Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,5358
Dolar
Arrow
34,7339
İngiliz Sterlini
Arrow
44,0584
Altın
Arrow
2950,0000
BIST
Arrow
9.884

Emekliler ve çalışanlar ülkemizde insanca yaşamak istiyor

Emeklilerin maaşlarında artış yapılması konusu uzunca süredir kamuoyunun gündemindedir. Mevcut koşullarda en düşük emekli maaşı 20.000 TL dahi yapılsa, emeklilerin açlık ve yoksulluk sınırından kurtarılması mümkün olamayacaktır.

Bu nedenle aylık bağlama oranının yeniden gözden geçirilerek %27.7’den geçmişteki gibi %70’e çıkartılması gerekir. O zaman maaş artırmanın ve zam yapmanın bir anlamı olacaktır.

Sosyal güvenlik yasası derhal değiştirilmelidir. Sosyal güvenlik yasası bir sömürge yasasıdır. Anayasamızdaki normlara uygun bir şekilde emekliliği bir yükümlülük olmaktan çıkartıp temel bir hakka dönüştürülerek tüm emekli ve çalışanların insanca yaşamasının sağlanması başta siyasi iktidar olmak üzere tüm partilerin ve sendikaların ve meslek kuruluşlarının görevidir.

Sosyal güvenlik ve emeklilik, bir toplumda ekonomik kalkınmaya paralel olarak sosyal refah düzeyinin korunması ve sürdürülmesi bakımından en temel ihtiyaçların başında gelmektedir.

Sosyal güvenlik ve emeklilik sistemi sosyal anlayış doğrultusunda bir hak mı?  Yoksa, sosyal devlet anlayışının tasfiye sürecine uygun yükümlülük olarak mı bakılmaktadır.

Bu iki anlayış arasındaki temel fark, sosyal devlet anlayışında sosyal güvenlik ile emeklilik temel bir hak ve kamusal hizmet iken, jandarma devlet anlayışında ise bir yükümlülük ve özel mal/hizmet gibi görülmektedir.

Anayasamızda emeklilik ve sosyal güvenlik bir hak iken, 26 Mayıs 2006 tarihli 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Yasası'nda bir yükümlülük olarak düzenlenmiştir. İşte bu anlayış, bugün emeklileri, insanca yaşayacağı yaşam hakkı, sosyal güvenlik ve emeklilikten mahrum ederek, yoksulluğa ve açlığa mahkûm etmiştir.

Siyasi iktidarın neo-liberal politikaları; sağlıkta dönüşüm adı altında emeklilik ve sosyal güvenliği bir hak olmaktan çıkarıp, yükümlülüğe dönüştürmüştür. Bunun sonucunda, bir yandan emeklilik yaşı uzatılarak mezarda emeklilik anlayışı, diğer yandan emeklilik ikramiyeleri, tazminatları ve maaş bağlama oranı insanca yaşanır düzeyden çok, ciddi refah kayıplarıyla açlığı ve yoksulluğu getirmiştir.

Bugün emekliler yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşamaktadırlar. Siyasi iktidarın 2000 yılı öncesi olduğu gibi aylık bağlama oranını  %70’e, kıdem tazminatı tavanını asgari ücretin 7,5 katına çıkartması gerekir. 2002 yılında emekli olan işçi kıdem tazminatı olarak minimal 1.750.000 TL alırken aynı işçi 2023 yılında 500.000 TL kıdem tazminatı almaktadır. 2002 yılında bir işçi aldığı kıdem tazminatı ile 838.000 Dolar alırken, bugün emekli olan işçi sadece 25.000 Dolar almaktadır.

Tüm çalışanlar için emeklilik aylık bağlama oranı 2000 yılına kadar aldıkları ücretin %70’i iken bu oran 2000 - 2008 arası %55’e, bugün ise %35’e, prim gün sayısı 5000 ise %27.7’ye çekilmiştir.

2000 yılında emekli olan bir çalışanın, 1000 TL ücret aldığı varsayıldığında, o dönemki emekli maaşı 700 liraydı. 2000 yılından sonra 1000 lira ücret alan bir kişi 2008 yılına kadar emekli olduğunda 550 lira, aynı kişi bugün emekli olursa 350 lira alacaktır. Ayrıca prim gün sayısı 5000 ise emekli maaşı daha da gerileyerek 277 liraya düşecektir.

Görüldüğü gibi, emeklilerin temel sorunu siyasi iktidarın oluşturduğu sosyal güvenlik yasasıdır. Bu yasa ivedi bir şekilde değiştirilerek intibak yasası ile birlikte aylık bağlama oranı ve kıdem tazminatı yeniden düzenlenmelidir.

Sosyal güvenlik ve emeklilik AKP iktidarının neo-liberal ve muhafazakâr politikaları sonucu, temel bir insan hakkı ve kamusal hizmet olmaktan çıkartılmıştır.

Anayasamızın 49. maddesinin birinci fıkrasına göre çalışma herkesin hakkı ve ödevidir. Anayasamızın 56. maddesinde ise herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu, 60. maddesinin birinci fıkrasında ise “herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir.” hükmü getirilmiştir.

Anayasanın sosyal devlet ilkesi doğrultusunda sosyal güvenlik, emeklilik hakkı ve sağlıklı yaşam hakkı, çağdaş dünyanın insan hak ve özgürlükleri alanında yaşanan ilerlemeler doğrultusunda geliştirilmesi ve tüm yurttaşların isteklerine ve mali güçlerine bakılmaksızın yararlanabilecekleri bir temel örgütlenme yapılması gerekmektedir.

Anayasa Mahkemesi'nin bir kararında; “Hukuk devletinin amaçladığı kişinin korunması, toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir.” hükmü yer almaktadır. Anayasal bir bakış açısıyla sosyal güvenlik hizmeti kamusal bir mal ve hizmettir.

Sosyal sigorta tekniğine göre aktif/pasif sigortalı en az 4/1 olmalıdır. Bir başka deyişle, en azından 4 çalışanın 1 emekliyi finanse etmesi gerekir.

Bu oran OECD ülkelerinde 6/1 oranındadır. Ülkemizdeki aktif/pasif oranı 2000 yılında 2,29 iken bugün 1,10’a düşmüştür. Görüldüğü gibi aktif/pasif oranı düşük diyerek yapılan yasal düzenlemelerin ve emeklilik yaşının yükseltilmesinin bu duruma hiç etkisinin olmadığı ortadadır.

Yapısal düzenlemelerle bir taraftan işsizliğe çözüm bulunması, öte taraftan çalışanların en temel haklarından biri olan emeklilik esnasında günün koşullarına uygun düzeyde emekli maaşı ve ikramiyesi alabilmesinin gecikmeksizin sağlanması gerekir.