Karşı devrimciler işbaşında!

Cumhuriyetimizin 100’üncü Yılı’nı kutlayacağımız 29 Ekim 2023’e saatler kala, “Cumhuriyet karşıtları”nın karın ağrıları da hissedilmeye başlandı.

İlk hamle TRT’den geldi. Kurum yöneticileri kafalarına göre bayram kutlamalarını ertelediler.

Gerekçe, Gazze’ye yapılan İsrail saldırılarıydı.

Bunu Türkiye’nin Katar Büyükelçiliği’nden ve yurdun dört bir yanından gelen “erteleme” haberler izledi. 

Doha’daki Katar Büyükelçiliği 27-29 Ekim’de düzenlenmesi öngörülen etkinlikleri Filistin’de yaşananları gerekçe göstererek 23-24 Kasım’a erteledi. Erteleme kararını açıklarken de “kutlama” yerine “Cumhuriyet anması” ifadelerini kullandı…

Böylece, cumhuriyeti “kazanım” değil “kayıp” olarak gördüklerini belli ettiler.

Ne ilginçtir ki böyle bir kararı tek başına alabilen Türkiye’nin Katar Büyükelçisi Mustafa Göksu’nun, bu kararı ilan etmeden sadece bir gün önce Halit bin Muhammet es Subeye’nin düğününe katıldığı ortaya çıktı.

Hatta bu düğünün fotoğrafları Katar Büyükelçiliği’nin resmi hesabından bile yayınlandı.

Başka hiçbir büyükelçiliğimiz böyle bir karar almazken, nedense Dışişleri Bakanlığı, Katar Büyükelçisi’nin haddini aşan bu tutumu karşısında sessiz kaldı.

Ayrıca…

Depremde hasar gören tarihi Gaziantep Kalesi’ne, yabancı bayrak asılması ile ilgili genelgeye aykırı bir şekilde devasa bir Filistin Bayrağı asıldı.

Bir kısım çevreler bunun Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına gölge düşürmek amacıyla yapıldığını iddia edince Gaziantep AKP Milletvekili Ali Şahin bir açıklama yaptı ve Cumhuriyet’i kast ederek “100 yıllık bir koma uykusu”ndan söz etti…

Hatırlarsınız önceki yıllarda da AKP Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşçu Cumhuriyet’in, “600 yıllık imparatorluğun reklam arası” olduğunu söyleyerek büyük bir saygısızlığa imza atmıştı…

Sonra ne oldu biliyor musunuz?

Balıkesir halkı Tülay Hanım’ı fena halde cezalandırdı. Tülay Babuşçu tüm müşterilerini kaybetti; sahip olduğu eczaneyi ve kuyumcuyu kapatmak zorunda kaldı.

*

Cumhuriyet’in ilanı bir devrimdir.

Bir devir kapanmış, yeni bir devir başlamıştır.

Cumhuriyet bir devrimdir; çünkü:

Osmanlı Devleti’nin yerine Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.

Babadan oğula geçen padişahlık sistemi yani saltanat bitti.

Hilafet tarihe karıştı.

Ankara, yeni devletin başkenti oldu.

Şeriat yerine laik devlet yapısına geçildi ve beşeri hukuk getirildi.

Ümmet kavramının yerini millet, “kul” kavramının yerini ise “vatandaş” aldı.

Kılık kıyafetle, harflerle, eğitimin birleştirilmesiyle, takvim, saat ve ölçü sisteminin değiştirilmesiyle, bey, paşa gibi unvanların kaldırılmasıyla ilgili kanunlar çıkarıldı.

Tarikatlar, tekkeler, zaviyeler kapatıldı.

Mecelle yani “İslami Özel Hukuk” yerine Medeni Hukuk getirildi.

Şeri cezaların uygulanması yerine, Türk Ceza Kanunu çıkarıldı.

Kadınlara erkeklerle aynı haklar tanındı. Türk kadını dünyada seçme ve seçilme hakkına ilk ulaşan kadınlar arasında en önde yer aldı.

*

İşte; tüm bunlar daha Cumhuriyet ilan edilmeden, Cumhuriyet karşıtlarının, yani “karşı devrimciler”in ortaya çıkmasına neden oldu.

Bu gericiler ve Osmanlı artıkları, yukarıda saydığım devrimleri yok etmek için harekete geçti. Kurulan bu yeni devleti tüm yeni kurum ve kurallarıyla birlikte yıkıp yok etmek için ellerinden geleni artlarına koymadılar.

Ve ne yazık ki; çok partili sisteme geçtiğimizden beri halkımızın “din” hassasiyetini kullanarak iktidardan inmeyen bu karşı devrimciler, bugün itibarıyla yolun sonuna geldiklerini düşünüyor.

*

İşte; son günlerde tanık olduğumuz bu terbiyesizliklerin nedeni bundan ibaret...

Ancak… Onlar ne düşünürse düşünsün; bu ülkenin yurtsever devrimcileri, Cumhuriyet kazanımlarını korumak için can vermeye hazır!

Hafta başından beri evlerini, işyerlerini, sokakları, meydanları Türk bayraklarıyla süsleyen milyonlar da…

Bu tezimin kanıtı…

Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, yaşasın Cumhuriyet devrimleri!