Anahtar teslimi Avrupa

Avrupa, reform ve rönesansların ardından, kardeş kavgasını bir kenera bıraktı ve sanayi devrimlerinin ilk ateşini yaktı.

Reform, 16. yüzyılda başlatılarak tüm Avrupa'yı etkilemiş ve Katolik Kilisesi'ne karşı yapılmış dinsel bir hareketti.

Bu hareket Avrupa'nın değişim, dönüşüm ve ilerlemesine sebep oldu ve 

günümüzdeki şişme botların ulaşmaya çalıştığı Avrupa refahının temellerini oluşturdu. 

Allah’ın izniyle Cumhuriyetin ışığıyla, biz de bunu başaracağız.

Rönesans döneminde coğrafya, astronomi, kimya, fizik, matematik, imalat, anatomi ve mühendislikte büyük ilerlemeler oldu.

Bu ilerlemeler, 1453'te Konstantinopolis'in Müslüman Osmanlı hâkimiyetine girmesinden sonra ivmelendi.

Ardından, matbaanın icadı öğrenmeyi demokratikleştirmiş ve yeni fikirlerin daha hızlı yayılmasını sağladı.

Martin Luther, Jean Calvin, Galileo Galilei, Torricelli, Newton,Tycho Brah, Johannes Kepler, Erasmus.

Nikolas Kopernikus, Thomas More, Francis Bacon, Machiavelli, Leonardo da Vinci gibi düşünürler  ve bilimciler, tüm dünyayı peşine taktı ve logaritmik büyüme ve gelişme göstererek, rakipleriyle olan farkı açtı.

Su buharının gücüyle, 1730’larda birinci, sudan üretilen elektrik enerjisi ile 1830’larda ikinci, 1960’larda bilgisayar ile üçüncü ve de 2000’lerde yapay zeka ile dördüncü sanayi devrimini tetikledi. 

Bu arada, dünya savaşları  çıktı.

İkinci dünya savaşının ardından çöken Avrupa, tekrar dünya lideri olmasın diye Amerika yeni politikalar geliştirdi.

Soğuk savaş döneminde, gücü Avrupa’dan Asya’ya kaydırdı.

Alman sanayisini ve otomotiv devlerini, Japon ve Kore ile dengeledi.

Rusya’dan döşenen gaz boru hatlarını patlattı.

1978’de kimsenin beklemediği bir anda, Kissenger, kapitalist Amerika ile Kominist Mao’nun Çin’ini bir araya getirdi.

Bu sanayi ve üretim birlikteliği, Almanya’nın üçüncü dünya savaşı çıkarmasını önledi.

İlk ikisi, dünyanın başına kan, gözyaşı ve beladan başka bir şey getirmedi.

Bizi de duman etti.

Buraya kadar olan kısa tarihçenin ardından, önümüze yeni bir problem doğdu.

Artan refah ve azalan nüfus.

Sürekli haberlerde.

Nüfus yaşlanıyor, gençler ülkeyi terk ediyor, iş gücü açığı artıyor

İtalya AB dışından 500 bin göçmen işçi almayı planlıyor.

Üçüncü dünya savaşının 

çıkmaması, altyapısı a dan z ye tamamlanmış Avrupanın yıkılmasını önledi.

Önledi de ne oldu?

Azalan nüfus, sömürdüğü diğer ülkelerin insanlarının sessiz işgali ile neticelendi.

Yüzlerce yılda kurdukları sistemi, anahtar teslimi ellerinden kaymaya başladı.

Metroları, barajları, yolları, havalimanları, demiryolları, hastaneleri, okulları, iletim hatları, binaları, fabrikaları, bedavadan el değiştirecek.

Halkının, tasarrufu ve vergileriyle yarattığı zenginlik ve refah, başkasının mirası olacak.