CHP, iktidarın art arda gelen yargı darbeleri ile karşı karşıya. Ben CHP’ye şöyle yapın böyle yapın diye akıl verme iddiasında değilim. Ama ciddiye alınması gereken bir öneride bulunacağım.
1980 öncesinde CHP Gençlik Kolları Merkez Yönetim Kurulu üyesi idim. 12 Eylül’de parti kapatıldı, yeniden kuruluş sürecinde partiye üye olmadım. Ama tıpış tıpış oy verdim. Benim görev aldığım dönemde Genel Merkez Binası, Farabi sokakta idi. Sonra Göreme Sokağa taşındı. 2006 yılında da şimdiki binaya. Ben şimdiki binaya sadece bir kere gittim. 1980 Öncesi Gençlik Kolları yöneticileri olarak Parti Meclisi salonunda bir toplantı yapmıştık.
CHP yönetimi ve çoğu kişi, İstanbul’daki tedbir kararını ve il binasının 5 bin polisle zor kullanılarak işgalini, 15 Eylül’ün provası olarak nitelendirdi. CHP’li gençler 21 Eylül’deki olağanüstü kurultaya kadar parti binasında kalacaklarmış. Yeterli su ve yiyecek stoklarını da yapmışlar.
Ben genel merkez binasına bir kere gittim ama binayı yapan mimar 1980 öncesinden gençlik kolları MYK’sından birlikte çalıştığım arkadaşım Kadri Atabaş. Türkiye’nin saygın mimarlarındandır, entelektüel birikimi yüksektir. Mimarlığın yanı sıra dışarıdan üniversitelerde de ders verir.
Sevgili Kadri Atabaş’ı aradım ve işgale karşı binada ne gibi önlemler alınması gerektiğini sordum. Meğer binayı öylesine planlamış ki, biri dışarıdan, diğeri içeriden iki adet yangın merdivenini kontrol altına alırlarsa, zemin kat dışında binanın işgali mümkün değilmiş. “Yangın merdivenlerini kilitlesinler, önüne ve arkasına yığınak yapsınlar, yeter. Asansörler kartlı sistemle çalışıyor. Sadece kartı olanlar ve randevusu olanlar görevliler eşliğinde asansörü kullanabiliyor. Zemin kata girseler bile diğer katlara çıkamazlar.”
Binanın projesi 2004, bitimi 2006 yılı. Bugünleri görerek mi böyle bir proje hazırladın diye sordum. “Hayır” dedi.
“Projeyi çizmeden önce Alman Sosyal Demokrat Parti binasını gezdim, bilgi aldım. Orada da sadece zemin kat ziyaretçiye açık. Genel Merkez, halka ve dışarıdan gelenlere kapalı. Neden diye sorduğumda, bana verdikleri yanıt çok netti. ‘Sosyal demokrat bir partinin tabanı, üyeleri, mutlaka bir işçi sendikası ya da sivil toplum örgütünün üyesidirler. Onların buluşup toplantı yapacağı, tartışacağı, karar alacağı yerler, sendikalardır, sivil toplum kuruluşlarıdır. Kişilerin Parti genel merkezinde ne işleri olabilir ki? Partiye randevulu ziyaretler olur’ diye yanıt verdiler. Ben de sadece zemin katı ve zemin kattaki müzeyi herkesin ulaşabileceği şekilde projelendirdim. Ayrıca dikkat edilirse, binada balkon yok. Çünkü sosyal demokrat bir parti, balkona çıkıp halka yukarıdan, tepeden konuşamaz. Sadece girişte basın açıklaması ya da kamuya açıklama yapılması için halka tepeden bakmayan, sadece, konuşan kişinin görülmesine, fotoğraf ve video çekilmesine olanak sağlayacak yükseklikte bir platform yaptım.”
Binanın mimarının verdiği bilgiler bu. Bina içindeki gençlerin Kadri ağabeylerini dinlemelerini öneririm. Mahkemeden ne gibi bir karar çıkacak bilemiyorum. CHP Genel Merkezi İstanbul’daki gibi polis tarafından kuşatılır mı, işgal edilir mi? Bekleyip göreceğiz.
ESAS GÜNDEM
Burası Türkiye, olmaz denilen her şey oluyor. Durmadan değişen gündem nedeniyle, halkın geçim derdini, ülkenin karşılaştığı milli güvenlik sorunları ve Cumhuriyetin karşı karşıya kaldığı yıkım sürecini konuşamıyoruz.
Hukukçular, artık hukukun tamamen bittiğini söylüyorlar. Ekonomi dersen bataklığa saplandık. Bir avuç yerli ve yabancı şirket ülkeyi ve doğamızı yağmalıyor. Nüfusun yüzde 10-15’i çok büyük bir refah içinde. Yüzde 10 kadarı idare ediyor, yüzde 80’e yakını ise sürünüyor. Okula giden çocukların önemli bir bölümü aç. Gençlerin umutları kalmadı. Fırsatını bulan iyi eğitimli gençler kapağı yurt dışına atıyor. Gençlerin bir kısmı, üstelik 18 yaş altı uyuşturucu bağımlısı haline gelmiş, organize suç çetelerinin tetikçisi olmuş. Köy nüfusu ve çiftçi neredeyse kalmadı. Tarım çöktü. Güvenli gıdaya ulaşım zorlaştı, halk sağlığı ve açlık tehdidi giderek artıyor.
Sayıları 1 milyonu bulan Afgan asıllı Amerikan askeri ile aralarında ne kadar cihatçı terör örgütü üyesi olduğunu bilmediğimiz 10 milyon civarında sığınmacı, ülkenin gerçek milli güvenlik sorunu olmuş. ABD ya da İsrail’in düğmeye basmasıyla her an ortalığı karıştırmaya hazır durumdalar. Ama iktidara ve iktidarın yargısına göre bunlar ülkenin beka sorunu değilmiş. 6 genç kızdan oluşan müzik grubu Manifest ülkenin milli güvenlik sorunuymuş. Konserleri ve yurt dışına çıkışları yasaklanmalıymış. Aşağıdaki tarihi hatırlatmayı başka bir yerde yapmıştım. Tekrarda yarar var.
1453 yılının Mayıs ayında Bizans’ın milli güvenlik sorunu, surların etrafını kuşatmış (Fatih) Sultan 2. Mehmet ve Osmanlı ordusu değildi. Onlar için milli güvenlik sorunu, meleklerin cinsiyeti idi. Melekler kadın mıydı, erkek miydi? 29 Mayıs 1453’te meleklerin cinsiyetini öğrenemediler ama tarih sahnesinden silindiler.
Çok Okunanlar

Özgür Özel ve Özlem Çerçioğlu görüşmesinde neler yaşandı?

Kıskanç sevgili dehşet saçtı: 3 ölü

Kılıçdaroğlu cephesi kurultay sessizliğini bozdu!

Gözaltına alınan 48 kişi belli oldu: Listede MHP'li isim de var

Mutlak Butlan davası öncesi olası senaryolar belli oldu!

Erdoğan CHP operasyonları hakkında ne düşünüyor? MKYK toplantısından sızdı

Mideniz kaldıracaksa İmralı’ya gidin!..

'Liderimizin adı Recep Tayyip Erdoğan' diyen valiye CHP'den tepki

Erdoğan'ın rozetini taktığı Özlem Gürzel Vural'a tükürüklü tepki iddiası!

İmamoğlu'nun mahkeme görüntülerine jet soruşturma!