ve proje kalmıştı. Şimdi bunlardan da eser yok. Bunun yerine operasyonlardan söz ediliyor. Operasyonlar, hamleler, karşı hamleler... Oyunlar, kumpaslar, tezgahlar.
3 Haziran 2023'te Cumhuriyet'in Olaylar ve Görüşler sayfasına bir yazı yazmıştım. Başlığı: ''Siyasetsizleşerek yönetme krizi ve muhalefet''.
Şöyle demiştim: ''Ülkece bir çıkmazdayız. Devletimizin kurumlarının zedelenmesi, hatta devletin kurumsallığının çökmesi sonucu, siyasetin Amerikanlaşmasının da etkisiyle, hemen her söylem ve politika hızla savunulup terk edilebiliyor. Seçmenin, ulusal ve küresel güç odaklarının tercihlerindeki değişimlere göre hızla tavır, söylem, yön değiştirebilen bir siyasal aygıt tarafından yönetiliyoruz. Bu aygıt sadece bir siyasal parti olsaydı, belki buna “tercih” deyip geçebilirdik. Ama bu aygıt devletleşti, devlet siyasetsizleşti, yapısı bozuldu ve çöktü. Bildiğimiz anlamıyla devlet çöküyor. Bu çöküş, salt Türkiye’yle sınırlı değil.''
Sadece siyasal partiler ve onların elitleri değil, kitleler de siyasetsizleşiyor. Önce ideoloji terk edildi. Sonra siyaset. Sonra program. Sonra siyasal söylem. Bir ara projeler konuşuldu. Şimdi onlar da terk edildi. Tüm bunların en çok tartışıldığı parti olan CHP'de bile durum fena. Siyasetleri konuşmuyoruz. Ekremciler, Özelciler, Kılıçdaroğlucular... Fikir temelli, siyaset temelli, proje temelli bir tartışmadan eser yok.
İki yıl önce şöyle demiştim: ''Burada karar vermek gerekiyor. Bu yeni politik iklimde sisteme karşı aynı araçlarla mı yani bir toplum mühendisliği ve halkla ilişkiler çalışmasıyla bir araya gelmiş seçim ittifaklarıyla mı, toplumsal enerjiyi sevk ve idare edebilecek imkân ve kabiliyetlere sahip bir örgütlenmeyle mi, yoksa bunların her ikisiyle birlikte mi karşı çıkılacak? Bu kararı vermedikçe, siyasal söylemler ve kadrolar üzerinden yıpratıcı bir iç hesaplaşmaya gidilecek gibi görünüyor.''
Yıpratıcı bir iç hesaplaşmaya geldik çattık. Siyaset, siyasiler, projeler hemen her şey buharlaşıyor. Yeni bir dünya sistemi kurulurken herkes bir köşe kapmaya çalışıyor. Ne var ki, köşeleri birbirinden ayırmak çok güç. Belki de köşesizlik hakim. Yuvarlak Masa şeklindeki bir sofraya oturmaya çalışıyor herkes.
Bu sofrada bize, yani cemaatlerin, tarikatların, sermayenin yahut yabancı güçlerin seçilmişleri olmayanlarımıza oturacak yer yok. Seyirciyiz. Siyasetsiziz. Çöküşteyiz. Çöküşü izliyoruz. Çöküyoruz.
Çok Okunanlar

Yeni anket sonuçları belli oldu!

Özgür Özel, Kılıçdaroğlu ile görüşmesini anlattı!

Sermayenin halleri: Türkiye’de kriz, sömürü oranı ve üretken olmayan sermaye

Kemal Kılıçdaroğlu'ndan 1980 darbesine dair paylaşım

Etkin pişmanlıktan yararlandı, inşaatları yükselmeye devam ediyor!

Bahçeli'nin yeni açılımı için tarih verdi

Eski karısını eşarbıyla ve yastıkla boğdu

Mutlak Butlan davası öncesi olası senaryolar belli oldu!

Erdoğan CHP operasyonları hakkında ne düşünüyor? MKYK toplantısından sızdı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ikinci Özlem Çerçioğlu'nu duyurdu