İktisatçı ve ekonomist tanımlaması aynıdır. Ben ekonomist yerine iktisatçı demeyi tercih ediyorum. İktisatçılardan beklenen görevlerden biri, geleceğe yönelik tahminlerde bulunmaktır. Ülkenin ve dünyanın konjonktürünü okuyup birçok veriyi değerlendirerek, matematik ve istatistik modeller kurarak geleceğe yönelik tahminler yaparlar.
Devletler için bu işi Merkez Bankaları, Maliye, Planlama gibi birimler üstlenir. Üniversiteler yol gösterir, ayrı bağımsız tahminlerde bulunur. Şirketler de hem kamu adına tahminler yapanları hem de kendi bünyesindeki uzmanlar ve danışmanlarla yürütür.
Dolar 100 lira olacak demek, bir öngörü değildir. Dolar 100 lira olabilir. Ama önemli olan doların hangi nedenlerden ötürü ne zaman 100 lira olacağını söyleyebilmektir. Öngörü için bir değer ve tarih aralığı vermek gereklidir. Dünyada büyük bir balon oluştu, büyük bir finansal kriz oluşacak demek de bir öngörü değildir. Bunun yaklaşık ne zaman olabileceğini de gerekçeleriyle ortaya koymak gerekir.
Borsayı, finansal piyasaları koklamaktan söz etmiyorum. Piyasayı koklamak başka bir iştir, başta enflasyon olmak üzere makro büyüklükleri tahmin etmek başka bir iştir ve büyük önem taşır.
Bir iktisatçının güvenilir olması için, ekonomik kriz, büyüme oranları, enflasyon gibi konulardaki tahminlerinin isabet derecesi önemlidir. Ancak iktisat, fizik, kimya gibi laboratuvarla ölçülebilen bir bilim olmadığı için, insan davranışlarından, iç ve dış siyasi belirsizliklerden çok etkilenir. Dolayısıyla tahminlerin her zaman kesin olmayacağı, yanılma paylarının bulunacağı da bir gerçektir. Bu nedenle güvenirlilik, arada bir yanılma olsa da, çoğunlukla da isabetli öngörülerde bulunmaktan geçer.
Bizdeki üniversiteler belki YÖK’üve iktidarı kızdırma korkusundan, belki de “tahminler tutmazsa, güvenilirliklerini kaybetme” endişesiyle, artık öngörülerde bulunmuyorlar.
Bu girişi neden yaptım? Merkez Bankası Başkanı, 7 Kasım Cuma günü iki yardımcısı ile birlikte yılın son enflasyon raporu toplantısı düzenledi. Enflasyon tahminlerini yıl içinde dördüncü kez güncelleme adıyla yükseltti. Değişen şartlara göre tahminler güncellenebilir ama yaptığınız hiçbir tahmin tutmuyorsa ne diyeceğiz?
Türkiye’de yıllardır, Merkez Bankası’nın, Maliye’nin, Orta Vadeli Programı yapan Stratejik Planlama Dairesinin başta enflasyon olmak üzere hiçbir öngörüsü tutmuyor. İpin ucu özellikle 2021 Ekim ayından itibaren faizdeki Nas politikası ile kaçtı. Enflasyon patladı, gelir ve servet dağılımı bozuldu, yoksulluk yaygınlaştı. İpin ucu 2021 Ekim ayından beri kaçtı dedik ya… Ekonomi yönetiminin o tarihten bugüne kadarki enflasyon tahminleri ve gerçekleşmelere bakalım.
2022 enflasyon hedefine yüzde 11.8’le başlamış, yüzde 63.3’le bitirmiş.
2023 enflasyon hedefine yüzde 22.3’le başlamış, yüzde 64.8’le bitirmiş.
2024 enflasyon hedefine yüzde 33 ile başlamış yüzde 44.4’le bitirmiş.
2025 enflasyon hedefine yüzde 17.5 ile başlamış, yüzde 21 ile hedefi değiştirmiş, daha birinci ayda hedefi yüzde 24’e çıkarmış. 24’ü hedef olarak tutmuş ama gerçekleşme tahmini diye yeni bir tanımlamada bulunmuş. Yüzde 25ile yüzde 29 arasında olabilir diye yeni bir tahmin açıklamış. Yine olmamış, en son 7 Kasımda da yüzde 31-33 bandında yıl sonuçlanır diye tahmin yükseltmiş.
BUNLAR DA BENİM TAHMİNLERİM
1988 yılından beri 37 yıldır, enflasyon, büyüme tahminlerimde hiç yanılmadım. (1) 35 yıldır döviz kuru tahminlerim de gerçekleşti, 2022 ve 2023 yıllarında döviz kuru tahminlerimde yanıldım. İsabetli tahmin için, o ülkenin öngörülebilir olması gereklidir. Ancak 2021 Ekiminden sonraki politikalar, KKM, faiz politikası ve Merkez Bankası arka kapı satışları nedeniyle döviz kuru ve enflasyon arasındaki ilişki koptu. Kur tahmini yapılamaz hale geldi. Bu nedenle de 2024 ve 2025 için kur tahmini yapmayı bıraktım.
