Senin için saçlarımı süpürge etmedim mi?

“Ne buluyorsun o kadında anlamıyorum. Onda olup da bende olmayan şey ne? Benden daha mı güzel? Daha mı alımlı? Daha mı zeki? Daha mı fedakar? 

Senin için saçımı süpürge etmedim mi? 

Zor günlerinde yanında olmadım mı? 

Bir dediğini iki mi ettim? 

Bir kez olsun istemediğin bir şey mi yaptım? 

Senin için kendi ailemle bile kötü oldum ben. Her şeyi evliliğimiz bitmesin, yuvamız dağılmasın diye yaptım. 

Tüm değerlerimden, doğru bildiklerimden, ideallerimden, dostlarımdan vazgeçtim. 

Peki; sen ne yapıyorsun? Gözümün önünde başka biriyle flört ediyorsun. Onunla mutlu beraberlik planları yapıyorsun. 

Vaatlerde bulunuyor, her isteğini yerine getiriyorsun. 

Hediyeler götürüyor, hediyeler alıyorsun. 

Hani hoşlanmıyordun ondan? 

Hani yaramazın tekiydi? 

Hani kimse bizim mutlu yuvamızı yıkamazdı? 

Senin yüzünden adım pısırığa bile çıktı. Senin dayatmalarına itiraz etmediğim için herkes benimle dalga geçiyor. 

Söyle, bunları hak edecek ne yaptım ben? Seni başıma taç etmedim mi? İstediğin her şeyi fazlasıyla yapmadım mı? 

Yine de  kararlıysan ayrılmakta,  şayet mutluluğun için beni bariyer olarak telakki ve tarif ediyorsan, bu konuda da herkes seni destekliyorsa; ben üzerime düşeni yaparım. Gönül huzuruyla çekilirim hayatından!”

*

Buraya kadar okuduklarınız, mutsuz bir evliliği kurtarmak için çırpınan “terk edilmek üzere olan bir eş”in feryadıydı…

Şimdi okuyacaklarınız ise AKP iktidarını kayıtsız şartsız destekleyen, bu uğurda geçmişte söylediklerini yalayan, ettiği hakaretleri unutan ve geniş bir kesimde güvenilirliğini ve saygınlığını yiteren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ait… MHP liderinin, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’le Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında önceki gün gerçekleştirilen görüşmeden sonra yaptığı açıklama aynen şöyle:

“Siparişi yapılan normalleşme ve yumuşama atmosferinin önünde şayet Milliyetçi Hareket Partisi bariyer olarak telakki ve tarif ediliyorsa ve bu konuda da geniş bir ittifak oluşmuşsa, MHP’ye düşen, sorumluluğun gereğini gönül huzuruyla yapmaktır.”

*

Şimdi diğer eşin alacağı tavır merakla bekleniyor:

Ya boşanacak ve yoluna yalnız ya da başka bir eşle devam edecek… 

Ya da “Sen beni yanlış anladın güzelim. Hiç ben senden vazgeçer miyim? Sensiz bir hiçim ben! Kimse senin yerini dolduramaz. Tüm gücüm, enerjim, en zor günlerimdeki tek desteğim, hastalandığımda ilacım sensin. Senin üstüne gül koklar mıyım hiç! Sen benim gönlümün tek sahibisin. Gerisi yalan” diyecek… Yani çark edecek!

Bana göre; “çark etmesi” yani üzdüğü Devlet Bahçeli’nin gönlünü alması; olasılık olarak daha yüksek…

Çünkü Bahçeli’nin “boşanma” kararı alması, erken seçim kozunu oynaması anlamına gelir…

CHP de her ne kadar “AKP’yle normalleşmeyi” ön plana alırsa alsın; MHP’nin bu “rest”ini görmek zorunda kalır.

Aksi halde CHP de Özgür Özel de yok olur gider!

*

Peki; Bahçeli’nin desteğini kaybeden Erdoğan ne yapacak? İktidarını Doğu Perinçek’in Vatan Partisi’yle mi koruyacak, HÜDAPAR’la mı, yoksa evrime uğrayıp ucubeye dönüşen DSP’yle mi?

*

Kimileri her ne kadar siyasette kartların yeniden dağıtıldığını ve tüm dengelerin değişeceğini söylese de ben MHP ile AKP’nin yollarını ayıracaklarına yüzde 0,0001 bile ihtimal vermiyorum…

Çünkü onların arasındaki sadece bir çıkar ya da aşk iliskisi değil…

Bu ilişki; resmen bir “suç ortaklığı” ilişkisi...

“Nedir suçları?” diye soracak olursanız, listenin en başına “Laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni el birliğiyle ortadan kaldırmaya teşebbüs etme”yi yazarım.

*

Yani bu ortaklık biterse…

Yazının girişindeki örnekten devam edelim; evlilik biterse…

İki taraf da “Yüce Divan’lık” olur…

Hikayenin sonu da karakolda değil de cezaevinde biter!