[email protected]

Onu bile darbecilikle suçlayıp içeri atmışlar!

Kağıtla, kalemle arası olmayan bir toplumuz…

Hele kitapla… Hiç yok!

Üstelik halkımızın büyük bir bölümünün dini olan İslam’ın ilk emri “Oku” olduğu halde…

Dindarlarımız bir kaç ayet ezberler ama anlamını bilmez.

Çünkü Kur'an’ın Türkçeleştirilmesi, ezanın Türkçe okunması, namazın Türkçe kılınması bazı yobazlar tarafından “Günah” ilan edilmiştir.

İnanan yurttaşlarımız beş vakit namaz kılar ama… Mırıldandıkları ayetlerin, surelerin, duaların ne anlama geldiğini bilmez.

Çünkü hepsi Arapçadır.

Diyanet İşleri Başkanı’nın bile Arapça bilmediğinin bu yüzden tercüman kullandığının ortaya çıktığı bir dönemde, insanlarımızı suçlamak pek de doğru olmaz.

Hem “okusalar” ne olacak ki?

Din, yüzyıllar boyunca farklı sözde alimler tarafından o kadar çok çarpıtılmış ki; neyin doğru olduğunu kestirmek neredeyse olanaksız hale gelmiş…

Din öyle de… Siyaset farklı mı?

Örneğin “sosyal demokrasi…”

Ya da “demokratik sol!”

Elbette, “liberal demokrasi…”

Sosyalizm ya da… Komünizm! Ve faşizm!

Kaç kitap okuduk bunlar hakkında?

Oy vereceğimiz partiyi, neye göre seçtik!

Bu ideolojileri beğenip içselleştirdiğimiz için mi durmadan gidip aynı partiye oy veriyoruz?

“Muhafazakarım” diyenlere bir sorun bakalım, neyi muhafaza etmek istiyorlar!

Başlık parasını mı?

Kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesini mi?

Kan davası geleneğini mi?

Kadına şiddeti mi?

Muta nikahı da muhafazakarlık kapsamında mı?

Başkalarına çuvaldızı batırıp da iğneyle sınanmamak olmaz!

Atatürkçülerimize de gelelim!

Ne yazık ki halkımızın en aydın kesimi olarak öne çıkan Atatürkçüler’de de durum farklı değil…

Sorsanız; herkesin evinde bir tane “Nutuk” mutlaka vardır.

Peki, “Okudunuz mu?” deyin…

Alacağınız yanıt, “Kem, küm” olur!

Yani Kur'an’ı okumadan Müslüman olanlarımız gibi…

Nutuk’u okumadan Atatürkçü olanlarımız vardır.

İşte; bu yüzden yerimizde sayıyoruz.

Sorunlarımızı aşamıyor, bir türlü ileriye gidemiyoruz.

Bugün size 12punto.com.tr yazarı Sevgili Aydın Keleşoğlu’nun çok önemli bir kitabından söz edeceğim.

Eserin ismi, “Cumhuriyeti Kuran Ölümsüz Türkler.”

Değerli dostum Keleşoğlu, hayatını Atatürk’ün düşünce sistemini anlatya adamış bir isim…

Atatürkçü geçinen ama onu bekleyen tehlikeleri göremeyen kesimleri uyarmayı kendisine görev edinmiş…

Geçen yılın sonunda yazıp yayınladığı bu kitabında Atatürk’ün hayatındaki bilinmeyenleri ya da az bilinenleri anlatıyor.

Örneğin, Mustafa Kemal’in Harbiye’yi bitirdikten hemen sonra, 1904 yılında “Abdülhamit’i devirmek, yönetimi ele almak ve yıkımı durdurarak vatan kurtarmak için örgüt kurmak” suçundan tutuklandığını, on gün boyunca işkence ve eziyet gördüğünü biliyor muydunuz?

Ya da hakkında onlarca asılsız ihbar yapıldığını, onun bir “isyan”a hazırlandığının iddia edildiğini…

İşte; bu iddialar yüzünden hep İstanbul’dan uzak yerlerde görevlendirildini duydunuz mu?

Dedim ya okumadan olmaz…

İnançlarımızın, düşüncelerimizin arkasında durabilmemiz için neyi savunduğumuzu bilmemiz gerekir.

Aydın Keleşoğlu’nun bu kitabını “Atatürk’e dair her şey”i merak eden herkese öneriyorum.