Aslında bir konuyu iki kere yazmam ama İstanbul’un ardından, Maçka’daki cenaze törenini görünce yazmak farz oldu, Volkan Konak’ı, ikinci kere.
İstanbul’a göçtükten sonra yeni lakaplar aldı Volkan Konak.
En beğenileni “Kuzeyin Oğlu” oldu.
Kuzeyde doğmuş, üniversite için gelmişti istanbul’a.
O da her Trabzon deliganlısı gibi, inek yayardı dağlarda. Çiğden üşüyen küçük ayaklarını da ineklerin sıcak sidiği ile ısıtırdı.
Neyse, çoğumuza göre hala Maçka deliganlısıydı.
Her Trabzonlunun hayalini gerçekleştirmek için yola koyuldu ve “arabanın üstüne bağladı yatağını, ağlamaklan tüketti Zigana’nın dağını”
İstanbul’da racon kesti.
Dikkate alındı.
Sadece Karadenizlilerin değil tüm Türkiye’nin kahramanı oldu.
Aslında her Sivaslının, Diyarbakırlının, Malatyalının, Adanalının hayalidir, İstanbul’a Şah olmak.
Bu hayal, Romalının, Yunanın olduğu kadar Asurlunun da hayaliydi.
Yeşilçam'ın 1964 yapımı Gurbet Kuşları filmi, tam da bunun hikayesiydi.
Maraş’tan gelen trenden Haydarpaşa istasyonunda inen ailenin reisi, “Allahın izniyle şah olacaz İstanbul’a” diyerek, meydan okuyordu Bizans’a, tren düdüklerinin tiz sesi arasında.
Haydarpaşa’ya her gelen şah olmuyordu.
Olamıyordu.
Nice hikayeler yaşandı sonu facia ile biten.
Bozuk para gibi harcanan delikanlılar, canına kıyan kızlar oldu.
Tıpkı, Gurbet Kuşları’nın hikayesindeki gibi.
Kimisi de Şah değil Padişah oldu.
Politik olarak da bir renk oldu. Sert muhalefet yaptı.
Gözaltı ile el altından tehtit edilse de kulak asmayıp tırsmayınca, cesaret edemediler, geri adım atmak zorunda kaldılar.
Maçkalılar öyle korkup, pısacak insanlardan değildi.
Kuva-i Milliye’ye geri dönmemek üzere katılan birlikleri olduğu bilinir.
Atatürk’ün, Karakol Cemiyetini, Maçkalı bir din aliminine zimmetliği söylenir. Belki de Volkan Konak’ın dedeleri de bunlardan biri idi ki görünüş öyle.
Diğer bir nokta da, fakir ve no name biri olarak olarak göçülen İstanbul’da gömülmekti.
İstanbul’da bismillah deyip ilk işe başladığında yazılmıştı vasiyet.
Köyüme gömün beni.
Sipariş Maçka idi.
Ben de öyle vasiyet ettim.
Şuraya tekrar not edeyim de benim gibi ayak takımının genelde gömüldüğü şehir çöplüğüne yakın bir yere gömmesinler. Hayatımda çok önemli yeri olan ve akademik başarımın temelini oluşturan Eskişehir’e de değil, Sisdağı’nın eteklerine gömsünler.
Volkan Konak gibi biri ise aslında Dünyanın en büyük Müslüman mezarlığında, Cem Karaca, Cemil Meriç, Adile Naşit, Memet Fuat, Fikret Muallâ, Oktay Rifat Horozcu, Reşat Nuri Güntekin, Mustafa Şekip Birgöl, Ahmet İzzet Furgaç, Mithat Cemal Kuntay, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Zeki Velidi Togan, Musahipzade Celal, Gazanfer Özcan’a komşu olabilirdi.
Ya da Zincirlikuyu’da yatan çok sevdiği Kemal Sunal’a
Ama gerçek Trabzonlular gibi, doğduğu ve çocukluğunu yaşadığı gerçek vatanına, yuvasına döndü.
Cenazesinde görünmekten korkanların olduğunu düşünürsek, kimin şah kimin mat olduğu belli oldu.
Trabzon böyle bir cenaze görmedi.
Bir başkasını daha görür mü?
Bence görür de mezarını nereye sipariş verdiğine bakılacak.
Çok Okunanlar

Yıllar öncesinde yapılan plan gerçek oluyor: Suriye 5'e bölünecek

Saray'dan alınan kararlar partide rahatsızlık yaratıyor

Operasyonlarda neden polis yerine jandarma yer aldı?

Amerika yol haritasını 2007'de çizmiş

Bilal Erdoğan'dan Fenerbahçe için adaylık açıklaması!

BEDAŞ İstanbul'da bugün elektrik kesintisi yaşanacak ilçeleri sıraladı

Resmî Gazete / 5-19 Mayıs 2025

İBB'ye 3. dalga operasyonunda gözaltı kararı verilen isimler belli oldu!

Uzak Şehir dizisine 'boykot' kararı

Reyting sonuçları belli oldu! 19 Mayıs'ta en çok ne izlendi?