Ulaştırma Bakanı Vedat Işıkhan, emekliler ve emeklilik sistemi ile talihsiz açıklamalar yaptı. “Emekliler 20-25 yıl prim ödüyor, 40 yıl emekli aylığı alıyor. Ayrıca öldüklerinde de kalan eşlerine maaş ödemeye devam ediyoruz” dedi.
Sosyal Güvenlik Bakanının, “dul kalan eşlere ödeme yapıyoruz” demesi, dünyada emeklilik sistemlerinin nasıl doğduğunu bilmediğini gösteriyor. Dünyada prim ödemesine dayalı ilk emeklilik sistemi, 17’inci yüzyılda, ölen rahiplerin dul kalan eşleri ve çocuklarına aylık bağlanması amacıyla kuruldu. Bu pirim sisteminin nasıl verimli olabileceğini araştıran dönemin ünlü matematikçileri de istatistik biliminin kurucuları oldular. Dünyada emeklilik sistemleri nasıl kuruldu. Kısaca bir göz atalım.
ANTİK DÖNEM ROMA’DA EMEKLİLİK
Prim ödeme ve modern bir "emekli maaşı" olmasa da, ilk emeklilik sistemi, Roma’da MÖ 13 yılında Augustus Sezar tarafından kuruldu. Sistem, lejyonerlerin isyan etmesini önlemeyi ve orduda kalıcı bir kariyeri teşvik etmeyi amaçlıyordu. Genellikle 16 ila 25 yıl arasında hizmet veren emekli askerlere, hizmetlerinin karşılığı olarak toplu bir ödeme (bazen bir lejyonerin 13 yıllık maaşına eşdeğer) veya arazi bağışı yapılırdı.
ORTA ÇAĞ AVRUPASI: LONCA DAYANIŞMASI
Roma İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra devlet destekli sistemler durdu; güvence sağlama yükümlülüğü ise yerel ve loncalar gibi mesleki kuruluşlara geçti. Osmanlı’da da bu sistem Ahilik sistemi olarak kendini gösterdi. Orta Çağ Avrupa'sındaki loncalar (zanaatkâr ve esnaf birlikleri), üyelerinden düzenli aidatlar toplayarak ortak fonlar oluşturdu. Bu fonlar, işlerini sürdüremeyecek duruma gelen yaşlı, hasta veya malul üyeler için bir nevi sosyal güvenlik ağı sağlıyordu. Ayrıca, ölen üyelerin dul ve yetimlerine de geçim desteği (iaşe) sağlanırdı.
DİN ADAMLARININ DUL EŞLERİ VE İSTATİSTİK BİLİMİNİN DOĞUŞU
17’inci yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan ilk emeklilik sistemleri, ölen din adamlarının dul eşleri ve çocukları için kurulmuştu. Kiliseye bağlı din adamları öldüğünde, bunların eşlerine yardım yapılabilmesi için maaşlarından prim kesilmesi gündeme geldi. Rahiplerden ne kadar prim kesilmesi gerektiği, kesilen bu primlerin kalan dul eşlere ne kadar yeteceği konuları tartışılırken, devreye matematikçiler girdi.
1645 yılında Almanya'da Gotha Dükü I. Ernst tarafından kurulan fon, kilise ruhbanlarının dul eşlerine yönelikti. Bu tür fonlar, bir din adamı öldüğünde ailesinin yoksulluğa düşmesini engellemeyi amaçlıyordu ve daha sonra diğer Avrupa ülkelerinde de yaygınlaştı. 17’inci yüzyılda kurulan fonların temel sorununu çözme girişimleri, beraberinde istatistik biliminin de doğuşunu getirdi.
Sorun şuydu: Fonda biriken paranın, gelecekteki dul eşlere yetecek kadar olup olmayacağını nasıl bilinebilirdi? Ne kadar aidat toplamaları gerektiğini, ne kadar ödeme yapmaları gerektiğini neye göre hesaplayacaklardı?
Gerçekçi hesaplamaları yapabilmek için iki temel bilgiye ihtiyaç vardı:
Birincisi, Ölüm Oranları: Bir kişinin hangi yaşta öleceğini ve böylece dul eşin ne zaman fonu kullanmaya başlayacağını tahmin etmek.
İkincisi, Yaşam Süresi: Dul eşin kocasından sonra ne kadar süre yaşayacağını ve dolayısıyla fonun ne kadar süre ödeme yapması gerektiğini tahmin etmek.
Bu sorunları çözmek için ilk etapta iki isim öne çıktı.
Edmond Halley (1656–1742): Halley Kuyruklu Yıldızını keşfeden ünlü gök bilimci, aynı zamanda bir matematikçi ve bilim insanıydı. 1693'te, Breslau (Wroclaw) şehri ölüm kayıtlarını kullanarak ilk bilimsel yaşam tablosunu oluşturdu. Bu tablo, belirli bir yaştaki bir kişinin bir sonraki yaşına kadar yaşama olasılığını matematiksel olarak hesaplamaya olanak sağladı. Halley, bu tabloyu sigorta primlerinin ve yıllık gelirlerin hesaplanmasında kullanılmak üzere tasarladı.
James Dodson (1715–1757): Dul fonlarının matematiksel sorunları üzerine çalışan ve sigorta hesaplamalarını daha sistematik hale getiren bir İngiliz matematikçi… Dodson'ın katkısı, yaşa göre değişen prim ve ödeme miktarlarını belirlemek için Halley'in prensiplerini kullanarak fonları yeniden yapılandırmaktı. Bu, fonların yaşlı üyelerin ölümüyle oluşan finansal yükü daha adil ve sürdürülebilir bir şekilde yönetmesini sağladı.
