Dünyanın en tutarsız ve kararsız siyasetçisi…

29 Ocak 2009’da İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenen zirvede İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'i sert sözlerle eleştirdi. İki ülke arasındaki siyasi ilişkiler 13 yıl boyunca dondu. Büyükelçilikler bile karşılıklı olarak kapatıldı. Ne olduysa 2022’de beyefendi birdenbire İsrail’le ilişkilere tekrar yeşil ışık yaktı.

***

31 Mayıs 2010’da Gazze’ye insani yardım taşıdığı söylenen 'Mavi Marmara' gemisi İsrailli askerler tarafından basıldı. “Gemiye ben izin verdim” dedi. Birkaç yıl sonra ise resmen kendisini yalanladı: “Siz bu insani yardımı götürmek için bana mı sordunuz?”

***

Birleşik Arap Emirlikleri’ni 15 Temmuz darbe girişimine sevinmekle bu girişimi finanse etmekle suçladı; altı sene sonra sanki bu sözleri hiç söylememiş gibi bu ülkeyi ziyaret etti ve ilişkileri normalleştirdi.

***

İstanbul’daki büyükelçilik binasında katledilen gazeteci Cemal Kaşıkçı nedeniyle Suudi Arabistan yönetimini ağır sözlerle hedef aldı. “Bunlar dünyayı enayi zannediyor. Bu millet enayi değil, hesap sormasını bilir” dedi. Birkaç yıl sonra bu sözler unutuldu. Suudi Arabistan’ı yeniden “dost ve kardeş ülke” ilan etti. Dava resmen hasıraltına süpürüldü. Olayın azmettiricisi olan Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ı Kaçak Saray’ında resmi törenle ağırladı.

***

İzmir’de, “terör örgütleri adına suç işlediği ve casusluk yaptığı” iddiasıyla hakkında 35 yıl hapis cezası istenen ve ev hapsinde olan ABD’li din adamı Andrew Craig Brunson’un asla ABD’ye iade edilmeyeceğini söyledi. “Bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi alamazsın” diye ABD’ye rest çekti. Aynı yıl içinde Rahip Brunson serbest bırakıldı, ABD’ye gitti, kahraman oldu!

***

24 Kasım 2015’te, Türkiye-Suriye sınırında Rusya’ya ait bir savaş uçağının düşürülmesinden sonra, “Özür dilemesi gereken biz değiliz, hava sahamızı ihlal edenlerdir” diye meydan okudu. Yedi ay sonra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e bir mektup göndererek üzüntülerini belirtti!

***

Alman vatandaşı gazeteci Deniz Yücel için, “Tam bir terörist. Ben bu makamda olduğum sürece asla iade edilmeyecek” dedi. Almanya Başbakanı Merkel’in ısrarları sonucu Deniz Yücel, birkaç ay sonra tahliye edildi ve Almanya’nın gönderdiği özel uçakla ülkesine döndü.

***

2013’ten itibaren Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad için “Allah izin verirse bu katilin dünyada hesap vereceğini göreceğiz” dedi. Yıllarca hakaret etti. İki ay önce ise “Biz Sayın Esad’a davetimizi yapacağız. İnşallah bu davetle birlikte de Türkiye-Suriye ilişkilerini geçmişte olduğu gibi aynı noktaya getirelim istiyoruz” dedi.

***

2022’nin Mart ayında “Artık benim için Miçotakis diye biri yok. Bundan sonrasını Miçotakis kendisi düşünsün” dedi. 2024’ün Mayıs ayında Yunanistan Başbakanı Miçotakis’i Ankara”da ağırladı. 

***

2023’ün Ocak ayında NATO’ya üye olmak isteyen İsveç’e, “Siz terör örgütünü destekliyorsunuz. Kusura  bakmayın, NATO konusunda bizden herhangi bir destek göremeyeceksiniz” diye kapıları kapattı. 11 ay sonra İsveç’in NATO’ya katılım protokolünü onayladı.

***

Şimdi de “Katil, darbeci, zalim, firavun. Asla barışmam!” dediği Mısır Devlet Başkanı Sisi ile can ciğer kuzu sarması oldu.

***

Bunlar dünyanın en tutarsız devlet başkanının sadece dış politikayla ilgili “U” dönüşleri…

Ekonomiyle, iç politikayla, eğitimle, kültürle, kentleşmeyle, çalışma hayatıyla ve diğer konularla ilgili çelişkilerini sıralamaya, kitap sayfaları bile yetmez!

Sadece meşhur “Nas” inadının Türk halkına kaç milyar dolara mal olduğunu hepimiz yaşayarak gördük.

Sonraki U dönüşünü de!

Beyefendi ülkeyi krizden kurtaramayınca bir U dönüşü daha yaptı ve “Dolandırıcı… Halk Bank’ı dolandırmaya çalıştı” dediği Mehmet Şimşek’i yeniden ekonominin ve Hazine’nin başına getirdi.

*** 

Bu kadar tutarsız, kararsız, istikrarsız bir siyasetçi olan beyefendi, halkını sadece yoksullaştırmakla, çağın gerisine düşürmekle kalmadı; aynı zamanda yukarıda sıralamaya çalıştığım “u dönüşleri”yle dünyaya rezil etti.

Ülkeyi uçuruma sürükledi.

İtibarsızlaştırdı.

Verdiği hasar kaç yılda giderilir bilmiyorum.

Bildiğim tek şey…

Oy potansiyelinin hala yüzde 40’larda olduğu…

İşte; buna inanmakta gerçekten güçlük çekiyorum!

Eğer demokrasi böyle bir şeyse…

Gelin bu işi bir daha düşünelim!