Bu Pazar için bir konu
düşünürken, sözlü sınava girmeden doçent olan şanslı akademisyenlere bir anımı
anlatmak istiyorum.
Şanslı akademisyen
diyorum, çünkü temel insan haklarına aykırı bir sınava maruz kalmadan doçent
oldular.
Eski sınav nasıldı?
Üniversitelerarası
kurulun atadığı beş kişilik jüri karşısında 2-3 saat süren bir sınava tabi
tutuluyordunuz.
Ahiret sınavından çok
daha zor olan bu sınav, birçok doçent adayının ruh sağlını bozmakla kalmadı,
jüri üyeleri arasında da ciddi kutuplaşmalara yol açtı.
Şimdi sadece dosya
üzerinden karar veriliyor adayın doçentliğine.
Bu basit değerlendirme
süreci, akademisyenleri biraz gevşetti. Eskisi gibi emek vermiyorlar. Nasıl
olsa sözlü sınav yok fikri, sahte ve yağmacı yayınların önünü açtı.
Ortalık çakma doçent
doldu.
“Ovelokçu geldi hanım”
misali, yaptığımız çalışmalardan yayın yapmak için bizi ziyaret eden “yayıncı
geldi hocam” cılar türedi.
Neyse, eski sınav
sisteminin geri geleceği söyleniyor.
Gelsin tabi ama benim şu
anımı da okusunlar da öyle geri gelsin.
İlk “doçentlik sözlü
sınavına” girdiğimde, uzunca bir değerlendirme yaptı jüri üyeleri. 3 saate
yakın sürdü sınav.
Epey mücadele ettim.
Sorulara aklım erdiğince yerinde cevaplar vermişim ki sınav uzun sürdü.
Ne sorsalar biliyorum.
Bildikçe sınav uzuyor.
Bilemeye kadar devam
ediyorlar.
Zaman ilerledikçe, süre
arttıkça, sorular saçmalaşıyor.
Beş kişilik jüriden üçü,
çok iyi bir performans sergilediğimi ima etse de, en yaşlı üye sıfatıyla jüri
başkanı ve diğer bir jüri üyesinin doktora hocası olması hasebiyle, raconu
kesti ve başarısız olduğumu söyledi.
Yaptığım yayınların her
ne kadar dünyanın en iyi bilimsel dergilerinde yayımlanmış olması, kaliteli
oldukları anlamına da gelmediğini açık seçik beyan etti.
Hakemliğin
eş-dost-akraba sistemi ile yapıldığı yerli dergilerde yayın yapmadığımdan,
başarısız olduğumu da ekledi.
İlkinden kaldığım sözlü
sınava sekiz ay sonra tekrar girdim.
Yine 3 saatlik uzun bir
sınav.
Sorulara yine mantıklı
cevaplar veriyorum.
Süre uzadıkça, sorular
saçmalaşıyor.
Jüri üyeleri polemik
yaşamaya başlıyor, soruların saçmalığıyla.
Doçentliğimi destekleyen
bir jüri üyesinin gollük pasları, hem ortamı yumuşatıyor hem de bol bol
adrenalin salgılamamı sağlıyor.
Doktora hocamla sorunu
olan üye, gogılın bile error verdiği ortaçağ dönemi algoritma detayları
soruyordu.
Neyse, sınav bitince
beni dışarı aldılar ve kısa bir değerlendirme yaptılar.
Teknik Üniversitenin
Taşkışla Kampüsünde, paravanlarla bölünmüş, yalıtımı olmayan çatı katında
girdim sınava.
Yani içerde
konuşulanları, dışardan çok net duyuyorum.
Sınavımın oldukça
başarılı geçtiğini, duyduğum konuşmalardan anlıyorum.
Bu sefer doçent
olacağıma inanıyorum derken, doktora hocamla sorunu olan bir üye, benim çok
genç olduğumu, bu sefer de başarısız olmam gerektiğini ve bir sonraki sınavda
geçmemi önerdi ve de ısrarcı oldu.
Etki alanını
genişletmeye çalıştı.
En yaşlı üye sıfatıyla
jüri başkanı olan hocayı yanına çekmeyi başardı.
Sınav sırasında gollük
paslar atarak bana yardımcı olan çalışan jüri üyesi ise, benim son derece
başarılı bir sınav verdiğimi belirttikten sonra, çok genç olan adayın, bir
sonraki sınavda sadece altı ay daha yaşlı olacağını belirterek, diğer üç üyenin
desteğini alarak “oy çokluğu” ile doçent oldum.
Çerçevesi ve süresi net
olarak tanımlanmayan sınavlar, akademisyenler arasındaki itiş-kakış ve politik önyargıların
müdahil olduğu bir sınava dönüşüyor.
Diğer yandan, sözlü
jüriye girmeyen son dönem “şanslı doçentlerin”, geri geleceği söylenen
“doçentlik sözlü sınavında” jüri üyesi olarak görev alması da tartışılmalıdır.
Üniversiteler arası kurula duyurulur.
Çok Okunanlar
Fatih'teki vahşette yeni ayrıntı ortaya çıktı
Katil Semih Çelik'in babasının ifadesi ortaya çıktı
Narin Güran cinayetinin şifresi Arif Güran'dan mı geçiyor?
Semih Çelik'le gündeme gelmişti
Narin Güran cinayetinde rapordan DNA çıktı
İkbal Uzuner ile Semih Çelik’in son görüntüleri ortaya çıktı
Dünya Sağlık Örgütü'nden Türkiye için korkutan rapor
'Altı kurbanın vücudundan farklı parçaları kesen bir seri katil...'
Planı görmek için 'kâhin' olmaya gerek yok da BOP’a tamam mı devam mı?!
Herkes onun güzelliğini konuşuyor