Aslında Türkiye Komünist Partisi’nin öncülüğünde hazırlanan “Ülkemizin uçurumdan yuvarlanmasına izin vermeyeceğiz” başlıklı kampanyasına, Tele1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ gibi Cumhuriyet yazarı Zülal Kalkandelen de imza vermişti.
Fakat Yanardağ, Medyascope’ta Ruşen Çakır ile yaptığı söyleşide, “Sürece karşı bir kampanya olsaydı imzalamazdım. Ben sürece doğrudan karşı değilim. Sürece belli başlı eleştirilerim var. İmzacılar arasında sürece doğrudan karşı olanlar var” deyince karşı karşıya geldiler.
Kalkandelen, Yanardağ’ın sürece destek veren bu sözlerine “TKP’nin başlattığı imza kampanyasına Yanardağ’ın niye katıldığını merak ediyor insan. Ben ve pek çok kişi, imza kampanyasının süreçle ilgili olduğunu düşündük. Herhalde Yanardağ anlamamış” diye tepki gösterdi. Kalkandelen, “Oysa ben ve pek çok kişi, imza kampanyasının süreçle ilgili olduğunu düşündük” dedi.
TARTIŞMA YARATAN SÖZLER
Kalkandelen, Cumhuriyet’teki “Algı manipülasyonuna hayır” başlıklı yazısında Yanardağ’ın “Biz bir araştırma yaptırdık, CHP seçmeninin yüzde 80’ine yakını bu sürece olumlu bakıyor, destek veriyor. Zannedildiği gibi değil. Yani yüzde 6’lık bir kesim var, kategorik olarak cepheden karşı olan. Çünkü insanlar barış ve demokratikleşmeye ilkesel olarak karşı değiller” değerlendirmesine de karşı çıktı.
Kalkandelen, “Yanardağ’ın sözünü ettiği araştırma hangisi bilmiyoruz, künyesini vermesi gerekir ama orada, söylediğinin tam tersini ortaya koyan bir araştırma var” dedi. Kalkandelen, Yanardağ’ın kastettiği Gündemar şirketinin araştırmasında “CHP seçmeninin sadece yüzde 11’inin süreci desteklediği” sonucunun çıktığını belirtti.
Yanardağ da Kalkandelen’e, Tele1’in sitesinde “Kürt sorunu ve milliyetçi kirlenme” başlıklı yazıyla yanıt verdi. Yanardağ, Kalkandelen’in ‘araştırma okumayı bilmediğini’ savunarak, “(Ankete katılanların) yüzde 11’i sürece destek veriyor, yaklaşık yüzde 80’i ise çözüme karşı olduğunu değil, başlatılan ‘yeni açılım sürecinin’ ve kurulan komisyonun sorunu çözeceğine inanmadığını belirtiyor” dedi. Aslında söyleşideki cümlelerini açarken, oradaki ifadesini değiştirip, düzeltiyordu.
POLEMİK SOSYAL MEDYADA SÜRDÜ
Ardından Yanardağ ve Kalkandelen arasındaki polemik ağır ifadelerle sosyal medyada da devam etti. Ancak ben her iki yazarın birbirlerine yönelttikleri suçlama ve değerlendirmelere girmeyeceğim. Onlar, ikisinin kişisel düşünceleri.
Gazetecilik açısından önemli olan, tartışmanın kaynağı olan araştırma ve oradaki veriler. O nedenle meseleyi anlamak için Gündemar’ın, Tele1 adına 20-26 Temmuz’da Türkiye genelinde 60 ilde 2 bin 256 kişiyle yaptığı araştırmaya baktım. “Terörsüz Türkiye’ adıyla başlatılan yeni siyasi ve toplumsal açılımın, Türkiye’de terörü sona erdireceğine inanıyor musunuz?” sorusuna, ankete katılan CHP’liler içinde “Evet” yanıtı verenler yüzde 11, “Hayır” yanıtı verenler yüzde 78, yüzde 11’inin de fikri yok.
