Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,6207
Dolar
Arrow
34,8656
İngiliz Sterlini
Arrow
44,4914
Altın
Arrow
3046,0000
BIST
Arrow
10.143

Küba Kent Lokantaları

Yıllar önce hülleden bir kongre bulup Küba'ya gitmiştim. Esas amacım, kongre falan değil ama benim gibi düşüncelerle Küba kongresine katılan akademisyenleri tanımaktı. Hem de bizim romantik solcuların sitayişle anlattığı cenneti yerinde görmekti. Sağlık bedavaymış, kansere çözüm bulmuş bir tıp sistemi varmış, okullar devletinmiş, suç oranı çok düşükmüş, insanlar çok mutluymuş. 

Tam bir cennetmiş sizin anlayacağınız. 

Eeee, biz de gidelim, şu cenneti yerinde görelim, dedik. 

Paris aktarmalı airfrance ile uzun bir uçuştan sonra Havana'ya ulaştım. Uçak hınca hınç doluydu. Erkek sayısının fazlalığı anında göze çarpıyordu. Koltuk aralarını darlaştırmışlar. Alabildikleri kadar erkek almışlar uçağa. Hoş daracık koltuklardan pek şikayet edene rastlamadım. 

Bizi Küba'ya götürsünler de nasıl götürürlerse götürsünler havasındaydı bu yaşı geçkin orta sınıf Avrupalı kart zamparalar.

Neyse Küba'ya ulaştık. Çek Cumhuriyetinden erasmus ile gelip öğrencim olan Maria'nın tanıdığının evi olduğu için, otele değil de yerel bir eve misafir oldum. Günlük 30 dolar verdim yine de. Maaşların 20 dolar olduğu bir ülkede iyi para diye düşündüm. 11 milyon nüfusu varmış. 

Hava mükemmel. Deniz pırlanta gibi. Florida'nın karşısında, bir ada ülkesi olan Küba'nın altı petrol üstü güneş. Zengin mi zengin kaynak olarak.

Tıpkı Meksika körfezi gibi altı petrol dolu. Güneş de cam gibi parlıyor. Varedero, Villa Clara, Santiago ki sosyalist Küba'nın Devrimci idolü Che'nin mezarını orda, gibi birbirinden güzel şehirleri var. Bazıları dağlık ve yemyeşil, bazıları ise kilometrelerce altın kumsallara sahip. İspanyollardan kalma çok güzel devasa binaları var her ne kadar sosyalist Küba bu binalara altyapı yapmamış olsa da. Hattı zatında yeni olan bir şey yok. Her şey eski. Kolonyal dönemden kalma.Evlerin dış cepheleri dökülüyor. Sokaklar, sosyalizmin imtiyazlı sınıfın Amerikan hurdalıklarından kaçak yollarla getirdiği dökük arabalar ile dolu. Turistlere cuc denilen bir para veriyorlar. Kübalılar bu parayı kullanamıyor. Daha doğrusu Kübalıların parası yok. Üstleri başları dökük. Ayakkabıları yırtık. Ağız yapıları hasarlı.

Ne kasaplarında ne de diğer bakkal benzeri yerlerinde hijyen var. İnsanlar güneşten kararmış gibi. Turistler ise efendi gibi gezip, yiyip, içiyor. Bazı Kübalıların durumunun iyi olduğu da belli ediyor kendini. Biraz kurcalayınca, puro fabrikasından yürüttükleri puroları, onda bir fiyatına turistlere satanlar olduğu anlaşılıyor. 

Bu bir meslekmiş, kamu malını bedavaya turiste satıp gelir elde etmek. 

Biraz daha gezeyim dedim. Otellerin olduğu bir sahil kasabasına gittim. Her şey dahil oteller var. Amerika'dan, ambargodan dolayı, uçuş olmadığı için Kanada üzerinden gelen turistlere hizmet eden bir tatil cenneti. Kübalılar için cennet değil, tam bir cehennem. Çünkü ya eğlencelik kadın olarak hizmet veriyorlar ya da hizmetçi olarak. Genç kızlar, yaşı geçkin ihtiyarlara eğlence hizmeti, yaşı ilerlemiş olan eski hizmet kızları ise temizlik hizmetçisi olarak. Ölene kadar hizmetçi yani. Hem de üç kuruşa.

Havana'nın sokaklarında gezerken, arkalarda lokanta benzeri bir yer gördüm. Baktım ki ahali orda yemek yiyor, bir girip bakayım dedim. Pis kokudan dolayı içeri girmekte zorlandım. Turist olduğumu anlayınca, turistlere yasak olduğunu söylediler ucuz yemeğin.

Zaten çok ucuz olmasına rağmen, serbest olsa da yiyemezdim kokusundan dolayı. Ama yerel vatandaş, lokantalarda yemek yiyemediği için buralarda karnını doyuruyormuş. Sosyalist devletin, vatandaşının tüm ihtiyaçlarını düşünen devletin, evinde yemek yemesi için verdiği pirinci yemekten sıkıldıklarında, buralara geliyorlarmış.  Hoş devletin verdiği pirinç on günde bitiyormuş. Eti zaten pek görmüyorlarmış. Devlet sosyalist olduğundan protein işine bakmıyormuş.

Bugün Üsküdar'da açılan bir kent lokantası haberini görünce aklıma geldi Küba seyahatim. İnşallah bir an önce gelir seviyemiz artar da kamunun desteklediği lokantalarda karnımızı doyurma zorunluluğu ortadan kalkar.