‘Medyalancı’ düzen ve sandalyeli karakter sınavı!

“Neyse ki karakter, sandalye üzerine çıkmakla yükselmiyor…”

Ne yalan söyleyeyim; atasözü gibi bir cümle bu!

Söyleyen Eczacıbaşı, Galatasaray ve Fenerbahçe’de tam 21 yıl forma giyen eski voleybolcu ve şimdiki voleybol yorumcusu Başak Koç…

Her gün saatlerce olimpiyat oyunlarını izliyorum; “Hafızanda ne kaldı?” derseniz…

Bir iki anlamlı hareket…

Bir de bu cümle kaldı!

Çünkü bu sözler, bugün ülkemizdeki “medyalancı düzen”in ciğerlerinin rontgenini çeker nitelikte!

***

Dün TRT Spor ekranlarında verilen bu hayat dersini bilmeyenleriniz için anlatayım:

Türkiye’nin İtalya ile oynayacağı kadınlar voleybol mücadelesi öncesinde, TRT Spor’un deneyimli spikeri Kerem Öncel, milli takımın eski kaptanlarından Özlem Özçelik ile bir canlı yayın gerçekleştirdi.

Karşılaşma öncesi son değerlendirmelerin yapıldığı canlı yayından sonra stüdyoya dönüldü. 

Merkez stüdyodaki yayının yorumcusu Başak Koç, Kerem Öncel'in yayın sırasında ayaklarının altına sandalye koyduğunu ima etti ve aynen şu cümleyi kurdu:

“1.90’lık Özlem 1.70 gözüküyor. Neyse; karakter sandalye üzerine çıkarak yükselmiyor…”

***

Başak Hanım, Kerem Bey’e neden bu lafı soktu, aralarındaki gerçek mesele nedir, elbette bilmiyorum.

Ayrıca, bize ne?

Olayın bizi ilgilendiren boyutu Kerem Bey’in o röportajı yaparken gerçekten sandalyeye çıkıp çıkmadığı?

Dün bütün gün bu olayı araştırdım.

Evet çıkmış…

Üstelik ilk kez de yapmıyormuş bunu…

Röportaj yaptığı kişi kendisinden uzunsa ve söyleşi ayakta gerçekleştiriliyorsa, Kerem kardeş bir sandalye ya da tabure bulup üzerine tünüyormuş…

Biz ekrandan seyrederken Kerem Bey’in selvi boylu olduğunu düşünsek de asıl resim gerçekten komikmiş…

Sandalye üzerinde dengede durmaya çalışan eli mikrofonlu bir adam!

***

İyi de ne gerek var buna?

Eline ne geçecek?

Eminim ki şimdi içinizden birileri çıkıp bana, “Canım ekrana gelecek bel planının dengeli olması için bunu yönetmen ya da kameraman istemiş olabilir” diyecektir…

İtiraz et kardeşim… “Böyle çekin. İzleyiciyi kandırmayalım” de… De ki; boyun kısa kalsa bile karakterin büyüsün!

Ayrıca… 1.70’lik bu arkadaş, kendisinden 20 santim kısa boylu biriyle, örneğin halterci Halil Mutlu ile röportaj yaparken de aynı şeyi yapmış mı? 

Resim dengeli çıksın diye biraz olsun çömelmiş mi?

***

Dün canlı yayında milyonları kandıran bu kurgu, sanmayın ki sadece sporda yapılıyor.

Emin olun özellikle siyaset sahnesi bu işlerin er meydanı…

Bu yöntemi ilk bulanlardan biri Turgut Özal’dı… Konuşma yaparken, ayağının altına yarım metre takoz konulurdu. Hani; kazara üstünden düşse, bir yeri kırılacak…

*** 

Başlıktaki “medyalancı” sözünü boşuna uydurmadım.

Bir medyacılar var.

Bir de medyalancılar.

Gerçek medyacılar ve medyayı doğru kullananlar, doğru haberi en net ve öz şekilde, güzel bir ifadeyle vermeye çalışır.

Medyalancıların amacı ise gözümüzü boyamak ve bizi kandırmaktır. 

Gerçekte heyecanlanmazlar ama heyecanlanmış gibi bağırırlar.

Sevinmezler, sevinmiş gibi takla atarlar.

Onların işi gücü olduklarından farklı görünmektir.

Zır cahildirler, aydın geçinirler.

Komplekslidirler, hırslıdırlar, kavgacıdırlar.

***

Şimdi, “Kerem kardeşimi tenzih ediyorum” dememi bekliyorsunuz…

Hayır tenzih menzih etmiyorum.

İpliğini pazara çıkaran Başak Hanım’ı da (asıl derdi ne olursa olsun) yürekten kutluyorum.

***

Böyle bir olaydan siyasi bir sonuç çıkarmazsam ayıp olur:

Benim için sandalyeye çıkan Kerem Bey neyse… Son seçimlerde birinci parti olma niteliğini kaybeden, yapılan bütün anketlerde hızla oy kaybı yaşadığı görülen AKP’nin durumu da odur…

Gerçek büyüklüğü yüzde 30’lara kadar gerileyen AKP, sandalye üzerine çıkarak olmasa bile Meclis’teki sandalyeleri kullanarak toplumun yüzde 100’üne hükmetmektedir.

Ve… 

Bu “sahte, kompleksli, sakat” durumun bir an önce ortadan kaldırılması gerekmektedir.

***

Yani; biz biz olalım… Her gördüğümüze inanmayalım.

Yoksa bir Başak Hanım çıkar, gerçek foyanızı ortaya döker; siz de düştüğünüz komik durumun verdiği utançla kalırsınız…

***

Tabii; hala biraz olsun ar duygunuz kaldıysa!