Bir DEM palavrası: Kürt sorunu Cumhuriyetin ilk dönemlerinin ürünüymüş

Eğer bir kumpasın ya da emperyalizm kurgusunun parçası değilse, kimse teröre evet demez. Terörsüz Türkiye,  güzel bir söz… Kulağa hoş geliyor. ABD elçisinin küstahça açıklamalarına, Abdullah Öcalan’ın ve DEM Partinin açıklamalarına, DEM Partinin tarihi saptıran raporuna bakınca, konu “Terörsüz Türkiye” sloganından çıkıyor, çok net bir şekilde anlaşılıyor.

Amaç, Türkiye Cumhuriyetinin ulus devlet ve laik yapısının ortadan kaldırılması, Federe bir İslam Devletine dönüştürülmesidir. Bu konuda ABD emperyalizmi, İsrail’in niyetleri de ortada. ABD Büyükelçisi ve Suriye temsilcisinin lafları ortada duruyor.   “Orta Doğu’da ulus devletler İsrail için bir tehdittir. Cumhuriyet, sizin neyinize, aslında monarşi iyidir.”

Abdullah Öcalan’ın PKK’yı fesih açıklamasındaki ilk cümle, zaten Lozan’ı gerekçe göstererek terörü meşrulaştırma çabası idi. Bu komisyonu toplamak demek, bu komisyona katılmak demek, resmen ve fiilen, İstiklal Savaşını, Lozan’ı ve Türkiye Cumhuriyetini tartışmaya açmak demekti. Bunu o zaman da yazdık. Ama maalesef komisyona katılan CHP’ye anlatamadık.

Abdullah Öcalan’ın ve DEM Partinin talepleri arasında, özerklik ve bölgede üretilen elektrikten, çıkartılan petrolden pay almak da var. Bu talep kamuoyuna yansıdıktan sonra, DEM Partili bir kadın milletvekili meclis kürsüsünden aleni bir şekilde söylüyor. 

“Bizim topraklarımızın üstünde baraj kurup sonra o barajlardan edindiğiniz elektriği bize fahiş fiyatlarla satmak sizin hakkınız değildir” 

“Bizim Topraklarımız” diyor. İstiklal Savaşı ile kurulmuş, Lozan’la taçlanmış Türkiye Cumhuriyetini kendi vatanımızda işgalci ilan ediyor. 

Hala neyi müzakere edeceksiniz? Türkiye Cumhuriyeti devleti,  terör örgütü ile savaştı ve sonunda yenildi mi ki, terör örgütünün, temsilcilerinin ve emperyalistlerin talepleri üzerinden toprak bütünlüğümüzü, doğal kaynaklarımızı ve devletimizin yapısını tartışıyoruz

DEM Partinin komisyon için hazırladığı rapor ise baştan sona tarihi çarpıtmak üzerine kurulmuş. PKK terörünün yanı sıra, İngiliz emperyalizminin piyonu Şeyh Sait ve Cumhuriyete karşı yapılan yobaz ayaklanmaları meşru göstermeye çalışıyorlar.

Hızlarını alamıyorlar, Kürt sorunu dedikleri sorunu ve bölgenin ekonomik geri kalmışlığını, Cumhuriyetin kuruluş yıllarına Gazi Mustafa Kemal Atatürk dönemine bağlayarak tarihi saptırıyorlar, emperyalizmin borazanlığını yapıyorlar.

Bölgenin geri kalmasının nedeni, bölgedeki feodal düzeni sürdürmek isteyen toprak ağaları aşiret reisleri tarikat şeyhleridir.  Gazi Mustafa Kemal döneminde ve ikinci dünya savaşına kadar olan dönemde, elinde yeterli sermaye birikimi olmayan Türkiye, kendi kaynaklarıyla, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri dahil vatanın dört bir yanında, sanayi, eğitim, devlet çiftlikleri, demiryolları ve modern kentleşme hamlesine girişti. Tarihi utanmazca saptıranlara uzun uzun anlatacak değilim.

Bu yazıda iki harita paylaşacağım. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında nerede neler yapılmaya başlanmış, ülke kalkınması için ne tür planlar hazırlanmış, çok berrak bir şekilde göreceksiniz.

İlk harita 1934 Birinci Sanayi Planı 6 Nolu ek.. Bu haritada hangi bölgelerde ne kadar sanayi yatırımı yapılacağı gösteriliyor. 

İkinci Harita, Prof. Dr. Çağatay Keskinok’tan.   “Türkiye’nin 1930’larda Kent ve Bölge Planlama Deneyiminden Çıkarılacak Dersler”  Kurulması planlanan modern kentler, demiryolları, sanayi tesisleri ve devlet çiftliklerini gösteriyor.  

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, 1937 yılında Van Gölü kıyısına bir üniversite kurulması ve bu üniversitenin öncülüğünde bölgenin sanayi ve tarımsal kalkınmasının sağlanması talimatı var. Araya ikinci dünya savaşı giriyor, gerçekleşemiyor. Van’daki üniversiteyi ancak 1982 yılında kurabiliyoruz. Sonradan AKP döneminde kurulan üniversitelerin üniversite olduğunu söylemek çok güç.  

Atatürk Cumhuriyeti mi Güneydoğu ve Doğu’yu geri bırakmış? Terör örgütü PKK ve onların sözcüsü DEM, meclise verdikleri son raporlarında da Lozan’a ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarına saldırıyor. Böylelikle ne kadar riyakâr ve emperyalizm sözcüsü oldukları da ortaya çıkıyor. 

Ekonomide Karşı Devrim hamlelerinden en önemlilerinden birinin 1945 yılında Toprak Reformunun (Çiftçiyi topraklandırma kanunu) engellenmesi, 1947’de Köy Enstitülerinin işlevsizleştirilmesi (1954’te tamamen kapatılması) 1948 yılında Marshall Planına dahil olunarak yurdun dört tarafındaki yatırımların ve kalkınma hareketinin engellenmesi, hem feodal yapının sürmesini sağladı hem de sefaleti yaygınlaştırdı.

Kürt sorunu diye adlandırılan sorun, bölgedeki ağalık düzeninin, aşiret düzeninin, tarikat yapılanmasının sonlandırılmasıyla ortadan kalkar.  Haritalarda görüldüğü gibi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleri ve Aydınlanma Devrimleri doğrultusunda, yeniden Türkiye’nin dört bir yanında, eğitim, sanayileşme, modern kentleşme, bilimsel tarım üretimlerini gerçekleştirebilirsek, ulus bilincini, laik yapıyı, laik hukuk sistemini geliştirebilirsek, tüm sorunların üstesinden gelebiliriz.