2024 yazında kamuoyuna büyük sanayi hamlesi olarak duyurulan Çin merkezli BYD’nin elektrikli otomobil fabrikası yatırımı, aradan geçen 1,5 yıla rağmen sahada görünür bir ilerlemeye dönüşmüş değil.
Açıklanan çerçeve iddialıydı: 2026’da seri imalat, milyar dolarlık yatırım, yüzbinlerce araçlık üretim kapasitesi, istihdam ve Ar-Ge merkezi vaatleri. Ancak bugün gelinen noktada, yatırımın fiilî ilerleyişi ile kamuoyuna açıklanan hedefler arasındaki mesafe dikkat çekiyor.
2024 Temmuz ayında BYD fabrikası için Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde yaklaşık 160 hektarlık arazi tahsis edildi. Aynı dönemde Çin menşeli elektrikli araçlara getirilen ilave gümrük vergileri ve ek mali yükümlülüklerden, yatırım taahhüdü karşılığında BYD muaf tutuldu. Bu düzenleme, Türkiye’ye doğrudan üretim yatırımı çekme hedefiyle savunuldu. Ancak aradan geçen sürede Manisa’daki arazide kamuoyuna yansıyan belirgin bir inşaat faaliyeti başlamazken, BYD’nin Türkiye’ye yönelik otomobil ithalatı devam etti.
Tartışmanın merkezinde de bu denge yer alıyor: Yatırım sahada henüz somutlaşmamışken, sağlanan vergi avantajlarının nasıl ve hangi kriterlerle denetlendiği.
Teşvikler devrede, sahada ise hâlâ soru işaretleri var.
Son haftalarda kamuoyuna yansıyan “BYD’nin fabrika inşaatına başlamadığı gerekçesiyle ithalatının durdurulduğu” iddialarına Ticaret Bakanlığı’ndan yalanlama geldi. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, gümrüklerde BYD’ye yönelik genel bir ithalat engeli bulunmadığını, yaşanan bazı aksaklıkların kontenjan aşımı ve teminat yükümlülükleriyle ilgili teknik süreçlerden kaynaklanmış olabileceğini ifade etti. Vergi muafiyetleri kapsamında sağlanan teşvikler için teminat mektubu verilmesinin zorunlu olduğunu da vurguladı.
Tartışma neden sürüyor?
Çünkü mesele yalnızca gümrüklerde araçların bekletilip bekletilmemesi değil; teşvik-yükümlülük ilişkisinin sahada nasıl çalıştığı. BYD, Manisa’daki yatırım sahasında kamuoyuna yansıyan belirgin bir inşaat faaliyeti başlatmamışken Türkiye pazarına araç ithalatını sürdürdü.
BYD, Türkiye örneğinde;
• Proje takvimine ilişkin ayrıntılı ve bağlayıcı bir plan kamuoyu ile paylaşılmadı.
• İnşaat sürecinin hangi aşamada olduğuna dair düzenli ve doğrulanabilir raporlar yayımlanmadı.
• Yerli tedarik, istihdam ve Ar-Ge hedefleri ölçülebilir göstergelere bağlanmadı.
Tüm bunlara karşın teşvik mekanizması teknik olarak işlemeye devam etti. Bu tablo; kamuoyunda yalnızca tek bir şirketin yatırım performansını değil, Türkiye’de büyük ölçekli sanayi teşviklerinin hangi ölçütlerle izlendiğini de yeniden tartışmaya açtı. Yatırım vaatlerinin ne zaman ve hangi aşamada bağlayıcılık kazandığı, teşviklerin hangi noktada geri çağrılabileceği ve kamunun bu süreci nasıl denetlediği soruları, BYD örneği üzerinden daha görünür hâle geldi.
Bu tartışmayı canlı tutan bir diğer unsur ise BYD’nin Avrupa’daki yatırım takviminde izlediği farklı yaklaşım. Şirket, Avrupa Birliği pazarına yönelik üretim stratejisi kapsamında Macaristan’da kurulacak fabrika için inşaat sürecini fiilen başlattı ve projeyi somut bir takvime bağladı. Türkiye’deki yatırım sürecine ilişkin kamuoyuyla paylaşılan benzer bir ilerleme takvimi bulunmuyor. Aynı şirketin farklı coğrafyalarda izlediği bu asimetrik yatırım temposu, teşvik modellerinin uygulanışı ve bağlayıcılığı konusunda soru işaretlerini artırıyor. Bu durum, yatırımların yalnızca yerel teşviklerle değil, AB ile kurulan ticari ve siyasi ilişkilere göre şekillendiğini düşündürüyor. Manisa’daki sessiz şantiye, yalnızca bir yatırımın gecikmesi değil, masadaki belirsizliğe de işaret ediyor.
Daha şeffaf bir model mümkün mü?
BYD dosyası, Türkiye’nin elektrikli araçlar çağındaki sanayi politikasını test eden somut bir örnek sunuyor. Teşviklerin gerçekten üretimi hedeflemesi için;
• Vergi istisnaları aşamalı ve takvime bağlı olmalı,
• Projenin tüm aşamaları; inşaat, ilk aracın hattan düşmesi, seri imalat, kaynaklar, istihdam için net kilometre taşları tanımlanmalı,
• Projenin ilerleyişi kamuoyuna düzenli raporlarla açıklanmalı,
• Gecikme halinde teşvikler otomatik olarak askıya alınabilmeli.
Bu yaklaşım, yalnızca BYD özelinde değil, Türkiye’nin tüm büyük ölçekli sanayi yatırımları için daha öngörülebilir ve hesap verebilir bir çerçeve oluşturabilir. Nihai mesele, yatırım çekmek ile kamu kaynaklarını korumak arasındaki dengeyi sürdürülebilir biçimde kurabilmekte yatıyor. Manisa’daki sessiz şantiye, bir yatırımın gecikmesinden çok, teşvik–yükümlülük dengesinin ne kadar net kurulduğu sorusunu gündeme getiriyor. Asıl mesele tam da burada düğümleniyor.
Çok Okunanlar
Erdoğan talimatı verdi
Anadolu Ajansı'nın Bilal Erdoğan değişikliği gündem oldu
Ela Rümeysa Cebeci'nin ünlü yapımcıyla mesajları dosyaya girdi
Yalı'daki uyuşturucu partisinde şok detaylar
Gökten üç İHA düştü!..
Sessiz şantiye: BYD Manisa
Zam var, geçim yok: Asgari ücret ortalama oldu, açlık sınırının altında
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yapay zeka görüntüsüyle kandırıldı
Futbolda bahis ve şike operasyonunda yeni dalga
İşte kulislerde konuşulan 3 isim