Yıllar önce Japonya’ya gitmiştim. O kadar sevdim ki bir fırsatı bulup tekrar gittim.
THY’nin direk uçuşları bu ziyaretleri oldukça kolaylaştırdı.
O zamanlar gazetede köşem olmadığından, Japonya ziyaretimi yazıya dökememiş, aklımın bir köşesine yazmıştım.
İstanbul’dan aldığım 100 dolarlık turist biletiyle, tüm Japonya’yı baştan aşağı gezmiştim.
Trenler bedavaydı bu seyahat kartını alanlar için.
Köylerdeki Japonların evlerinde misafir olmuştum.
Sadece yatak ve kahvaltı hizmeti veren yerel insanların otantik evleri.
Fiyatları da epey ucuzdu.
Yerin altından çıkan sıcak sular ve hamamları görmeye değer.
Akşamları hizmet veren, bahşişi hakaret sayan esnaf lokantalarında sunulan taptaze etler, balıklar ve bilumum adaya özgü tatlar.
Tokyo’nun merkezindeki tüp oteller.
15 dolara hem konaklıyor hem de hamamında vakit geçiriyorsunuz.
Üniversite tanıştığım Japon meslektaşım, beni epeyce gezdirdi.
Tren ve teleferik ile Tokyo’ya kilometrelerce uzakta, 2000 metrede bir yayla vardı ki görmeye değer.
Akşam yemeklerinde meslektaşım ile epeyce de lafladık.
Özellikle içinde erikler yüzen ki bizim göçmenlerin kendi imkanları ile imbikten süzdüğüne benziyor, Umesu içeceği ve Sakesinin de etkisi ile ikinci dünya savaşının trajedileri ve çocukken izlediğimiz samuray filmleri ve geyşalar konuşuldu.
Bizdeki abi ve abla ön eklerinin, onlarda da kullanıldığı öğrendiğimde pek şaşırmadım.
Geleneklerini inceleyince, büyüklere sadece ismi ile hitap etmemin, imkansız olduğunu zaten düşünüyordum.
Bu arada Türkiye’den gelen Kürtler ve PKK'da gündeme geldi.
Meslektaşım, Türkiye’den ve özellikle Avrupa bölgesinden gelen Kürtlerin rahatsızlık yarattığını belirtti.
Sosyal yaşam ve kamu düzeni için sorun yaratıyor dedi.
PKK’nın aktif olarak terör faaliyetlerini organize etmesinden duydukları endişeyi de sade bir dille anlattı.
On yıl önce başlayan bu tedirginliğin, bugün önüme düşen sosyal medya videolarında ete kemiğe büründüğü anlaşılıyor.
Türkiye’deki PKK destekçisi siyasiler ise olaya cumburlop atlayıp, Japonya’da Kürtlere yönelik nefret ve ırkçı saldırılara sessiz kalmayacağız ve takipçisiyiz diye açıklama yaptılar.
Türkiye’nin son kırık yılının kabusu olan PKK, rotayı Japonya’ya çevirmiş.
Geçtiğimiz on yıl içinde epeyce de semirmiş, on bin kilometre uzaktaki ada ülkesinde.
Neyse ki Japonya’da etnik bölücülük propagandasından başarılı olamamışlar.
Alman sosyal bilimciler bölgeyi henüz keşfetmedikleri için olabilir.
Tokyo’nun aşağısı yukarısı diye milleti bölmeyi, Yamato Japonları bölgede hepsinden eski deyip, Ainu ve Ryukyuan Japonlarını uyandıramamış. Emishi ve Hayato Japonları da pek oralı olmamış.
Anlaşılan PKK, samuray filmlerini pek izlememiş.
Türkiye’deki terör destekçisi siyasiler, Almanya’dan tercüme, öz yönetim veya nefretçi gibi kavramların Türkiye’ye transferini bıraksın, samuray filmlerinin kısa özetlerini Japon PKK’sına göndersin.
40 yıl önce izlediğimiz filmlerdeki Şogın’ların kılıç sesi hala kulağımda.
Benden söylemesi.
Çok Okunanlar

Son genel seçim anketinde üçüncü parti değişti

Erdoğan yetkilerini devrediyor, kabinenin tamamı değişiyor: OHAL gündemde!

Transferde büyük derbi, Osimhen imzayı atıyor!

AKP'de şehir hastaneleri pişmanlığı

Nihal Candan'ın durumu kötüleşiyor

'Erdoğan’ın askerlik dosyasında diploma yok'

BEDAŞ 18 Haziran Çarşamba elektrik kesintisi yaşanacak ilçeleri sıraladı

İBB operasyonlarında tutuklanan bir kişi daha 'itirafçı' oldu

Beşiktaş'a play-off maçındaki olaylar nedeniyle para cezası

PKK elebaşı Öcalan'dan DEM Parti’ye mesaj