Bu matematikçilerin çalışmaları, sadece din adamı fonlarını kurtarmakla kalmadı, aynı zamanda:
Olasılık Teorisi: Rastgele olayların (ölüm gibi) büyük kitleler üzerindeki etkilerini tahmin etmek için matematiksel yöntemlerin geliştirilmesini hızlandırdı.
Büyük Sayılar Kanunu: Ölüm gibi olaylar için tek bir kişinin sonucunu tahmin edemesek de, büyük bir grup insanın ortalama davranışını (yaşam beklentisi) tahmin edebileceğimizi gösterdi.
Aktüerya Bilimi: Hayat sigortası ve emeklilik planlarının finansal yönetimini sağlamak için olasılık, istatistik ve finans matematiğini birleştiren modern aktüerya biliminin temelleri atılmış oldu.
Kilise tabanlı fonların aktüerya bilimiyle birleşmesinde bir diğer önemli kilometre taşı ise İskoçya'da gerçekleşti. 1744 yılında kurulan İskoçya Din Adamlarının Dul ve Çocuk Fonu, Robert Wallace ve Alexander Webster adlı matematikçilerin din adamlarıyla birlikte tasarladığı, dünyadaki ilk tam anlamıyla aktüeryal temellere dayanan emeklilik/dul sigortası planı olarak kabul edilir.
SANAYİ DEVRİMİ VE MODERN EMEKLİLİK SİSTEMİNİN DOĞUŞU: BİSMARCK ALMANYASI
19’uncu yüzyılda Sanayi Devrimi, geleneksel lonca sistemini zayıflatıp büyük, yoksul bir işçi sınıfı yarattı. Bireysel risk, toplumsal bir sorun haline geldi. Bu kaosa kurumsal bir çözüm getiren ülke Almanya oldu. Alman Şansölyesi Otto von Bismarck, işçi hareketlerinin ve sosyalist partilerin yükselişine karşı bir önlem olarak, devletin işçilere sahip çıkacağını göstermek istedi. Amacı hem toplumsal istikrarı sağlamak hem de işçileri devlete bağlamaktı.
Bismarck, 1880'lerin sosyal reformları kapsamında, önce 1883'te hastalık sigortasını, ardından 1884'te kaza sigortasını kurdu. Program, 1889’da yaşlılık ve malullük sigortasına dönüştü. Ülke çapında tüm çalışanlar sigorta kapsamına alınmak zorundaydı. Finansmanı işçi, işveren kesintileri ve bütçeden devlet katkısı şeklinde sağlanıyordu.
EMEKLİLİK SİSTEMİ VE SOSYAL DEVLET
Antik çağ ile kendini gösteren emeklilik sistemleri, askerlerin ayrıcalığı olarak başladı, orta çağda meslek kuruluşu dayanışmasına dönüştü. 17’inci yüzyılda kilise ruhban sınıfının ayrıcalığı ile devam etti. 19’uncu yüzyıldan itibaren de modern sanayi toplumlarındaki tüm bireylerin temel bir hakkı haline geldi.
Emeklilik sistemleri, sosyal devlet anlayışının en önemli göstergelerinden biridir. Diğer iki temel gösterge herkese ücretsiz ve kaliteli sağlık hizmeti ve yine herkese kaliteli ve ücretsiz eğitim hakkıdır.
Emeklilik sistemlerine, hükümetlerin prim dışı katkıları bir sosyal devlet gereğidir. Bizim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, bütçe açıklarının kısılması için asgari ücret ve emekli harcamalarından kısılması gerektiğini söylüyor ama Türkiye, emeklilik sistemine devlet katkısı açısından dünya ortalamasının ancak yarısını sağlayabiliyor.
Türkiye’de emekliler için hükümet harcamalarının ulusal gelire oranı yüzde 4.3 iken dünya ortalaması yüzde 7.9, Avrupa ortalaması yüzde 11.3… Kuzey Afrika ile kıyaslarsanız, evet şimdilik onlardan daha iyiyiz. Oralarda yüzde 1.7…
25 YIL PRİM 40 YIL EMEKLİ AYLIĞI GERÇEĞİ YANSITMIYOR
20-25 yıl prim ödeniyor 40 yıl aylık alınıyor konusuna da açıklık getirelim. Çalışma hayatı alanında uzman Prof. Dr. Aziz Çelik’in aktardığına göre, emeklilerden 25 yıl prim alıp 35 yıl ödüyoruz gerçeği yansıtmıyor. Böyle örnekler elbette vardır. Ama emekli olduktan hemen sonra hatta emekli olmadan da hayatını kaybedenlerin olduğunu niye saklıyorsunuz? Gerçek şu. Türkiye’de ortalama emeklilik yaşı 52. Ortalama ömür de 78… 18 yaşında işe giren 34 yıl prim ödüyor, 26 yıl emekli aylığı alıyor, 22 yaşında işe giren bir kişi 30 yıl prim ödüyor, 26 yıl aylık alıyor.
Çok Okunanlar

Ahmet Davutoğlu AKP'ye dönüş şartını açıkladı

Referandum senaryosunu açıkladı!

Kütahya depremi sonrası uyardı

İktidar cephesinde istifa dalgası büyüyecek

Aracından inip oturduğu bankta intihar etti

CHP'nin ABD'deki eski temsilcisi Yurter Özcan'dan dava

Cinsel suçlardan mahkum olanlara yeni yasaklar geliyor

'Galatasaray-Beşiktaş derbisi itiraz halinde tekrarlanabilir'

Ümit Özdağ, İsrail ile ticaretin devam ettiğini söyledi ve uyardı

Adalet Bakanı Tunç: Sumud Filosundaki aktivistlerin muayeneleri tamamlandı