Ettiği yemine uymayan Arap dostundan inciler!

Beyefendi 58 yaşında..

Arap kökenli bir aileden geliyor.

Doğum yeri Siirt…

ODTÜ Sosyoloji mezunu…

Stadının adı bile “Devrim” olan, solcu öğrencilerin direnişlerine ve eylemlerine yüzlerce kez ev sahipliği yapan bu üniversitenin yetiştirdiği ender “şeriatçı”lardan biri, belki de ilki…

*

Adalet ve Demokrasi Vakfı’nın dört kurucusu arasında ama “demokrat” değil… 

Sadece, “demokrasi istismarcısı…” 

Asıl amacı demokrasiyi kalkan gibi kullanarak şeriatı getirmek…

AKP’de Dış İlişkilerden ve İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı yaptı ama yine tarikatlara ve türbana özgürlük dışında hiçbir temel insan hakkının yanında olmadı. 

Örneğin gazeteciler, siyasetçiler, sivil toplum örgütlerinin yöneticileri, yaptıkları haberler, yazdıkları yazılar ya da verdikleri demeçler nedeniyle Silivri’ye tıkılırken sesi bile çıkmadı.

*

Siyasette hızla yükselmek için Recep Tayyip Erdoğan’ı peygamberleştirmekten bile çekinmedi. 

Memleketi Siirt’te kadınlara yönelik bir programda, Peygamber için söylenen “salavat”ı, Erdoğan’ın ismi ile birleştirerek; “Resok Tayyip Erdoğan salli ala Muhammed, Ak Parti u Ak Parti salli ala Muhammed” bile dedi.

AKP’nin çuvalladığı Kürt açılımının mimarları arasında yer aldı.

“Heval Tayyip Erdoğan” diye slogan attı.

*

Meclis’te 25 ve 26’ncı dönemlerde milletvekilliği yaptı.

Şu yemini iki kez etti:

“Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine andiçerim.”

Gelin görün ki; yeminin “laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma” kısmına asla sadık kalmadı.

Namusunu ve şerefini tartışma konusu haline getirmeyi göze aldı.

*

Her zaman sıkı bir Atatürk, kendi deyimiyle “Kemalizm” düşmanı oldu.

Dün yine bu yolda devam etti ve köşe yazarı olduğu Yeni Şafak’taki yazısında “Kemalizm ile hesaplaşılması gerektiğini” dile getirdi.

Yazarlık hayatında belki de ilk kez Recep Tayyip Erdoğan’a “sitem” etti; Özgür Özel’le görüşmesini kast ederek şunları yazdı:

 “AK Parti yola ne için çıkmıştı, nereye vardı? Kimlerle yola çıkmıştı, kimlerle devam ediyor? Türkiye’yi yöneten vesayet odaklarına karşı bir halk hareketi olarak ortaya çıkan AK Parti, o vesayet çevreleriyle, ideolojileriyle, Kemalizm’le hesaplaşmak yerine son kulvarda uzlaşmayı mı tercih etti?”

*

Bu adamın adı, Yasin Aktay…

Ona göre Türk milleti yok…

Ona göre laiklik büyük günah…

Ona göre tek yol İslam, Recep Tayyip Erdoğan da peygamber…

Ona göre Atatürk ilke ve devrimleri, “hesaplaşılması gereken” bir şey…

*

Ne yalan söyleyeyim; bir süre önce benim de içim kararmaya başlamıştı ama artık çok umutluyum be dostlar…

Geleceğe artık daha güvenli bakıyorum.

Bu şarlatanların, bu yalancıların, bu yeminine bile sadık kalmayan aymazların yıkamadığı Cumhuriyet, inanın artık eskisinden daha güçlü…

Çünkü neler yapabileceklerini, nasıl küçülebileceklerini artık biliyoruz.

Yani deneyimliyiz!

Emin olun laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti geçirdiği 22 karanlık yılda yıkılmadıysa bundan sonra asla yıkılmaz ve Atütürk ilkeleri bütün nesillere ışık tutmaya devam eder…

*

Bu Arapseviciler ise…

Her zaman olduğu gibi hevesleri kursaklarında, kıç üstü oturduklarıyla kalırlar!