Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.367

Cumhuriyetimizin % 15’i kutlu olsun!

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun üzerinden dolu dolu 101 yıl geçti; 102’nci yıla giriyoruz…

Sizi bilmem ama ben her Cumhuriyet Bayramı’nda kendime aynı soruyu soruyorum:

Sahi; biz neyi kutluyoruz?

Atatürk ve arkadaşlarının 29 Ekim 1923’te ilan ettiği cumhuriyeti mi?

Yoksa kuruluş günlerindeki ilkelerinden artık eser kalmayan, kurumlarının içi boşaltılan, en kutsal kavramları bile tartışmalı hale getirilen “demoralize cumhuriyet”i mi?

***

Kimse kızmasın; dört “cumhuriyet” var…

Birincisi 1923’ten Atatürk’ün sonsuzluğa göçtüğü 1938 yılına kadar olan dönem… Şahlanış Dönemi!

Neler yapıldı neler!

Sıfırdan yeni bir vatan, yeni bir devlet kuruldu ve o vatana vatandaşlık bağıyla bağlı herkese vatandaş denildi.

Sanayiden eğitime, adaletten askeriyeye, insan haklarından bilim ve sanata kadar her konuda müthiş adımlar atıldı. Bu 15 yılın mirası, sonra ki 86 yılda yenile yenile bitirilemedi!

***

İkincisi Atatürk’ün ölümüyle başlayan ve İkinci Dünya Savaşı sırasındaki zor günleri kapsayan 1938-1950 arasındaki “Duraklama Dönemi…”

İkinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü büyük bir taktik ustalığıyla dünyayı yangın yerine çeviren İkinci Dünya Savaşı’na ülkemizi sokmamayı başardı.

Ancak bu hiç takdir edilmediği gibi; yaşanan yoksunluk ve yoksulluk nedeniyle cumhuriyet karşıtları tarafından hep istismar edildi.

***

Üçüncüsü 1950’de CHP’nin en üst kademesinde görev yapan bazı isimlerin Demokrat Parti’yi kurarak ve “Çok partili sisteme geçiyoruz” diyerek başlattıkları “İlkelere ve Devrimlere İhanet” dönemi… 

Çeşitli sağcı iktidarların yönetiminde 2002 yılına kadar süren bu dönem, Adnan Menderes’in seçmenlere hitaben söylediği, “Siz isterseniz hilafeti bile geri getirebilirsiniz” sözleri ile özdeşleşti.

***

Ve dördüncü dönem; 2002’de başlayan ve hala süren Karşı Devrim Dönemi…

Bu dönemde hepimizin gözünün önünde Atatürk’ün kurduğu kurumların zerresi bırakılmadı.

Laikliğe karşı üstü örtülü bir savaş açıldı. 

Anayasayla kapatılan tarikatlara göz yumuldu. 

Eğitimde birlik ilkesi rafa kaldırıldı. 

Saltanat ve hilafet geri getirilmedi ama “Neo Saltanat” dönemi başlatıldı. 

Hukukun üstünlüğü ilkesi yok sayıldı.

Güçler ayrılığı ilkesinden vazgeçildi.

Ülke tek adam yönetimine terk edildi.

Bütün çağdaş kazanımlardan, bile isteye vazgeçildi.

Yani…

Cumhuriyetin bütün “kale”leri alındı.

Bütün tersanelerine girildi.

Ordular şimdilik dağıtılmadı ama tarikatlar arasında paylaştırıldı.

Ülkenin dört bir yanı cumhuriyetin kuruluş değerlerinden nefret eden bir zihniyet tarafından işgal edildi.

***

Türkiye Cumhuriyeti için beşinci dönemin adı ya “Çöküş Dönemi” olacak, ya da “Yeniden Şahlanış, Fabrika Ayarlarına Dönüş Dönemi…”

Bunu, cumhuriyete bağlı milyonların vereceği mücadele belirleyecek…

İşte; bu yüzden şu an hayatta olan bizlere büyük görev düşüyor.

Ya cumhuriyetin mezarını kazmalarına seyirci kalacağız ya da bu durum ve şartlar içinde bile görevimizin Türk bağımsızlık ve cumhuriyetini kurtarmak olduğunu hatırlayacağız. 

***

Evet; cumhuriyetimizin 101’nci yaşına girmesini kutluyoruz.

Ama aslında cumhuriyetimizin sadece yüzde 15’ini kutluyoruz!

1923-1938 yılları arasında geçen o muhteşem 15 yılı kutluyoruz!

Gerisi mi?

Gafletle, ihanetle, delaletle boşa geçen onlarca yıl…

İşte; bu gerçek, bilinçaltımızda yer ettiği için cumhuriyet bayramlarında coşamıyoruz, hatta geleceğimiz için kaygılanıyoruz…

***

Ben ise “yeniden şahlanış” dönemini başlatacağımız o büyük güne kadar, cumhuriyetimizin sadece yüzde 15’ini kutlamaya devam edeceğim. 

Çünkü geri kalanında kutlanacak bir şey görmüyorum!