Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,0106
Dolar
Arrow
34,2550
İngiliz Sterlini
Arrow
44,5453
Altın
Arrow
3027,0000
BIST
Arrow
8.761

Üç yazı birden.... Yazmaya mürekkep yetmiyor

BİRİNCİ YAZI


ATATÜRKÇÜLER BÖLÜNÜNCE.... 

Hainlerin ihanetine kızmıyorum; haine kızılır mı? Ezilir, yok edilir!

Düşmana kızmıyorum, deliye kızmıyorum, hatta bilerek isteyerek bu ülkeyi satan alçaklara bile kızmıyorum.

Onlarla mücadele edilir; kızılmaz!

Ama bir kesim var ki…

Onlara fena halde kızıyorum!

Kendilerine “Atatürkçüyüm” diyen ama kişisel hırsları ya da çıkarları yüzünden hainlerin, düşmanların, delilerin, alçakların değirmenlerine su taşıyanlar!

Onların yaptığı, hepsinden beter!

*** 


Yargının bütün kurumlarıyla iktidara teslim olduğu günlerde, özellikle kumpas davaları sürecinde aslanlar gibi direnen avukatların örgütü İstanbul Barosu, kelimenin tam anlamıyla “aptalca koltuk hırsları” yüzünden ayrılıkçı bir kadroya teslim edildi!

Başkan seçilen ve seçilir seçilmez Anayasa’nın dördüncü maddesinde “olumlu” değişiklikler yapılabileceğini dile getirerek büyük tepki çeken İbrahim Kaboğlu’nu zaten biliyor olmalısınız:

Her ne kadar bir ara CHP’den milletvekili seçilse de “yetmez ama evet”çi bir isim. 

Anayasa’dan ilk 4 maddeyi kaldırma fikrini yıllar önce ilk ortaya atanlardan… 

Abdullah Öcalan’ın ‘demokratik özerklik’ önerisinin yılmaz savunucusu… 

Anayasaya Türk yerine Türkiyeli ifadesini sokmaya çalışan profesör…

Ve Ergenekon operasyonlarının genişletilmesini savunan, PKK propagandası yapmak suçundan 2017 yılında Marmara Üniversitesi’nden ihraç edilen kişi…

Gazeteci kardeşim Erdem Atay, Veryansın TV isimli internet sitesinde bu arkadaşın listesinde yer alıp İstanbul Barosu’nu yönetmeye hak kazanan diğer isimleri de tek tek yazdı.

***

Metin İriz: Terör örgütü elebaşı Öcalan’ın avukatı Selim Okçuoğlu’nun avukatı.

Arzu Becerik: TSK’nın PKK ile mücadelesini kast ederek ‘Katliama ortak olmayacağız’ açıklaması yapan ‘Barış Akademisyenleri’nin avukatı. 

Mehmedali Barış Beşli: Laz Derneği Kurucu Başkanı. 1994 yılında Laz bölücülüğü yaptığı gerekçesiyle yargılandı. Lazcanın eğitim dili olmasını savunuyor.

Ahmet Ergin: Öcalan’a özgürlük isteyen Emek Partisi’nin (EMEP) Ümraniye Belediye Başkan Adayı. 

Yelda Koçak Urfa: HDP ve DEM destekli Eşitlik İçin Kadın Platformu üyesi.

Fırat Epözdemir:  Öcalan’ın avukatlarının avukatı. PKK’nın desteklediği Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Başkanı.

Ezgi Şahin Yalvarıcı: PKK’dan yargılanan sanıkların avukatı.

Diğer kurullara seçilenlerin tamamı da farklı değil… Çoğu eski HDP’ye ya da şimdiki DEM Parti’ye yakın.

***

Diyeceksiniz ki “Düne kadar Atatürkçü kadroların ezici bir çoğunluğa sahip olduğu, varlığıyla onur duyduğumuz İstanbul Barosu seçimlerini, nasıl oldu da yüzde 11’lik bir oyla bu grup kazandı?

Bu sorunun yanıtı çok kolay:

Çünkü Atatürkçüler bölündü.

Önce solcular ve Atatürkçüler diye bölündüler.

Sonra solcular dörde, Atatürkçüler üçe bölündü.

En son seçimleri kazanan Atatürkçü, Önce İlke Çağdaş Grubu kendi içinde bir kez daha bölündü ve yarışa iki adayla girdi.

