Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,3594
Dolar
Arrow
34,4660
İngiliz Sterlini
Arrow
43,6304
Altın
Arrow
2935,0000
BIST
Arrow
9.290

Sevim koş, rejim düşmanı geldi

Bir gün bekledim. 

Bakalım 10 Kasım ile ilgili neler yazılıp çizilecek diye. 

Yüce Atatürk’ün aramızdan ayrılışı ile ilgili epeyce hem teknik, hem teorik hem de tarihsel metinler yazılmış. 

Hepsi birbirinden öğretici.

İnşaat mühendisi olduğum için zihnim, daha çok teknik terminoloji ile dolu.

Tarihsel verilere ilişkin, denklem ve fonksiyonlara yönelik işlemcim çok zayıf.

O sebeple, 10 Kasım ve Ulu Önder Atatürk hakkında, bir anımı paylaşarak katkıda bulunayım.

Tarihçiler üstlerine düşeni yapmış zaten.

86 yıl olmuş, Atatürk aramızdan ayrılalı.

Ölümünden sonra dünyada dramatik değişimler yaşandı.

Hitler Avrupa’yı kana buladı, altını üstüne getirdi.

Milyonlarca insan, çoluk çocuk hayatını kaybetti.

Ardından soğuk savaş.

Baskıcı dönemler.

Sovyet Bloğunun dağılması.

Ağır faşizmin ardından gelen, Amerika merkezli, 3. ve 4. Sanayi Devrimleri.

Bilgisayarlar, akıllı sistemler, robotik ve çipler.

Ardından, Amerika’nın burnumuzun dibine kadar gelip kovboyluk yapması.

Körfez savaşları.

Arap Baharı ve müslümanların birbirini kılıçtan geçirmesi.

Pensilvanyadan gelen son bin yılın en büyük darbesinin önlenmesi.

Tüm bu dinamik süreçlerin ardından, ağır aksak da olsa, yoluna devam eden “Yaralı Modern Türkiye Cumhuriyeti”

Biz bu Cumhuriyetin 3. kuşağıyız.

Cumhuriyetin taaa köylere kadar ulaştırdığı okullarında okuduk.

Dolayısıyla hepimiz Atatürk’e, Cumhuriyete ve Devrimlerine gönülden bağlandık.

Elbette bağlanmayanlar da oldu.

Kendini Modern Türkiye’ye ait hissetmeyip, karşı devrim peşinde koşanlar, Cumhuriyetin 93. yılında, 15 Temmuz günü sert bir darbe vurdular.

Fakat bozguna uğratıldılar.

Bu grubun Cumhuriyete düşman olduğunu bilmeyen yok.

Ama hayatımda ilk kez, Cumhuriyetin nimetlerinden en fazla faydalanmış, merkezde yaşayıp zenginleşmiş değişik bir grup da yok değil.

Bunlara 2. Cumhuriyetçi deniliyor.

25 yıl önce Anadolu Üniversitesinde çalışmaya başladığımda tanıştım bu insanlarla. 

Henüz 2. Cumhuriyetçi ne demek, bilmediğimiz zamanlar.

En azından ben bilmiyorum.

Ülkenin episentırında büyümüş, en iyi üniversitelerinde okumuş.

Sadece kendileri değil, ataları da okur-yazar.

Benim gibi Cumhuriyetin kılcal damarlarından değil, aort damarından beslenmişler. 

Zenginleşmiş, devlet kadrolarına benden önce yerleşmiş, semirmişler.

Yıllar önce, tesadüfen buluştuğumuz bir meyhanede, gecenin ilerleyen saatlerinde, konuşmaları kulaklarımı tırmalamaya başladı, bunların.

Rakının etkisidir dedim içimden.

Genciz daha, sınırımız pek yok.

Yolluk diye bir büyüğü devirdiğimiz yıllar.

Yoksa, Cumhuriyetin imkanları ile üniversitelerinde çalışan, çağdaş görünümlü ve de hakiki çağdaş kadınların, rakı masasında Atatürk’e küfretmeleri pek normal değildi.

Masada Atatürk’e ve Cumhuriyete ağır hakaretler artarak devam edince, herhalde alkolün de etkisi ile ayağa kalkmışım.

“Rejim düşmanı mısınız lan” diye haykırmışım.

Ben, pek hatırlamıyorum. 

Arkadaşlar söyledi sonradan. 

Neyse, bu arkadaşlar, yıllarca kafa buldu benimle;

Her gördükleri yerde, yemekhanede, toplantılarda, “Rejim Düşmanı Geldi diye” taciz ettiler.

Zaten o akşamdan sonra sosyal ortamlarda pek bir araya da gelmedik.

Faşizmin bekçisi olarak bellendik. 

Sonra ne mi oldu?

Cumhuriyetin kalbinden beslenen bu kadın ve erkek akademisyenler, rektörlük seçimlerinde pensilvanyalıların safına geçtiler.

Fetöcüler Rektörlüğü ele geçirince çok sevindiler.

Faşisteler sepetlendi diye şampanya bile patlattılar kampüste, neandartallarla birlikte.

Ne de olsa cumhuriyeti yıkma konusunda düşmanları aynıydı.

Ardından da “imzacı” oldular ve destekledikleri fetöcüler tarafından bir gecede kapının önüne konularak 30 yıllık emekleri heba edildi.

Çoğu Galatasaraylı idi.

Yazık oldu.