Enflasyonun tek sorumlusu devlet!

Sosyal medyada iki-üç yıldır dolaşan bir hikâye var; ne kadarı gerçek, ne kadarı hayal ürünü bilmiyorum.

Arjantin’deki enflasyonun her zamanki gibi Türkiye’yle yarıştığı günlerin birinde Arjantinli bir esnaf yumurta fiyatlarını yüzde 100 artırmış…

Her hafta bir koli yumurta alan yaşlı bir kadın, yumurtanın yeni fiyatını duyunca kulaklarına inanamamış. Nedenini sormuş:

“Toptancılar zam yaptı efendim. Malum enflasyon da var, biz de haliyle fiyatları artırdık.”

Yaşlı kadın elindeki koliyi usulca tezgâha bırakmış:

“O zaman kalsın, ben yumurta yemeden de yaşarım. Yeter ki Arjantin bu zamdan etkilenmesin.”

Satıcı onun bu sözlerini duyunca “Sen bir koli yumurta alsan ne olur, almasan ne olur?” diye geçirmiş içinden… Alaycı gözlerle yaşlı kadına bakmış ve gülümsemiş…

Fakat kadının bu sözleri nasıl olduysa çok kısa bir sürede kulaktan kulağa yayılmış ve kimse o hafta yumurta almamış…

Herkes aynı sözü söylüyormuş:

“Ben yumurta yemesem de yaşarım. Yeter ki Arjantin bu zamdan etkilenmesin!”

                                                                                                                                                            ***

Yumurta üreticileri tüketicinin bu tavrını ciddiye almamış. Hatta zam yapmaya devam etmiş. Bu arada da ellerindeki yumurtaları bozulmasın diye soğuk hava depolarında stoklamaya başlamış… Sonraki günlerde durum değişmemiş, maliyetlere bir de soğuk hava deposu giderleri eklendiği için üreticiler fiyatları artırıyor ama tüm Arjantin halkı da yumurta almamakta ısrar ediyormuş…

Zaman geçtikçe yumurta boykotu öyle bir hal almış ki; ülkedeki tüm yumurta satıcıları iflas bayrağını çeker olmuş…

Onları toptancılar takip etmiş...

Çiftlik sahipleri paralarını alamadıkları için hızla batmaya başlamış…

Günün birinde hepsi pişman olmuş ve bir televizyon kanalına çıkıp Arjantin halkından özür dilemiş…

Sonuç yine değişmemiş!

Ülkede ne grev ne de isyan varmış ama halk öylesine kenetlenmiş ki kimse bu özrü kabul etmemiş ve yumurta boykotunu sürdürmüş…

Üreticiler ve satıcılar üçüncü aya doğru yumurta fiyatlarını zamdan önceki fiyatın da yarısına indirmiş…

***

Dediğim gibi bu hikâye gerçek mi, değil mi bilmiyorum.

Ama bizde fiyatlar ne zaman yükselse, enflasyon rekor kırmaya başlasa, bu hikâye internette dolaşıma sürülüyor.

Bunu yapanlar, Türkiye’de de benzer eylemlerin “para düşkünü esnafı yola getireceğini ve enflasyonu düşüreceğini” sanıyor olmalı.

Oysa ekonomiden sorumlu beyler ve Cumhurbaşkanı Erdoğan her ne kadar aksini iddia etse de Türkiye’deki enflasyonun tek sorumlusu esnaf ya da üreticiler değil…

Hatta onlar da günden güne değişen fiyatlar nedeniyle mağdur.

Peki; asıl sorumlu kim?

Tek bir sözüyle, “Nas var Nas” diyerek uyumakta olan enflasyon canavarını uyandıran ekonomist (!) Cumhurbaşkanı…

İkinci sorumlu yine onun bu safsatasını hayata geçiren dönemin ekonomi yöneticileri…

Her şey bilime aykırı karar ve uygulamalar yüzünden başımıza geliyor.

Bu yüzden günden güne yoksullaşıyoruz.

***

Alın size bir örnek:

Hafta sonunda yeni bir karar alındı ve sigaradaki ÖTV yüzde 57’den yüzde 53,5’e indirildi…

Ne iyi değil mi?

Değil…

Çünkü iktidar aynı zamanda paket başına alınan maktu vergi tutarını 5,7 liradan 7,8 liraya çıkardı.

Vergi Uzmanı Ozan Bingöl oturup bir hesap yapmış ve şu acı gerçeği ortaya çıkarmış:

Satış fiyatı 60 lira olan bir paket sigaranın 51,85…

70 lira olan sigaranın 56,91…

80 lira olan sigaranın 63,93 lirası vergilerden oluşuyor…

İddia ediyorum; içkide de…

İletişimde de…

Akaryakıtta da…

Doğalgazda da…

Durum farklı değil…

Hatta peynir, zeytin, süt, ekmek, sebze-meyve gibi temel tüketim ve gıda maddelerinden bile dünyada en yüksek vergiyi alan ülke, bizim ülkemiz…

Bir kalıp peynir deyip geçmeyin; onda sadece süt ve maya değil… Kurumlar vergisi, gelir vergisi, ÖTV, KDV, çalışanların gelir vergisi, SGK primleri var!

***

Yani yumurtayı satan suçlu olabilir… Ama o Arjantin için geçerli…

Bizim devletimiz hem “yumurtacıyı” hem de bizi öpüyor!

Çünkü vergi düzeni, sadece kümesteki kazı yolma sistemine dönüşmüş durumda.

Buna bir de Nas faciası eklenince…

Hâlâ hayatta olduğumuza şükredin!