Kamu Özel İşbirliği (KÖİ): Ekonomik Kalkınma mı, Bütçede Kara Delik mi?
Son yıllarda Türkiye’nin ekonomik gündeminde sıkça tartışılan Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) modeli, özellikle köprüler, otoyollar, şehir hastaneleri ve enerji projelerinde uygulanarak ülkemizin altyapısına önemli katkılar sağladı. Ancak bu projelerin ekonomik boyutları ve bütçe üzerindeki etkileri, kamuoyunda ciddi soru işaretleri yaratıyor. Dolar bazlı garanti ödemeleri, devlet bütçesi üzerinde giderek artan bir yük haline gelirken, bu durumun sürdürülebilirliği de büyük bir tartışma konusu.
KÖİ modeli, ilk bakışta kamu kaynaklarının yetersiz olduğu durumlarda ekonomik kalkınmayı hızlandırmak adına etkili bir yöntem olarak görünse de, uygulamada ciddi maliyetler ve sorunlar doğuruyor. Özellikle garanti ödemeleri ve hizmet bedelleri, bu projelerin yüklenici şirketler için kârlı, ancak kamu maliyesi için zarar verici sonuçlar doğurduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Mevcut Sözleşmelerin Revizyonu Şart
Bugün Türkiye’de KÖİ modeliyle yapılan projelerin büyük çoğunluğu, yüksek tazminat yükümlülükleri içeren sözleşmelerle bağlanmış durumda. Bu sözleşmelerin feshi, bütçe üzerinde zaten var olan yükü daha da artıracak ve uluslararası piyasalarda ülkemizin kredibilitesine zarar verecektir. Ancak bu durum, hiçbir şey yapılamayacağı anlamına gelmiyor.
Sözleşmelerdeki garanti miktarlarının ve hizmet bedellerinin yeniden müzakere edilmesi, bu projelerin ekonomik sürdürülebilirliğini sağlamak adına atılacak en önemli adımlardan biri. Özellikle, tahkim mekanizmasının etkin kullanımı ve bu sözleşmelerde kamu yararını ön plana çıkaran değişikliklerin yapılması, devletin zararını minimize edebilir.
Bir diğer alternatif ise, tahkim şartının kanuni düzenlemelerle kaldırılmasıdır. Bu yöntemle, KÖİ projeleriyle ilgili uyuşmazlıkların yurt içi mahkemelerde çözülmesi sağlanabilir ve sözleşme hükümleri yeniden gözden geçirilebilir. Bu, hem bağımsız Türk yargısının yetkinliğini artıracak hem de yabancı yatırımcıların ülkemize olan güvenini sarsmadan daha adil bir düzen kurulmasını mümkün kılacaktır.
Yeni KÖİ Modelleri: Geleceğe Daha Sağlam Adımlar
Dünyada KÖİ projelerinin geleneksel modelleri terk edilmeye başlanmış durumda. Özellikle İngiltere’nin geliştirdiği PFI (Private Finance Initiative) modeli ve Gelirin Bugünkü Değeri (Present Value of Revenue - PVR) yöntemi, bu alanda dikkat çekici alternatifler sunuyor.
PFI modeli, özel sektörün projelerde daha fazla finansman yükü üstlenmesini sağlarken, PVR yöntemiyle sözleşme süreleri belirsiz hale getiriliyor. Bu yöntemle, yüklenici firmalar ihale aşamasında belirledikleri geliri elde ettiklerinde sözleşme sona eriyor. Böylece uzun vadeli taahhütlerin doğurduğu maliyetlerden kaçınılmış oluyor. Türkiye’nin bu tür yenilikçi modelleri inceleyerek kendi ihtiyaçlarına uygun bir sistem geliştirmesi elzemdir.
Kamu Yararı Nerede?
KÖİ projelerinin bu denli büyük maliyetler doğurmasının ardında yatan temel sorunlardan biri, kamu yararının göz ardı edilmesidir. Projelerin planlama aşamasından itibaren, kamu kaynaklarının etkin kullanımı ve toplumsal faydanın önceliklendirilmesi gereklidir. Ancak bugüne kadar yapılan projelerde, şirketlerin kârını garanti altına alan maddeler, kamu zararını artıran unsurlar haline gelmiştir.
Bu bağlamda, şunu sormak gerekir: Bu projelerde kamu yararını önceliklendiren, şeffaf ve hesap verebilir bir denetim mekanizması neden oluşturulmamıştır? Kamu kaynaklarının kullanıldığı her projede, vatandaşın vergileriyle finanse edilen bu yatırımların uzun vadede nasıl bir fayda sağlayacağı açıkça ortaya konulmalıdır.
Sonuç: Şeffaflık ve Adalet Olmadan Çözüm Yok
KÖİ projeleri, doğru uygulandığında kamu kaynaklarının etkin kullanımına ve ekonomik kalkınmaya katkı sağlayabilir. Ancak Türkiye’de bu model, ne yazık ki şeffaflıktan uzak, kamu yararını ikinci plana atan bir şekilde uygulanmıştır.
Gelecekte bu tür projelerin daha sürdürülebilir, adil ve hesap verebilir bir şekilde hayata geçirilmesi için kapsamlı bir reform şarttır. Aksi takdirde, KÖİ projeleri, yalnızca bütçede bir kara delik olmaktan öteye gidemeyecektir.
Çok Okunanlar

Gel bakalım Yiğit Bulut efendi

Yıkım günleri...

Anayasa değişikliğinin de ötesinde BOP'a hizmet eden süreç

İkinci Habur mu ikinci Mondros mu?

Parmağına krem süren vekil gündemde

Gazeteler, terör örgütü PKK'nın silah bırakmasını nasıl gördü?

Zeki, Çevik ve Ahlaklı…

Uyanır mıyız?

Serenay Sarıkaya, Ayşe Barım için isyan etti

Erdoğan'ın 'DEM Parti' sözleri sonrası gündeme oturacak Öcalan iddiası!