Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

Türkiye Cumhuriyeti'nin planlı kalkınma deneyimi

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin planlı kalkınma dönemi, daha Cumhuriyet ilan edilmeden başlamıştır. 17 Şubat 1923 günü İzmir İktisat Kongresi düzenlenmiştir. Bu kongrede kurulacak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin planlı ve kamucu kalkınma anlayışının temeli atılmıştır. Dünyada ilk defa kalkınma planı hazırlanmıştır. 1931 yılında başlayan bu plan, 1933-1937 yılları arasında uygulanmıştır. İkinci sanayi kalkınma planı ise bizzat Atatürk’ün hasta yatağında kendi yönetiminde 1938-1942 yılları için hazırlanmıştır. Daha sonraki planlı kalkınma dönemi, 1963-1967 yılları için beş yıllık olarak hazırlanmıştır. Bu planın giriş bölümünde şunlar yazılmaktadır:

“Türkiye, demokrasi düzeni içinde planlı kalkınma dönemine girmiştir.

Kalkınma isteğinin plan ve programlar çerçevesinde gerçekleştirilmesi çabası, bu ülkenin tarihinde yeni bir olay değildir. Cumhuriyet yıllarında hazırlanan planlar, önemli ve başarılı sonuçlar alınmasında yardımcı olmuştur.

Bugün Türk toplumunda büyük bir kalkınma isteği vardır. Plansız davranışların sebep olabileceği acı sonuçlar, planlamayı kalkınmanın vazgeçilmez yolu olarak benimsetmiştir. Planlamanın ve planlama ile ilgili kuruluşun Anayasa yapısına girmiş olması, bunun açık bir belirtisidir.

Dünyada iktisadi ve sosyal planlama tekniklerinde büyük gelişmeler olmuştur. Demokratik düzen içinde planlı kalkınma tecrübelerinde önemli adımlar atılmıştır. Türkiye’nin yeni hamlesinde, dünyada kazanılan bu tecrübelerin değerlendirilmesine büyük önem verilmiştir.

Kalkınma Planı’nın hazırlanmasında, Türk toplumunun on beş yıl içinde erişmesi istenen iktisadi ve toplumsal amaçlar, bunlara ulaşmak için kullanılacak araçlar ve bu araçların kullanılmasında uyulacak temel ilkeleri gösteren Plan Hedefleri ve Stratejisi esas tutulmuştur.

Plan Hedefleri ve Stratejisi’ndeki amaçlarda ve ilkelerde, toplumun meseleleri ve kaynakları göz önünde tutularak, demokratik bir düzen içinde karma ekonominin imkânlarından faydalanılarak gerçekleştirilecek bir kalkınmaya dayanılmıştır.

Türkiye’nin toplum yapısı hızla değişmektedir. Bu değişim, toplumun büyük meselelerinin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Nüfus yılda yüzde 3 gibi çok yüksek bir hızla artmaktadır.

Büyük kitleler, çok kötü şartlar içinde ve uygarlık araçlarından yoksun olarak yaşamaktadır.

Nüfus artışıyla gittikçe büyüyen yoksul kitlelerin ihtiyaçlarının karşılanması ve yaşam seviyelerinin yükseltilmesi şarttır.

Her yıl artan sayıda insan, çalışacak yaşa gelmekte; bugünün bile iş bulmakta zorlandığı iş gücüne katılmaktadır. Bunların çalışabilecekleri yeni iş alanlarının yaratılması gereklidir.

Bütün bu meselelere zamanında ve önemleriyle orantılı çözüm yolları bulunamazsa, ileride içinden çıkılamaz durumlarla karşılaşılacaktır. Türkiye’nin gelir seviyesi düşüktür. Meselelerin bu gelir seviyesinde tatmin edici bir şekilde çözülmesi güçtür. Bu bakımdan üzerinde durulması gereken en önemli konu, meselelerin çözümüne yönelecek kaynakları artırmak için gelir seviyesini yükseltmektir.

Daha iyi yaşama isteği şeklinde ortaya çıkan halk beklentileri, gelir seviyesinin yükselmesini toplum düzeninin temel şartı hâline getirmiştir.

Türk ulusunun, insan haysiyetiyle bağdaşabilecek bir yaşam seviyesine ulaşması ve onuruna uygun şartlarda yaşaması için yüksek bir kalkınma hızı sağlamak üzere gerekli bütün çabanın gösterilmesi zorunlu bir hâle gelmiştir.

Meselelerin çok uzun olmayan bir süre içinde çözülmesi, ancak yüksek bir kalkınma hızının gerçekleştirilmesine bağlıdır. Oysa kalkınma hızının büyük ölçülerde artırılmasını sınırlayan birçok etken vardır. Türkiye’nin kaynakları ve bunları harekete geçirme imkânları göz önünde tutularak, yılda ortalama yüzde 7 civarında bir kalkınma hızı hedef olarak alınmıştır.

Bu kalkınma hızı, toplumca benimsenen amaçlara ancak uzun bir sürede erişilebilecek, ama bu yönde önemli ve kararlı bir adım atılmış olacaktır.

Kabul edilen kalkınma hızının gerçekleştirilmesi, ancak toplu bir çaba gösterilmesine, bazı fedakârlıklara katlanılmasına bağlıdır. Türk ulusu, toplu ve disiplinli davranarak, birlikte fedakârlığa katlanma yoluyla her zaman başarı göstermiştir. Bilinçli bir kalkınma yoluna girme ve bu yolda cesaretle yürüme kararı alınmıştır.

Kalkınma Planı, kalkınma yüküne katılmada ve kalkınmanın ürünlerinden faydalanmada adalete uygun bir gelir dağılımını sağlayacak şekilde hazırlanmıştır. Bu yolla kalkınma, demokrasi ilkelerine uygun, dengeli bir toplum düzeni kurulmasına yönelecektir.

Toplu bir kalkınma, ancak bunu gerçekleştirecek bir teşkilatlanmayla başarılabilir. Plan Hedefleri ve Stratejisi’nde, bu şartı yerine getirecek temel reformların ve yeniden düzenleme hareketlerinin ilkeleri belirtilmiştir.

Kalkınma Planı, sosyal adalet ilkelerine uygun olarak yılda yüzde 7’lik bir büyüme hızına ulaşmak için harekete geçirilecek kaynakları, bunların kullanma yollarını, çeşitli alanlarda yapılması gerekli yeniden düzenlemeleri ve alınacak tedbirleri birbirine bağlı bir bütün olarak göstermektedir.”

Şimdi plansızlığın sonucu; neden yoksullaştığımızı, ekonomik krizleri, partilerin kalkınma yerine borçla büyüme dayatmalarının nedenini daha iyi anlamaktayız.