Araştırmada, TBMM’deki komisyonla ilgili soru yok, zira komisyon henüz kurulmamış. Öcalan’ın çağrısı, PKK’nın sembolik silah yakması ve Öcalan’ın serbest bırakılması sorulmuş. O sorulara “Evet” karşılığını veren CHP’liler de yüzde 10’u geçmiyor.
ANKET, DESTEĞİ DEĞİL BEKLENTİYİ ÖLÇMÜŞ
Bu sonuçlar, Yanardağ’ın, söyleşideki “CHP seçmeninin yüzde 80’ine yakını bu sürece olumlu bakıyor, destek veriyor. Yani yüzde 6’lık bir kesim var, kategorik olarak cepheden karşı olan” sözlerini doğrulamıyor. Söylediğinin tam tersine, CHP’lilerin yüzde 78’i olumsuz yanıt vermiş sorulara…
Kalkandelen de Yanardağ’ı eleştirirken “CHP seçmeninin yüzde 11’i süreci destekliyor” demişti ama CHP seçmeninin sadece yüzde 11’inin sürece “olumlu baktığını” ya da “sürecin başarısına inandığını” söylemek daha doğru olurdu.
Çünkü araştırmada insanların “açılımın terörü sona erdireceğine inanıp inanmadıkları” sorusuna yanıt aranmış; “sürece destek” değil “başarı beklentisi” ölçülmüş. O nedenle “Evet” yanıtı verenlerin süreci desteklediği, “Hayır” yanıtı verenlerin de sürece karşı oldukları söylenemez.
ARAŞTIRMA ŞİRKETİNİN YANLIŞI
Maalesef Gündemar, sürece desteğe ilişkin net sorular sormamış; üstelik de sanki “destek” ve “beklenti” birlikte ölçülmüş gibi aynı soruya verilen yanıttan yola çıkarak Türkiye geneli için “Sürecin başarı beklentisi”, partilere dağılımı için de “Parti seçmenlerine göre destek oranları” tablosu oluşturmuş. Beklenti ile desteği karıştırarak ilk yanlışı Gündemar yapmış.
Oysa barışı savunmak ile sürece bakış özdeşleştirilemez. Süreçle ilgili beklentiyi kanaatler ve algılar oluşturur, barış ve demokrasiye destek ise tamamen kişisel görüşler, kişisel doğrularla ilgilidir.
ORTAK BİLDİRİLERİN SAKINCASI
Ayrıca gazetecilerin ortak bildirilere, hele de siyasi içerikli bildirilere imza atmaktan kaçınmaları gerektiğine inanırım.
Ortak metinlere imza atmak her zaman etik problemler ve algı sorunları yaratır. Elinde kalemiyle kendi görüşünü anlatma yeteneğine zaten sahip olan gazeteci, başka isim, örgüt ve organizasyonların anlatımı ve kimliğine sıkışmış olur, başka türlü çerçevelenir.
Üstelik de imza atan kişilerle ilgili olumlu ya da olumsuz tüm algılar, gazetecinin de sırtına biner. TKP’nin bildirisiyle ilgili yaşananlar da bu sakıncaların yeni bir örneği…
Çok Okunanlar

Meclis’teki 'PKK Komisyonunun' Görevi Bitmiştir!..

İktidar medyasından Kılıçdaroğlu kulisi

Fatih Altaylı Silivri'den aktardı: Özgür Özel büyük bir sürpriz hazırlığında!

'Tecavüz ediyorlar' diye çığlık attı, yardıma gelenleri darbetti

Türkiye'nin sosyoekonomik haritası: Refah daralıyor, yoksulluk yaygınlaşıyor

Merdan Yanardağ- Zülal Kalkandelen polemiği: Doğrular yanlışlar

Suriye’nin Kuzeyinde Kürt Özerkliği: Bölgesel Dengeyi Sarsan Arayış

Özlem Çerçioğlu'na jet hızında kredi

O güne dikkat! Türkiye'yi kavuracak hava dalgası geliyor

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye yakın isimler hedefte