Ülkemizde halkımız bugünü ve yarını için, çıkarlarının korunması konusunda; yasama, yürütme ve yargıya ilişkin tüm haklarını T.B.M.M’ye vermiştir. Bu hakların devrini ise bütçe hakkıyla yerine getirmektedir. Dolayısıyla halkın gelir gider ve denetim konusunda haklarını bütçe yoluyla yerine getirmektedir. Bu nedenle “bütçe hakkı”tarihi demokrasinin ve vergilemenin tarihidir.
Demokratik parlementer sisteminde seçmenler, kamusal hizmetlerle ilgili taleplerini oy verme süreciyle yerine getirirler. Seçmenlerin istekleri kullandıkları oy sonucunda siyasi iktidarların uygulamalarına yansımaktadır. Dolayısıyla bütçe, seçmenin kamu ekonomisi tercihlerini ortaya koyan siyasi bir belgedir.
Kurumsal olarak demokratik ülkelerde yasama organı bütçe yardımıyla kamu yönetimi üzerindeki egemenliğini sürdürür. Yasama organı, bütçenin hazırlanması ve onaylanması sırasında yürütme organının işlemlerine izin verme ve onu denetleme olanağını elde eder.
Yasam organının bütçe yasa tasarısının kabul edilmesi; bir takım maddelerinin değiştirlmesi veya reddedilmesi biçiminde ortaya çıkabilecek izin verme ve denetim yetkisi siyasal otoritesini kullanma anlamındadır. Böylece bütçe siyasi bir nitelik taşımaktadır. Ancak Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile bu durum TBMM açısından tartışmalı hale gelmiştir.
Yasama organının siyasi tercihlerini çeşitli baskı gruplarıda önemli ölçüde etkileyebilmektedir. Baskı grupları, çıkararı aynı olan kişilerin bir araya gelerek oluşturdukları dernekler, sendikalar, meslek odaları, kayıtdışı ekonomi,kooperatifler gibi örgütlerdir.
Yasama organına, parlementerler ve siyasi partiler halkın isteklerini açıklarlar. Parlementoda çoğunluğa sahip siyasal kadro, vatandaşların iradesini hükümet programı haline getirir ve bürokrasiyi uygulatır.
Bütçeleme, çıkarların ve çıkar gruplarının taleplerinin açık ve gizli olarak yansıtılması açısından siyasal sürecin tam ortasındadır. Bütçeler, mali kaynaklarının politik süreçler aracılığıyla dağıtılması girişimidir. Bununla birlikte, parlementerler adeta kişiliklerinin bir tür bölünmesi sonucunda hem kamu yararının gözetilmesi hemde seçmen kişiliğine girer gibi özel ve bölgesel çıkarlar sağlanması için, kaynakların kendi seçim bölgelerine yönetilmesi amacıyla siyasi yatırım ve seçmene selam mantığına kapılırlar. Parlementerlerin hem kamusal hemde özel çıkarlara yönelmesinin , bu farklı kişiliklerini ve tutumlarını ifade etmek üzere Mali Şizofreni deyimi kullanılmaktadır. Yani kişiliklerindeki iki yüzlülük kastedilmektedir. Siyaset Mali Şizofreni içinde; ülke çıkarları yerine kendi çıkarlarını maksimize eden, ülke yararına yerine kendi parti başkanlarının talimatlarını emredin yaparım diyen bu pespaye yapıdan kurtulmak zorundayız. Artık Mali Şizofreni siyasetin her alanına yayılmış durumdadır. Ülkenin daha fazla heba edilmesi için siyasetin her alanına bulaşıcı etki yapmış bu mali şizofreniden kurtulmak zorundayız. Halkımız sadece kendi çıkarını maksimize eden bu siyaset anlayışından kurtulmak zorundadır. Aksi taktirde koltuklarından daha fazla oturamıyacaklardır.
Çok Okunanlar

Fatih Ürek’in yoğun bakım sürecine dair açıklama: Uyandırma süreci ertelendi

Mutlak Butlan davası öncesi Kılıçdaroğlu cephesinden dikkat çeken yorum

Esas büyük fırtına ondan sonra kopacak! 'Büyük iş adamları çağrılacak'

CHP Genel Başkanı Özel 'yargılayacağız' dedi, AKP'den 'Yassıada'lı' yanıt geldi

Ahmet Minguzzi'nin katillerine ödül gibi ceza!

Altında düşüş için gün verdi!

Minguzzi davasında verilen karar sonrası Sedat Peker'den açıklama

Mali şizofreni

Derin yoksulluk kırsalın erimesinin bir sonucu değil mi?

Kira gelirlerine düzenlemenin ayrıntıları netleşti