2022’den itibaren TÜİK’in enflasyon ölçümü de tuhaflaştı. Piyasada karşılaştığımız fiyatlar ile TÜİK fiyatları arasında hissedilir ve ölçülebilir farklar ortaya çıktı. Hissetme kısmını yurttaşlar zaten çarşıda pazarda yaşıyor. Bağımsız iktisatçılardan oluşan ENAG ve ayrıca kendi tüketim sepetimi oluşturarak ben de aradaki farkı ölçebiliyoruz. ENAG 2020 yılından itibaren TÜİK’in sepeti ile ben de 2022 yıl başından itibaren kendi sepetimle kendi enflasyonumu hesaplıyorum. ENAG ve benim ölçtüğüm enflasyon at başı gitti. Koç Üniversitesi, Hane Halkı anketi ile vatandaşın hissettiği enflasyon araştırması da ayrı bir veri seti olarak bizi teyit etti. Buradan da gördük ki, gerçekte yaşadığımız enflasyon, TÜİK’in açıkladığının yaklaşık iki katı kadar. Hal böyle olunca, ben TÜİK ölçümüne göre bir enflasyon tahmini yapılamaz deyip ENAG ölçümüne göre tahminde bulunuyorum. Büyük bir sürpriz olmazsa da TÜİK, bu ölçümün yarısı kadar olabilir. Ancak son 4 aydır, TÜİK enflasyonu ile ENAG arasındaki makas daralmaya başladı. Umarım, TÜİK doğru yola girer.
2024 yılı için ENAG ölçümüne göre benim yaptığım enflasyon tahmini yüzde 90 seviyesinde idi. (31 Aralık 2023 12 Punto yazısı) Daha sonra bunu 1 Eylül 2024’de 12 Punto yazısında 80-85 bandına revize ettim. ENAG gerçekleşmesi yüzde 83.4 oldu. Kendi sepetime göre tahminim de yine yüzde 90 seviyesinde idi. O tahmini de yüzde 85-90 bandına çektim. Gerçekleşme yüzde 86.4 oldu. TÜİK gerçekleşmesi de, bizim ölçtüğümüzün yaklaşık yarısı kadar yüzde 44.4 oldu.
2025 yıl sonu enflasyon tahminini de ENAG ölçümüyle yüzde 60 olarak öngördüm. Bu öngörümü de 9 Şubat 2025’te 12 Punto’da yazdım. Yine Merkez Bankası’nın yılsonu için verdiği yüzde 24’lük enflasyon hedefinin TÜİK’e göre bile tutmayacağını, Türkiye’de yapışkan bir enflasyon olduğunu, eğer TÜİK büyük bir sürpriz yapmazsa yılsonu yüzde 32-35’ten aşağıya düşemeyeceğini yazdım. Bu öngörü, sadece benim değil, birçok iktisatçının öngörüsü idi. Biz bu öngörüleri yaparken, o zaman Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay, yine bir enflasyon raporu toplantısında, “Nereden biliyorsunuz, yapışkan enflasyon lafı hurafedir” türünden, üst perdeden yanıt vermişti. Bugün 2025 Ekim sonunda 12 aylık enflasyon ENAG’a göre yüzde 60… Yılsonunda ENAG enflasyonu yüzde 60-64 arasında, TÜİK’in enflasyonu da yüzde 32-34 gerçekleşecek gibi görülüyor.
İyi iktisatçı yaptığı öngörülerle belli olur. Maalesef iktidarın siyasi ve teknokrat kanadındaki iktisatçıların hiçbir öngörüsü tutmuyor. Teşhisler hatalı olunca, öngörüler tutmaz uygulanan politikalar da başarıya ulaşmaz. Enflasyon düşmez. Merkez Bankasının enflasyon beklentileri, işçinin, emeklinin gelirlerinin tırpanlanmasına yol açar.
Döviz kuru enflasyon arasındaki ilişki koptu. Hatalı faiz politikaları, arka kapı satışları gibi nedenlerle döviz kurunun fiyatı hatalı oluşmaya başladı. Hem Türk Lirası cinsinden hem döviz cinsinden paranın ölçme fonksiyonu kalmayınca, tüketicilerden üreticilere ve kamu yönetimine kadar iç ticaretten dış ticarete kadar tüm piyasalarda rasyonel kararlar alınamaz oldu. Fiyatlama davranışlarında ahlaksızlığa varan bozulmalar meydana geldi. Gelir dağılımı ve servet dağılımındaki bozulmalar, piyasalardaki tekelleşmeler, ekonomiden toplumsal yaşama kadar her alanda daha büyük sorunları tetikledi.
(1) 37 yıllık makro ekonomik tahminlerle ilgili rahmetli Vehbi Koç ve rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Başbakan Tansu Çiller’le olan üç anımı bir başka yazıda paylaşacağım.
Çok Okunanlar
MR cihazında unutulan kadın kabusu yaşadı
Herkes Cumhur'daki krizi konuşurken AKP ittifakı genişletiyor
Ali Şen'in oğlu Adnan Şen'den endişe veren haber
Yangında hayatını kaybedenlerden 2'si 18 yaşından küçük
Berat Albayrak Bilecik'ten çıktı
Aziz İhsan Aktaş kovuldu! Adı silindi
Bora Kaplan davasında çok ilginç gelişmeler!
6 kişinin hayatını kaybettiği parfüm deposunun içi görüntülendi
'Aydın' avuntusu
Ekrem İmamoğlu'ndan soruşturma çağrısı yaptı