Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
46,8469
Dolar
Arrow
40,5798
İngiliz Sterlini
Arrow
54,2381
Altın
Arrow
4339,0000
BIST
Arrow
10.642

ICRYPEX vakası ve sponsorlukların gazetecilere zararı

Kripto borsası ICRYPEX’in sahibi Gökalp İçer’in tutuklanması ve soruşturmayla ilgili haberlerin ilk yanlışı, birlikte uyuşturucu aldığı avukat Göksu Çelebi’nin öldüğü bilgisiydi.

Cumhuriyet internet, 28 Temmuz’da “Günlerdir komada olan genç kadın hayatını kaybetti”, Akşam da 29 Temmuz’da, “Komadaki genç avukat öldü” haberi yayımladı. Sabah yazarı Dilek Güngör de bir gün sonra “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamada uyuşturucu madde kullanımından dolayı hayatını kaybeden Gökçe Çelebi” diye yazdı. Aynı ifade Gazete Oksijen ve Independent Türkçe’de de kullanıldı.

Aslında Savcılık açıklamasında Çelebi’nin “hayatını kaybettiği” yoktu; muhtemelen Gökalp İçer’in “uyuşturucu veya uyarıcı madde temin etme ve kadına karşı olası kast ile öldürmeye teşebbüs suçlarından” tutuklandığı ifadesi yanlış yorumlanmıştı. Ancak Sabah açıklamayla yetinmemiş, araştırıp, “Göksu ölüm kalım savaşında” haberi yapmıştı.

Bu haberlerin ikinci yanlışı da ICRYPEX’in sponsorluklarıydı. Başta Sabah olmak üzere iktidar medyası, ICRYPEX’in sponsor olduğu isimler arasında Onlar TV’yi oluşturan Murat Ağırel, Şule Aydın, Timur Soykan, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu ile Fatih Altaylı, Emin Çapa, Murat Muratoğlu, Özlem Gürses, Atilla Yeşilada’nın adlarını da sıraladı. Gökalp hakkındaki soruşturmayı ilk yazan Mahmut Övür de “Fatih Altaylı ve mangalda kül bırakmayan ‘Onlar’ grubunun arkasında ICRYPEX ve patronu Gökalp İçer var” diye yazdı.

MUHALİF MEDYAYI DAMGALADILAR 

Üstelik Şule Aydın’ın “Sponsorumuz değil. Bu şirket iki ya da üç program sponsor olmuştu. Bir markanın sahibinin özel hayatı boyunca yaptığı şeylerden biz mi sorumlu olacağız” açıklamasına rağmen Sabah, “Parayla düdük çalan Onlar’dan ses yok” yazdı. Tahmin edileceği gibi Akşam, Yeni Şafak, Serbestiyet de düzeltmek yerine aynı yanlışı sürdürdüler.

Halen tutuklu olan Fatih Altaylı açıklama yapmadı ama ICRYPEX’in onun sponsorluğundan çekildiğini Cem Küçük, aylar önce 5 Mayıs’ta kaleme almıştı. Cem Küçük aynı yazıda Murat Ağırel’e sorduğunu ve “Firma sponsor değil sadece iki program logosu vardı. Firmadan da tek kuruş almadık. Şu an tek sponsorumuz bile yok” yanıtı aldığını da aktarmıştı.

Anlaşılan ICRYPEX ve Gökalp İçer hakkında kara para aklama ve yasadışı bahis soruşturmaları birkaç ay önce başlamış; birlikte olduğu Göksu Çelebi’nin uyuşturucu kullanımı nedeniyle yoğun bakıma kaldırılması ve Sabah’ın başlattığı yayınlar o soruşturmaların da hızlanmasına neden oldu.

İktidar medyası, Gökalp İçer’in, sponsorluk ilişkileri üzerinden muhalif medyayı ateş altına aldı. Dilek Güngör, “Gökalp İçer, bütün muhalifleri ‘besleme’ yapmış” diyerek bütün muhalif medyayı aşağıladı; birkaç kişinin ilişkisinden dolayı bütün muhalif medyayı damgaladı.

''İTİBAR SUİKASTİ YAPIYOLAR'

Sabah, günlerce ICRYPEX ve Gökalp İçer hakkında yayın yapıp, Şule Aydın, Murat Ağırel, Timur Soykan, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu fotoğraflarını da kullanarak suskunlukla suçlayınca Onlar TV de sessiz kalmadı. 31 Ağustos’taki programda bu yayınları yanıtladılar.

