Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,6207
Dolar
Arrow
34,8656
İngiliz Sterlini
Arrow
44,4914
Altın
Arrow
3046,0000
BIST
Arrow
10.058

Vergide bir öneri “Win-Win”

Türkiye’de devlet dar gelirlilerin gırtlağını sıkarken, işadamlarından neredeyse hiç vergi almıyor. Tuhaf bir teşvik ve vergi istisnaları sistemimiz var. Ekonomik kalkınmaya ve istihdama faydası yok. Sadece işadamı, siyasetçi ve bürokrat zengin etmeye yarıyor.  

Geçtiğimiz hafta yazmıştım. Kayıt dışı ekonomiyi hesaba katmadan, Türkiye’de devlet 6 trilyon lira dolaylı vergi, harç, ceza toplayabiliyorsa, hiç kayıt dışı yeni mükellef dahi bulmadan 2.5 trilyon liralık doğrudan vergileri 14 trilyona çıkartabilir. Bu iddiamı sürdürüyorum. 

Bu hafta İstanbul Sanayi Odası, Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşunu açıkladı. Bu verilerde, şirketlerin kârları var ama ödedikleri vergiler yok. Ancak, halka açık şirketlerin bilançoları yayınlandığı için ne kadar vergi ödediklerini, daha doğrusu devletin sağladığı teşvikler nedeniyle ne kadar vergi ödemediklerini görüyoruz.

Halka açık şirketlerin ödeyecekleri kurumlar vergisi oranı yüzde 23… Peki, şirketler bu kadar vergi ödüyor mu? Asla ve hayır…

Bir örnek verelim. Bir şirket, 2023 yılı karı 32 milyar Türk Lirası. Yüzde 23 üzerinden 7 milyar 590 milyon lira vergi ödemesi gerekiyor.  Bu şirket vergi kaçırmıyor ama devlet vergi almıyor. Devlet diyor ki, “yeni yatırım yaparsan ya da şunu bunu yaparsan, sana muafiyetler getireceğim. Yeni yatırım yap, istihdam sağla…”

Örnekte ele aldığımız şirket, yüzde 23’ten 7 milyar 590 milyon lira yerine sadece 133 milyon lira vergi ödüyor. Kârının sadece binde 4’ü… 

Benzer çok sayıda şirket var. Yüzde 23 olan kurumlar vergisi oranının gerçekleşmesi, kiminde sıfır, kiminde binde 4 kiminde yüzde 2 kiminde yüzde 9… Ama yüzde 23 pek yok gibi…

YATIRIMIN SAHİBİ KİM?

Bu teşvikler yatırımlar kargaşası arasında, güme giden ve sorulması gereken soru şu: Yapılan bu yeni yatırımın sahibi kim? Bu şirketin ortakları mı, yoksa vergi almayan devlet ve dolayısıyla 85 milyon yurttaş mı?

Madem yeni yatırım adı altında kârdan vergi alınmıyor. O zaman yapılan yeni yatırım karşılığı kadar şirket sermaye artırsın ve yeni yatırım karşılığı hisse senedini devlete aktarsın. Ancak devlet, şirketin yönetimine karışmasın, şirketi yine eski ortakları yönetsin.  

DEVLET VE YURTTAŞ KAZANÇLI… Şirket borsaya kote değilse kote olmalı… Sonraki yıllarda doğacak kârdan devlet kâr payı alınmalı… Gerektiğinde bu hisseler borsada oluşacak değerden halka arz edilebilmeli. 

ŞİRKET DE KAZANÇLI: Şirket sahibi için de bir kayıp oluşmaz. Vergi ödemiyor, ödeyeceği vergi kadar şirket hissesi veriyor ama karşılığında, yeni yatırımla yönettiği şirketi büyütüyor, sahip olduğu şirketin değerini ve ileriki yıllardaki kâr potansiyelini artırıyor. 

Ha vergi almaktan vazgeçmişsin, ha birilerinin cebine para koyup “yatırım yap yaptığın yatırımın da sahibi sen ol” demişsin. “Hep bana hep bana” nerede var? Böyle bir yağma düzeni olur mu?  Sadece bir kişi ya da küçük bir azınlık değil. Herkes için kazan-kazan durumu. Malum Cumhurbaşkanı “win-win” sözünü sever. 

Eğer olur da bu vergi önerisi hoşlarına gider ve kabul edilirse, telif hakkı olarak ekstra hisseler üzerinden on binde 4 pay isterim… (Bu rakam nereden çıktı derseniz… Yukarıdaki örnek şirkette madem binde 4 vergi ödüyorlar, ben de onda biri kadar on binde 4 dedim. Lakin pazarlığa açığım!) 

Uzun uzun tartışmaya gerek yok. İstenirse tartışalım. Ama gerçekçi bir planlama yapılmadan verilen tüm teşvikler, sağlanan tüm vergi istisnaları ekonominin ya da ilgili sektörün büyümesine, gelişmesine, istihdama, bir sonraki dönemin vergi gelirlerinin artmasına en ufak bir katkı sağlamıyor. Teşvikler, istisnalar, muafiyetler tamamen şirket, kişi, siyasetçi, bürokrat zenginleşmesine yarıyor.  Buna ilişkin yüzlerce örnek verebilirim.