Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,8234
Dolar
Arrow
34,6841
İngiliz Sterlini
Arrow
44,3604
Altın
Arrow
2934,0000
BIST
Arrow
9.936

Yapısal reformlar ve kurumların kalitesini önceliklendirmek, büyüme yerine insani gelişme ve yaşam kalitesine mi odaklanmalı?-6

Son yazımızda; liberalizm ve sosyalizm arasında yeni arayışlar çerçevesinde “devletin ekonomide yeni rolü ne olmalı?” sorusuna cevap aramıştık. Devletin düzenleyici ve denetleyicilik dışında rolleri olmalıdır. Sosyal devlet ilkesi gereğince , konjonktüre bağlı olarak piyasada yönetici ve yol gösterici olmalıdır.

Devletin gerektiğinde başta stratejik sektörler olmak üzere, temel bir oyuncu olma misyonu da olmalıdır. Devlet piyasanın başarısız olduğu alanlarda sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getirerek piyasanın yetersizliklerini de gidermelidir.“Devlet mi başarısız yoksa piyasalar mı?” sorusuna mutlak veya ideolojik bir yaklaşım yerine rasyonel bir bakış açısıyla yaklaşılmalıdır.

Kurumsal yönetişim ilkelerine bağlı sosyal devlet anlayışı çerçevesinde kamu ve özel sektörün birbirinin karşıtı, rakibi ve alternatifi değil aksine tamamlayıcısı olduğunu benimsemenin başarıyı getireceğini vurgulamıştık.

Son zamanlarda, ülkelerin kalkınma sürecinde ekonomik büyüme performansları ve kişi başına gelir düzeyleri önemli olmakla birlikte, insanların kaliteli eğitim fırsatlarına sahip olmaları, uzun ve sağlıklı yaşam sürdürebilmeleri, cinsiyet eşitliği, özgürlük vb. kalkınma göstergeleri de önemle vurgulanmaktadır. Ulusal ve uluslararası kuruluşların da ilk gündem konularından birisini oluşturan sürdürülebilir kalkınmanın hangi kaynaklarla nasıl finanse edileceği ve bu finansman kaynaklarının ekonomik, etkin ve verimli kullanımı önem arz etmektedir.

Ayrıca devlet büyümeyi hedeflerken aynı zamanda yaratılan değerlerin daha adil dağılımının sağlanması için de gerekli önlemleri alacak ve uygun ekonomik ve sosyal politikaları uygulayacaktır. Bilindiği gibi büyüme kapsayıcı bir şekilde, insani gelişme, yaşam kalitesi ve refah artışını sağlayamadığında sürdürebilirlik sorunu ortaya çıkmaktadır. Kalkınma seviyesi yüksek olan ülkelerdeki büyüme daha kapsayıcıdır ve bu ülkeler iktisadi ve politik açıdan daha öngörülebilir ülkelerdir.

Daron Acemoğlu ve James A. Robinson “Ulusların düşüşü: Güç, zenginlik ve yoksulluğun kökenleri” başlıklı kitaplarında; ülkelerin gerek geçmişteki kalkınmışlık seviyeleri arasındaki farkın gerekse günümüzde gelişmiş ülkeler ile az gelişmiş ülkeler arasındaki refah seviyesi, yoksulluk, sağlık, gıda diğer bir deyişle yaşam kaliteleri ve kalkınmışlık seviyeleri arasındaki farklılıkların oluşmasında insanların oluşturduğu politik ve ekonomik kurumların etkili olduğunu belirterek kurumsal değişim sürecinin önemi üzerinde durmuşlardır.

Ekonomik kurumların teşviklerin, kaynakların, yatırımların ve inovasyonun tahsisine karar vermesine rağmen, ekonomik kurumların nasıl işleyeceğini ve bunların nasıl bir evrim sürecinden geçeceğini belirleyen temel unsurun ise siyasi kurumlar olduğunu vurgulayarak kalkınmada siyasetin ve politik karar vericilerin önemine işaret etmişlerdir.

Siyasetin ve politik karar vericilerin ülkenin asıl yapısal sorunlarını görmezden gelip, gerek liyakatli kadrolar ve güçlü bir kurumsal yapılar kurmayarak gerekse yapısal reformları ciddiye almayarak popülist ve palyatif çözümleri tercih etmesi de bu gelişmişlik farkını daha da açmaktadır. Türkiye’de sistemin daha verimli çalışabilmesi ve ülkenin şoklara karşı daha dayanıklı hale getirilebilmesi için mevcut sistemin yeniden yapılandırılması gerekmektedir.

Yüksek işsizlik ve enflasyon, hayat pahalılığı ve sürdürülemez cari açık ve ağırlaşan borç yükü altındaki Türkiye’nin siyasal, sosyal reformların yanı sıra ihtiyacı olan ekonomik yapısal reformların en önemlileri 4 başlıkta toplanabilir: “Büyümenin ithalâta bağımlı yapıdan kurtarılması ve cari açığın düşürülmesi”, “Vergi sisteminin dolaylı vergilere dayalı olmaktan çıkarılıp dolaysız vergilere ağırlık veren bir yapıya dönüştürülmesi”, “Enerjide tek kaynağa ve ülkeye bağımlılığının azaltılması”, “Başta tarım olmak üzere sektörel reformlar”.

Devam Edecek…