Tanrıların içeceğinden 12 yaşındaki hırsıza…

Çikolatanın anavatanı Güney Amerika; özellikle de Meksika…

Çünkü bu müthiş tatlı, Güney Amerika’ya özgü kakao ağaçlarının meyvesinden yapılıyor. 

Tam dört bin yıllık tarihe sahip…

Latin Amerika’nın en eski medeniyetlerinden birisi olan Olmecler, kakao bitkisini çikolataya dönüştüren ilk uygarlık oldu. Onlar çikolatayı, sadece törenlerde içtikleri “mutluluk veren bir ilaç” olarak kullandılar.

*

Yüzyıllar sonra, Mayalar çikolatayı “Tanrıların içeceği” olarak görmeye başladı. Kavrulmuş kakaoyu kırmızı biber, su ve mısır unu ile kavurarak demliyor, sonra da bu karışımı bir kaptan diğerine dökerek, “acı su” anlamına gelen “xocolatl” adlı kalın köpüklü bir içecek elde ediyorlardı.

*

On beşinci yüzyıldan itibaren, Aztekler çikolatanın erotik gücünü keşfettiler. 

Bu içeceği içen kişilerin cinsel güçlerinin arttığına ve daha iyi savaştıklarına inandılar. 

Hatta…

Kakao çekirdeklerini para birimi olarak kullanmaya başladılar.

*

İspanyol kaşif Hernan Cortes çikolatayı Amerika’ya düzenlediği bir keşif gezisi sırasında keşfetti. 

İspanya’ya döndüğünde, kakao çekirdeklerini İspanyollara tanıttı. İspanyollar çikolatanın acı tadını kırmak için şeker ve balla tatlandırmaya başladılar.

Keşişler de çok sevdi bu içeceği; dini ritüellerde lıkır lıkır içtiler.

*

Çikolatanın komşu Fransa’ya ve ardından Avrupa’nın geri kalanına ulaşması neredeyse bir asır aldı.

O yıllarda el işçiliğiyle üretilen çikolata, Avrupa aristokrasisi arasında son derece popüler hale geldi.

Kraliyet ailesi ve üst sınıflar, sağlıklı yaşamak için çikolata tüketti.

*

1828’de “çikolata presi” icat edildi…

Bu bir devrimdi!

Böylece, kavrulmuş kakao çekirdeklerinden kakao yağı sıkılıyor, ince bir toz elde ediliyordu.

O toz daha sonra tatlı sıvılarla karıştırıldı ve bir kalıba döküldü, burada katılaştırılarak “yenilebilir bir çikolata” haline getirildi.

*

Çikolata, bu devrimle ucuzladı ve herkesin tüketebileceği bir fiyatla satılır oldu.

İlk kez 1847’de, J.S. Fry&Sons adlı bir İngiliz şirketi yenilebilir katı çikolatanın fabrikasyon üretimine geçti.

*

Yıl 2023… Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı…

Çikolata artık her yerde…

Hakkari’de yaşayan 12 yaşındaki bir çocuk, üç harfli marketlerden birini dolaşırken rafları dolduran çikolatalara tek tek baktı.

Parası yoktu ama canı fena halde çikolota çekiyordu.

Çevresine göz attı; kimse yoktu.

Nefsine yenildi ve en çok sevdiklerinden iki küçük paketi cebine koydu.

Bir süre daha marketin diğer reyonlarında dolaştı. 

Tam sokağa adımını atacaktı ki… Bir market çalışanı gelip kolundan tutu.

O anda büyük bir panik yaşadı çocuk. Direnir gibi oldu. Diğer bir market çalışanı da geldi yanlarına. Kollarından tutarak, dükkanın depo bölümüne götürdüler. Üzerine aradılar ve buldukları iki çikolata paketini, sanki makineli tüfek bulmuş gibi masanın üzerine koyarak, çocuğu hırsızlıkla suçladılar.

Kapıyı üzerine kilitleyip gittiler.

*

Sonrası… Bilinmiyor.

Çocuğu serbest mi bıraktılar yoksa karakola mı götürdüler belli değil.

Bilinen tek şey, marketteki kapalı devre kamera sistemine takılan bu görüntülerin sosyal medyaya düştüğü…

Bunun üzerine Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı.

Market yetkilileri ve çalışanları “çocuğu hürriyetinden yoksun bırakmakla” suçlanıyor.

Aman; sakın unutmayayım; Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da devreye girdi ve “Geleceğimizin teminatı evlatlarımıza yapılan her türlü olumsuz eyleme karşı çok hassas olduğumuz bilinmelidir. Adalet Bakanlığı olarak konuyu yakından takip ediyoruz” dedi.

Kara mizah gibi!

*

Bana göre suçlu ne o çocuk, ne de market çalışanları…

Asıl suçlular, bir çocuğu bu çağda bile çikolata hırsızlığı yapmaya iten yoksulluğun mimarları…

Yani ülkeyi yönetenler!

Çok merak ediyorum; Adalet Bakanı’nın yüreği, bunlar hakkında da gereken işlemleri başlatmaya yetecek mi?

*

Çikolota…

“Tanrıların İçeceği”ydi…

Bugünün “iş bilmez tanrıları” ise ejderha meyveli smoothie tecih ediyor…

Yoksul ailelerin çocuklarına, çikolata çalmak kalıyor!