Sonuç da böyle oldu:

64 bin 072 üyenin oy kullandığı seçimde en çok oyu alan beş adaydan Atatürkçü olan dördü, 20 bine yakın oy almasına rağmen seçimi kaybetti.

Buna Atatürkçü olan diğer küçük grupları da ekleyin, Atatürkçü avukatların 40 bine yakın oyu çöpe gitti.

Diğer bir deyişle İstanbul Barosu’nun yeni yönetimini İstanbul’daki avukatların yüzde 89’u desteklemiyor ama bu arkadaşlar Atatürkçüler’in koltuk hırsı yüzünden yüzde 11’le dünyanın en büyük barosunun yönetimini ele geçirdi. Şimdi önümüzdeki iki yıl boyunca onlar ne derse o olacak?

Onların ayrılıkçı ve yetmez ama evetçi tavırları, İstanbul Barosu’nun görüşüymüş gibi kamuoyuna ulaşacak…

Buna daha ilk günden başladılar bile!

***

Yazının başında da dedim ya; düşmana kızmıyorum, haine, kalleşe, hatta bilerek isteyerek bu ülkeyi satan alçaklara da kızmıyorum…

Ama koltuk hırsları yüzünden hainlerin, düşmanların, delilerin, alçakların değirmenlerine su taşıyan aptallığa fena halde kızıyorum!

 

İKİNCİ YAZI

FETÖ’NÜN YERİNİ ALAN TARİKATLARI UYARIYORUM!  

Fethullah Gülen öldü; arkasından en çok kızanlar, “ateşi bol olsun” diye beddua edenler, bir zamanlar kol kola girdikleri AKP’liler oldu.

Önce birkaç örnek vereyim; sonra bir uyarıda bulunacağım:

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: “Muhterem Fethullah Gülen, gelin artık, bu hasret bitsin!” 

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ: “Bu ülkenin yetiştirmiş olduğu değerli bir kıymettir.”

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik: “Cemaat devleti ele geçirmiş, buna kargalar bile güler!” 

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin: “Başarıların baş mimarı muhterem Fehullah Gülen’dir!” 

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu: “Kendisi uzaklarda, selam olsun!”

TBMM Başkanı Bülent Arınç: “O siyaset üstü bir insandır. Kendisiyle görüşürüm ve bundan onur duyarım.”

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici: “FETÖ terör örgütü değildir.”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: “Kendisi muhterem bir şahsiyettir.”

***

Bugün ne diyorlar?

“İblis, onursuz, alçak, en büyük bela…”

Gelelim uyarıya:

Sözüm FETÖ’den boşalan yeri dolduran başta Menzil ve Süleymancılar olmak üzere bütün tarikatlara:

Bugünkü saadet devrine sakın aldanmayın; çünkü kollarınıza girdiğiniz kişilerin yarın sizin hakkınızda söyleyeceği sözler bugünden belli…

Benden söylemesi!

 

ÜÇÜNCÜ YAZI

BÖYLE ASENA GÖRÜLMEDİ

Daha düne kadar HDP’lilerle ya da DEM’lilerle fotoğraf bile çektirmeyen, çektireni de vatan haini ilan eden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dün yine bütün Türkiye’yi ters köşeye yatırdı.

Kendisinden coşkulu bir “vatan millet nutku” dinlemeye gelen partililerini hayal kırıklığına uğrattı.

Öcalan’a af için bir yol arayışına girdi ve kendisinin Meclis’e getirilip konuşturulmasını istedi.

Bir zamanlar “ip attığı” Recep Tayyip Erdoğan’ın bir numaralı ortağı ve savunucusu olduğunda nasıl hepimizi ters köşeye yatırdıysa yine aynı şeyi yaptı.

Meclis’te hiçbir siyasetçinin, hatta DEM’lilerin bile ağızlarına alamayacağı bu öneriyi gündemin en tepesine oturtarak şov yaptı!

Kızanlar da oldu destekleyenler de…

İddia ediyorum; hilal bıyıklı ülkücüler bugüne kadar böyle bir “Asena” (dişi kurtun doğurduğu on erkek kurttan biri) görmedi.

Bir o yana, bir bu yana o kadar sallamaya başladı ki takip edelim derken şaşı olmamız an meselesi…