[email protected]

En saçma siyasetçi ve ona inanan saflar!

Başlıktaki “en saçma siyasetçi” tanımını okuyunca aklınızdan kimler geldi, kimler geçti değil mi?

Sağolsun; ülkemiz bu konuda oldukça bereketli bir toprağa sahip!

Eeee, her zaman bir Mustafa Kemal çıkmıyor tabii…

Tek tek isim sayıp başıma bela alacak değilim. Beş dakika düşünürseniz en az on ismi listeleyeceğinizden eminim.

Ama benim başlığa aldığım siyasetçi, gerçekten de saçma sapan bir karakter.

Gelin görün ki bu saçmalığına karşın bu ülkeye Başbakan bile oldu…

Bu ülke bugün Suriye ile hala papaz haldeyse… Bunun eseri! Sözüm ona Şam’a girecekti, koskoca Şam bize girdi.

Bugün itibarıyla 66 yaşında…

Siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler profesörü…

Eski büyükelçi…

Eski milletvekili…

Eski dışişleri bakanı…

Eski AKP Genel Başkanı…

Eski başbakan…

Beş yıldır da gücüne bir tek Kemal Kılıçdaroğlu’nun inandığı küçük bir partinin genel başkanı.

Recep Tayyip Erdoğan’ın sağ koluyken kapının önüne konuldu.

İşin ilginci kurduğu yeni partiye AKP’lilerden daha çok bizim saf eski solcular iltifat etti.

Bunlardan biri de benim 40 yıllık can arkadaşımdı.

CHP üyesiyken istifa etti; beş para almadan bu arkadaşın “danışmanlığına” soyundu.

Gecesini gündüzünü buna adadı.

“Türkiye’yi AKP’den ancak bu adam kurtarır, AKP tabanından bir tek bu oy alabilir” diyerek peşine takıldı.

Oysa adamın kendisini kurtaracak hali bile yoktu.

“Profesyonel olarak bu görevi üstlensen hadi neyse… Sen bir de emekli maaşını bu uğurda harcıyorsun. Bu adam seni kullanıyor. Üstelik gençlik ideallerine ihanet ediyorsun” dediğim için arkadaşlığımız bitti.

Hem de ne bitiş!

Küfür kıyamet!

Bu saçma sapan tip, sadece benim arkadaşımı kandırmadı.

Kendisine öyle bir güç vehmetti ki CHP’nin o dönemki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bile buna inandı.

“Altılı masa” diye bir şey kurdu, Atatürk’ün CHP’sini bu yobaz adama ve onun gibi diğer yobazlara altın tepsi içinde ikram etti.

Milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimlerinin kaybedeni Kemal Bey ve CHP oldu, bu arkadaşlar ise kendilerini öyle iyi sattılar ki rüyalarında bile göremeyecekleri milletvekili sayısıyla parlamentoya girdiler.

Benim saf arkadaşımı mı merak ediyorsunuz?

Tahmin edebileceğiniz gibi o dışarıda kaldı… Adam yerine bile konulmadı.

Bu saçma sapan adam, “kandırma sanatı”nı sadece Türkiye’de değil uluslararası alanda da sürdürdü.

“Türkiye'nin küresel olarak yeniden uyanışının arkasındaki beyinlerden biri” olarak gösterildi; bu yüzden de Foreign Policy dergisinin, 2010 yılındaki “İlk 100 Küresel Düşünür” listesinde yer aldı.

“Küresel uyanış” dedikleri şey ise, “Yeni Osmanlıcılık” ve “Pan İslamizm”den başka bir şey değildi.

Peki; bu arkadaşın arkasındaki güç kimdi?

“Recep Tayyip Erdoğan” mı dediniz?

Hayır… Onu, Recep Tayyip Erdoğan’la tanıştıran, allayıp pullayıp satan, maddi (!) ve manevi olarak her daim arkasında duran kişi…

Liseden sınıf arkadaşı olan dinci işadamı Murat Ülker’di.

Artık adını yazayım:

Bana göre Türkiye Cumhuriyeti Siyasi Tarihi’nin en saçma sapan 10 kişisi listesine en önlerden girmeyi hak eden bu adam, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu…

Partisi, tek başına girdiği son yerel seçimlerde tüm Türkiye’de sadece 34 bin 212 oy aldı ve 21’inci parti olabildi.

Arkadaş da çıktı; bütün seçim bölgelerinde seçime girmediklerini, bu yüzden oylarının düşük kaldığını anlattı…

Yersen!

Her yerde seçime girse, sonuç bundan farklı olacaktı sanki!

Benim eski arkadaşım gibi sol yumruklarını havaya kaldırıp bu dinci faşistlere inanan arkadaşlar her ne kadar safa yatsalar da…

Demokratım dediğine bakmayın, adam dinci…

Bakın 19 Temmuz 2020 tarihinde memleketi Konya’nın Meram ilçesindeki parti kongresinde ne demiş:

“Anadolu’ya çıkarım ve sadece ‘Esselamun Aleyküm’ derim, bütün Anadolu’yu ayağa kaldırırım. Kimse engel olamaz…”

Siyasetçi olarak vaadin ne?

“Esselamun Aleyküm!”

Ya programın?

“Esselamun Aleyküm!”