TUSAŞ saldırısına dair on beş soru…

Beş vatandaşımızın hayatını kaybettiği 22 vatandaşımızın da yaralandığı TUSAŞ baskınını kim yaptı?

İçişleri Bakanı, bu sorunun yanıtını beş-altı saatte verdi:

PKK!

Eylemi gerçekleştirdiği söylenen iki kişinin PKK ile ilişkisi hemen ortaya kondu. Böylece “katilleri başka yerde aramaya kalkışacakların” önü kesildi!

Oysa olay bu kadar basit değil.

Evet; görünüşte tetikleri çeken PKK militanları ama… Talimatı veren kim? Proje, kimin projesi?

Yani diyorum ki taşeronu bırakın, varsa azmettiriciye yani asıl patrona bakın!

Ben ahkam kesmem… Çünkü ne terör uzmanıyım, ne de sinsi oyunlardan anlarım.

Bu nedenle sadece soru sorarım. Başlayayım:

***

Bir: PKK, bu saldırıyı MHP Genel Başkanı’nın, örgütünü tasfiye ettiğini açıklaması için Öcalan’ı Meclis’e davet etmesi üzerine mi yaptı? 

Yani Kandil’deki eli kanlı terör baronları Bahçeli’ye ve Öcalan’a, “Biz buradayız” mı demek istedi?

İki: İktidara yakın medyada ve AKP çevrelerinde dile getirilen “Biz İsrail’in Türkiye’ye saldıracağını söylediğimiz zaman ciddiye almadınız. Bu saldırı İsrail tarafından yapıldı” iddiası doğru olabilir mi? Suikastte İsrail’in parmak izine rastlandı mı? 

Üç: Saldırı yeri olan Kazan’ın adı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’nın BRICS zirvesinin yapıldığı Rusya’nın Kazan kentiyle aynı…

Türkiye’nin bu oluşuma tam üyeliğik başvurusundan rahatsızlık duyan ABD ve Batılı ülkeler, Erdoğan’a gözdağı vermek için bu ilçeyi özellikle seçmiş olabilir mi? 

Dört: Saldırı ne zaman, nerede planlandı? Teröristler Türkiye’de miydi; değilse ne zaman hangi yolla girdiler? Sınırlarımızı delik deşik eden göçmenlerle birlikte ülkemize girmiş olabilirler mi? Türkiye’de nerede kaldılar? Onca silahı ve mühimmatı ne zaman, nerede, kimlerden aldılar?

Beş: Hedef olarak neden TUSAŞ seçildi? Saldırıların PKK’yı veya diğer olası patronları rahatsız edebilecek projelerle ilgisi olabilir mi?

 Altı: MİT, saldırı öncesinde neden devreye girip engel olamadı? Böyle bir saldırının gerçekleşeceğini bilseydi MİT Müsteşarı İbrahim Kalın aynı saatlerde AKP Merkezi’nde olur muydu?

Yedi: Eylem iki kişiyle mi yapıldı? Bazı çevrelerin nizamiyede kendisini patlattığını söylediği üçüncü teröristten neden hiç söz edilmiyor?

Sekiz: İki eylemci, saldırıdan önce bir kafede dört saat boyunca neyi bekledi?

Dokuz: Saldırı henüz sürerken ve içeriden silah sesleri gelirken, saldırganların güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerini sosyal medyaya kim, neden servis etti? 

On: Güvenlik kamerası kayıtlarının sızdırılması, saldırganlara içeriden destek verildiği anlamına gelebilir mi? Saldırganlar, bu önemli kuruluşun hangi binasına, hangi odalarına girdi? Amaçları bir takım kozmik bilgileri edinmek olabilir mi?

Dışarıya bilgi aktarımı yaptılar mı? Nerede öldürüldüler? 

On bir: Saldırganların etkisiz hale getirilmesinden sonra bile kurumun çeşitli noktalarından gelen patlama seslerinin kaynağı neydi? Bu patlamalar, kurumun farklı noktalarına, saldırıdan önce birileri tarafından patlayıcı yerleştirildiği anlamına mı gelir?

On iki: Cumhurbaşkanı’nın damadının şirketi Baykar’a ait tesisler bile devletin güvenlik güçleri tarafından korunurken, böylesine önemli bir devlet kuruluşunun güvenlik işleri neden özel bir şirket tarafından sağlanıyor? 

On üç: Güvenliğin özel bir şirket tarafından sağlanması, güvenlik zaafına ve hatta saldırganlara önceden bilgi aktarılmasına neden olmuş olabilir mi?

On dört: Saldırganlar, neden bir araç temin etmediler de bir taksiyi gasp ederek şoförü öldürmeyi tercih ettiler? Nasıl oldu da tüm bunları yaparken hiç kimse onları görmedi ve hiçbir MOBESE kamerasına yakalanmadılar?

On beş: Bu saldırı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetenlere “Biz istediğimiz zaman dilediğimiz her kurumunuza gireriz” mesajı olabilir mi?