[email protected]

Gönderin biner lira!

Bir ülke düşünün; güven diye bir duygu kalmamış… Sahtekarlık yapmak, onu bunu dolandırmak, yalan söylemek, dini değerleri kullanıp halkı kandırmak, olduğundan farklı görünmek normal, bunları söylemek, eleştirmek suç haline gelmiş…

Örneğin başını sıkı sıkıya bağlayan bir kadın TikTok denilen yozluk pazarında para kazanmak için memesini açacak… Hem de binlerce kişiye… Ama siz para için memesini açan kadının başındaki türbanı sorgulayamayacaksınız. Sorgularsanız, gerici tayfa tarafından itin orta kulağına sokulacaksınız!

Şimdi biz bu kadının bu çelişkisini yazamayacağız öyle mi? Onun inancına güveneceğiz…

İyi de nasıl?

Diğer kadın banka yöneticisi… Gözleri para hırsından kararmış futbolcuların, teknik adamların paralarını toplayıp lüpletecek. Bankası da öyle ya da böyle işe karışacak… Ama biz bankacılık sistemine en ufak bir söz dahi söyleyemeyeceğiz. Çünkü Bankacılık Kanunu’nun ilgili maddesi ortada! Eğer ki bir bankanın ticari itibarını zedelerseniz, hele hele müşteri kaybına yol açarsanız, sizi kimse kurtaramaz.

Şimdi biz o banka yöneticisinin ve en hafif deyimle onun yaptıklarının farkına varmayan bankasının güvenilirliğini sorgulayamayacağız öyle mi?

Güveneceğiz…

İyi de nasıl?

Bir başka kadın başka bir ilde Bitcoin vurgunu yapacak. Milyonlarca liralık sahtekarlığa imza atacak. Yargılanacak. Mahkeme onu suçlu bulup seksen bilmem kaç yıla mahkûm edecek… Kadın sadece üç ay cezaevinde kalacak. Bir başka mahkeme, tahliyesine karar verecek.

Biz bu kadına güvenip para vermeye, mahkemeye inanıp adalet dağıttığını sanmaya devam edeceğiz; öyle mi?

Güveneceğiz…

İyi de nasıl?

Kendilerine fenomen denilen bazı internet soytarıları, güzel kadınları kullanıp yok güzellik merkezi, yok bahis sitesi diyerek kara para aklayacak… Halkın yüzde 90’ı sofrasına et koyamazken bunlar saçlarını dolarla sarıp, altınlı kahve içecek… Biz bunları eleştirirsek, “servet düşmanlığı” yapmış olacağız.

Bu yavşakların, rezaleti ortaya çıkaran gazeteci Murat Ağırel’i açık açık tehdit etmelerini izleyeceğiz; öyle mi?

Emniyet’e güveneceğiz.

İyi de nasıl?

Bu ülkenin ana muhalefet partisi, seçim yenilgisi yaşatan liderinden kurtulacak. Yeni genel başkan seçecek. Tam biraz umutlanırken yeni genel başkan Türkiye’nin doğusuna ve güneydoğusuna "Kürdistan" diyen, Türk askerini işgalci diye niteleyen bir kadının elini sırf sanatçı olduğu için öpecek… Milliyetçilik istismarı yapmak için fırsat kollayan iktidarın eline istediğinden daha büyük bir koz verecek… Bir de genel seçimlerdeki oylarımızı sağcı partilere yağmalattıkları yetmezmiş gibi şimdi de yerel seçimler için “Biz tüm siyasi partileri işbirliğine, güç birliğine davet ediyoruz” diyecek… Biz de saf saf, “Umuttur, taze başlangıçtır” diye bu adamın geçmişi tekrarlamasına göz yumacağız; öyle mi?

Güveneceğiz…

İyi de nasıl?

Ülkenin bugünkü gündeminden bazı seçmeler yaptım size sevgili dostlar…

Nasıl savrulduğumuzu, nasıl kimliksiz ve kişiliksiz bir toplum haline getirildiğimizi ortaya sermek istedim.

Bunlar sadece şu son birkaç günün ürünleri… Geriye doğru gitmeye kalksak, örnekler onlarca bine ulaşır.

Diplomasını bile ortaya koyamayan…

Sırf kendi koltuğu garanti olsun diye Anayasa'yı bile defalarca değiştiren…

Üstelik halkından öyle ya da böyle durmadan güvenoyu alan bir adamın yönettiği ülkede…

Diplomaya da güvenilmez; yargıya da, siyasete de, bilime de, medyaya da, ticarete de…

Ortalık yangın yerine döner!

Tutan, kaçanı öper…

Yakalayan, tuttuğunu dolandırır…