Murat Ağırel, bir önceki programda da bu konuya değindiklerini ve ICRYPEX’in kendilerinin sponsoru olmadığını yineledi. Sonra da “Bizim sponsorumuz değil. 3.5 ay önce birkaç yayınımıza sponsorumuz oldu sadece” dedi. Şule Aydın da “Şu anda da sponsorumuz olabilirdi” diye ekledi. Barış Terkoğlu ise “gazetecinin aldığı reklam ve sponsorlukla özdeşleştirilemeyeceğini” söyledi. Ağırel, özetle şunları dile getirdi:

“ICRYPEX, başka birçok kişi ve kuruluşa sponsor olmuş. Yüzlerce sponsorluk ilişkisi varken Onlar TV ve Fatih Altaylı’yı hedef alıyorlar. ICRYPEX, Sabah’a defalarca reklam vermiş, sponsorlu haberler yayınlanmış. Gökalp İçer defalarca A Haber’in yayınına çıkmış. Ama bizden açıklama bekliyorlar. Biz kimsenin tarafı değiliz. Bağımsız gazetecileriz.”

Barış Terkoğlu, Sabah’ın yayınlarını “Bunlar kafa koparma işi” diye nitelendirince Timur Soykan da sinirle tepkisini dile getirdi:

“Biz kelle koltukta yapıyoruz bu işi. Gazeteciliği gerçekleri halktan gizlemek için yapanlar, ortaya çıkarttığımız skandallarla ilgili tek kalem oynatmayanlar bize çamur atmaya kalkacak. Utanmaz arlanmaz, ceplerini doldura doldura doymayan, ülkeyi batıran zihniyet, sadece bize de değil bu ülkenin iyi gazetecilerine çamur atacak!”

“İtibar suikasti yapıyorlar” diyen Şule Aydın da bölümü “Bu masada bir kişi bile bir kuruşun hesabını veremeyecek durumda değil. O yüzden hodri meydan diyoruz” diyerek noktaladı.

ÖVÜR'ÜN GARİP İMALARI 

Onlar TV’deki bu açıklamalara rağmen Sabah’ın yayınları hız kesmedi.  Sabah yine “Kripto baronu delil mi kararttı” manşetiyle çıktı. Manşette, “Mahmut Övür skandalın peşini bırakmıyor” imzası yer alıyordu. Mahmut Övür, sponsorlukla ilgili aynı suçlamaları tekrarlıyor, garip imalarda bulunuyordu:

“Nerede muhalefeti iç cepheyi çökertme misyonuyla yapan siyasetçi ve medyacı varsa, arkasından mutlaka Gökalp İçer ve ICRYPEX şirketi var. İçer’in sıradan bir kripto piyasacısından çok daha fazlası olduğu ortada. Kolundaki İsrail’in bayrağındaki Davut yıldızı da sadece bir dövme değil, bir işaret.”

Övür’ün yazısını noktaladığı bu cümleler, muhalif medyaya yönelik yeni komplo teorileri hazırlığının ilk satırları gibi…

SPONSORLUĞUN GAZETECİLİK ÜZERİNDEKİ GÖLGESİ 

Sabah ve iktidar medyasının yaptığı gerçekten haksız, dayanaksız karalamalar. Bitmiş, var olmayan bir sponsorluk üzerinden tüm muhalif medyayı karalamaya çalışıyorlar. Üstelik de yanıtları almadan, karşı görüş vermeden, soru sormadan yapıyorlar bunu.

Ancak bu ICRYPEX olayı, sponsorluk ilişkilerinin gazetecilere nasıl yükler, nasıl sorunlar getirebildiğini göstermesi açısından önemli. Yıllardır, gazetecilerin sponsorluklar, davetli geziler ve paralı konuşmacılık gibi yöntemlerle şirketlerle mali ilişki kurmalarının sakıncalarına dikkat çekmeye çalışıyorum. ICRYPEX vakası o yazılarımdaki uyarıları, maalesef haklı çıkardı.

Elbette bir gazeteci ya da medya kuruluşu sponsor şirketin ya da sahibinin faaliyetlerinden sorumlu tutulamaz. Ama ister istemez o şirketin yanlışlarının lekesi düşer gazetecinin üzerine. Çünkü gazeteci bir şirketi sponsor aldığında izleyici ve takipçileri nezdinde onunla bütünleşir, bir tür kefalet ilişkisi başlar. Nitekim ICRYPEX ve benzer bazı kripto şirketleri, gazetecilere sponsorluklar yoluyla tanındı; gazetecilerin güvenilirlikleri üzerinden algı yarattılar.

O nedenle gazeteciler, mümkün olduğu kadar sponsorluk ilişkisine girmemeli, girerlerse de o şirketi çok iyi araştırmalı ve editoryal bağımsızlığı korumaya çok dikkat etmeli. Özellikle de haberciler, haber programı yapanlar, sponsorluk ilişkisi kurmamalı. Çünkü ister istemez çıkar çatışmaları doğabilir ya da ICRYPEX olayındaki gibi haberciliğe gölge düşürebilir.

Fatih Portakal, X’te “Gazetecilerin sponsorluk ilişkileri konusunda anket yapmış, yüzde 41’i “sponsoru araştırmalılar” demiş, yüzde 24,5’u da “Haberde sponsor olmamalı” demiş. Ben de aynı kanıdayım. Gazeteciliğin başkasının yaptığından zarar görmemesi için gerekli bu özen…