Boş koltuğun sahibi, Biden ve baş destekçi!

Dün akşam bütün haber kanalları bütün gece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in görüştüklerini iddia edip durdu. Aynı hataya çok ciddi haber siteleri de düştü:

“CHP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı’nı ziyaret etti…”

*

Yalan olmasa bile koca bir yanlış bu…

Çünkü Özgür Özel, Cumhurbaşkanı’yla değil, yerel seçimlerden sonra Türkiye’nin ikinci partisi konumuna düşen Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkanı’yla görüştü.

Cumhurbaşkanı’yla görüşseydi; buluşma AKP Genel Merkezi’nde olmazdı.

Cumhurbaşkanı’yla görüşseydi; ikilinin arkasında AKP flamaları değil, Cumhurbaşkanlığı Forsu olurdu.

Cumhurbaşkanı ile görüşseydi, çekilen fotoğrafta üçüncü bir koltuk bulunmazdı.

O yüzden bu buluşmaya büyük anlamlar yüklemeye kalkışanlar fena halde yanılıyor…

*

Emin olun hiçbir şey değişmeyecek…

AKP Genel Başkanı, yine ilk fırsatta “Özgür Efendi” diyecek…

Yine CHP’lileri birbirine kırdırmaya çalışacak…

Yine ekonomideki ve ülkedeki kötü gidişin faturasını “CEHAPE zihniyeti”ne kesecek!

*

Peki; o zaman neden görüştü?

ABD’den randevu bekliyor ya?

Onun için!

Erdoğan uzunca bir stredir ABD’ye gidip Başkan Joe Biden ile görüşmek istiyor. Ama bu, bir türlü gerçekleşmiyor.

Çünkü Biden, Erdoğan’ı “demokrat”, Türkiye’deki rejimi ise “demokrasi” olarak görmüyor.

Erdoğan’la görüşmek için Türkiye’nin Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Gezi Davası sanıklarının tutuksuz yargılanmasının sağlamasını ön şart olarak koyuyor… 

Bir diğer şartı da Erdoğan’ın sandık sonuçlarına saygı göstermesi…

Bunlar olmadan Erdoğan’la biraraya gelmeyi kesinlikle reddediyor.

*

İşte; Erdoğan, dünkü buluşmayı o yüzden gerçekleştirdi; o fotoğrafı o yüzden çektirdi.

İddia ediyorum; dünkü görüşme bu beklentilerin hiçbirinin gerçekleşmesini sağlamayacak.

Ve yine iddia ediyorum; Erdoğan değil ama Özgür Özel çok yakında ABD’ye gidecek ve Biden ile olmasa bile ABD Başkan Yardımcısı ile görüşecek.

*

Peki; neden mi “Dünkü görüşme Kavala’nın, Demirtaş’ın ve Gezi Davası sanıklarının tutuksuz yargılanmasını sağlamayacak” diyorum…

Basit…

Fotoğrafı doğru okursanız anlarsınız…

Dün gece hemen herkes boş kalan o üçüncü koltuğu konuştu ama kimse gerçeği göremedi, görse bile söyleyemedi…

Erdoğan’ın o üçüncü koltuğu oraya koydurmasının nedeni, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye mesajdı…

“Merak etme, senin yerin her zaman ayrı. Senin karşı çıktığın hiçbir şeyi onlara vermeyeceğim” demek istedi!

Şimdi soruyorum size:

Bahçeli’yi kızdırmaktan iktidarını riske etmekten bu kadar korkan bir Erdoğan, onun oluru olmadan yukarıda saydığım adımları atabilir mi?

*

Dün bizde bunlar olurken ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretine ilişkin planladıkları bir şey olmadığını söyledi.

Yani Washington, Ankara’daki demokrasi müsameresini yemedi. 

Bunun da anlamı şu:

Kimse artık Erdoğan’a inanmıyor.

*

Kimse inanmıyor dedim ya; hemen özür dileyeyim…

Olmaz mı? 

Fanatikleri, kayıtsız şartsız inanıyor elbette…

Bir de ne kadar üç kağıtçı, dolandırıcı, hırsız varsa ona inanıyormuş gibi görünmek için kıçlarını yırtıyor.

Biliyorsunuz; bunlardan biri tarikat şarlatanı Cüppeli Ahmet…

Bir diğeri de… 

Romanlar Federasyonu Başkanı Ahmet Çokyaşar’dı.

*

“Dı” diyorum çünkü kendisi dün “umre dolandırıcılığı” suçlaması ile gözaltına alındı. Kocaeli’nde turizm acentesi sahibi olan bu arkadaş, umreye gitmek isteyen 400 kişiyi yaklaşık 10 milyon lira dolandırmakla suçlanıyor.

Ahmet Çokyaşar, yerel seçimlerden beş gün önce önce beraberindeki Roman derneklerinin temsilcileriyle birlikte Cumhur İttifakı’na kayıtsız şartsız destek vereceklerini açıklayan kişi!

Meğer adamın derdi başkaymış…

*

Çok karışık bir yazı oldu değil mi?

Suç benim değil…

Recep Tayyip Erdoğan’ın ve iktidarının hali tam da bu…

Bir tarafta Biden, diğer tarafta Bahçeli’nin boş koltuğu ve baş destekçi Roman arkadaşın dolandırıcılığının ortaya çıkması...

“Peki; CHP ve Özgür Özel ne oluyor?” diyorsanız…

Konu mankeni…

Hepsi o kadar!

*

Kısacası…

Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete…

Hakkımızda hayırlısı olsun!