Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

Etnik ayrılıkçılığı meşrulaştırmanın derin aymazlığı

Atılan sis bombalarıyla  geçici bilinç felci yaşayan halkın, süreci doğru okuyamaması, kurulan sinsi tuzağı algılayamaması, sürüklendiğimiz felaketin vahim sonuçlarını kestirememesi, Türkleri vatansızlaştırmaya, Türkiye Cumhuriyeti’ni yok etmeye yönelik suikastı düzenleyenlerin başarısı olarak not edilmelidir.  Akan kanın durması, barış ve kardeşlik çubuğunun tüttürülmesi, Terörsüz Türkiye’nin inşası gibi, toplumsal bilincimizde bulanıklığa, milli duyarlılığımızda zafiyete yol açan hipnoz kampanyasının, her türlü olasılığın hesaplandığı ciddi bir ön hazırlık sürecinden sonra uygulamaya sokulduğu anlaşılmaktadır.

Dışarıda kurgulanıp içeride uygulamaya sokulan emperyal senaryonun ana teması, ayrılıkçı terör örgütü başının, İmralı bilgesi kurucu öndere dönüştürülmesidir. Sürecin, suikastı kurgulayanların planladığı biçimde sonuçlanması durumunda, ulus devlet, üniter yapı temelinde inşa edilen Türkiye Cumhuriyeti’nin, aşiretler ve cemaatler konfederasyonuna dönüşmesi, kuruluş denkleminin yerini yıkılış dağılış denklemine terk etmesi kaçınılmazlaşacaktır.

İmralı hükümlüsünün Mandelalaştırılması statüsünün, Türkiye Cumhuriyetinin meşru organlarıyla aracısız muhatap olabilecek düzeye çıkarılması, TBMM’ye davet edilmesi, ya da TBMM heyeti tarafından ayağına gidilmesinin kendisine sağlayacağı meşruiyet ve dokunulmazlık, Türkiye’nin dönüşü ve çıkışı olmayan, bir çıkmaza saplanmasıyla sonuçlanacağı blinmelidir.

İmralı’da ya da TBMM’de gerçekleşecek buluşma ve müzakerelerin,  Türkiye Cumhuriyeti ile Kurucu Önder (!)  payesi verilen muhatabın, eşit koşullarda masaya oturtulmasının,  Türkiye’nin dağılmasına kadar gidecek geri dönülemez bir sürecin Miladı olacağını kestiremeyenler, hiç kuşkusuz tarihin kendileri hakkında vereceği şaşmaz hükmü de kestiremeyeceklerdir!

2002 yılından günümüze neredeyse çeyrek yüzyıldır, yargıda, bürokraside, kollukta, eğitimde, ekonomik ve toplumsal yaşamda tanık olduklarımızın, darbeciliğin, askeri vesayetin, antidemokratik statükonun  sonlanması  söylemiyle maskelenenin, devletin kiriş ve kolonlarının tahribi, ulus devlet üniter yapı temelli  rejimin tasfiyesi, hukuk devletinden ve demokrasiden  vazgeçmekten başka bir şey olmadığı görülmelidir.  

Müdafaayı Hukuk geleneğinden geldiğini, kurucu genel başkanı Atatürk’ün izinden gittiğini söyleyen ana muhalefet partisi, İmralı hükümlüsünün, İmralı Bilgesine dönüştürülmesi sürecindeki tutumunun el yükseltme mi, yoksa sonuna kadar karşı durmak mı olduğunu kamuoyuna  vakit geçirmeksizin  açıklamalıdır. Türkiye’nin siyasi coğrafyasını küçültmeye yönelik, Fıratsız-Diclesiz, GAP’sız  bir Türkiye, emperyalizmin bölgesel tetikçisi Kukla Kürdistan   projesine karşı  tavrını Türk Milleti ile acilen paylaşmak zorundadır. 

Türk Milletinin tapusuna etnik ortaklar yaratma, Türkiye’yi ulus devlet olmaktan çıkarma senaryolarının uygulamaya sokulmak istendiği şu süreçte, siyasi partilerin, siyasi liderlerin, ülkeyi idare edenlerin, Atatürk’ün 1927’de TBMM’de altı gün süren Söylevinde 19 Mayıs 1919’da Samsun’u çıktığında; parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan ülkenin durumunu hatırlatırken; “Efendiler, bu durum karşısında tek bir karar vardı. O da milli egemenliğe dayanan, kayıtsız şartsız, bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak!” cümlesinde açıklanan ülkenin / rejimin kurtuluş ve kuruluş denklemini akıldan çıkarmamaları gerekiyor!