15 Temmuz darbe teşebbüsünün 9’uncu yıldönümünde yine benzer açıklamalar, uyarılar, demokrasi ve milli birlik söylemlerini dinledik. O güne dair soru işaretleri ise çok az sorgulandı.
Darbe davalarının çok büyük bölümü bitmiş olsa da Yargıtay’ın bozma kararlarından sonra yeniden görülenler var ve geçen süreçte ortaya çıkan kimi bilgi-belgeler kapsamında sanıklar yeni yeni iddialarda bulunuyorlar. Yargıtay’ın kısmi bozma kararından sonra görülen Genelkurmay Çatı Davası da bunlardan birisi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Cezaevi Yerleşkesi içindeki duruşma salonunda devam eden davada geçen hafta Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndan (ÖKK) eski kurmay albay Murat Korkmaz savunmasını yaptı. Kasım 2015’te yarbay rütbesindeyken dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı’nın teklifi, Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın onayı ile üstün cesaret ve feragat madalyası verilen Korkmaz, 15 Temmuz gecesi Genelkurmay’dayken Aksakallı’nın televizyonlara yaptığı, “Genelkurmay’dakiler FETÖ’cüdür, darbecidir” şeklindeki açıklamaları görünce, bir oyuna çekildiklerini anlayıp personelini pasif göreve çektiğini, ertesi gün de teslim olduklarını belirtirken, Aksakallı’nın kendilerini de öldürmek üzere bir tabur gönderdiğini, ancak Genelkurmay Başkanı’nın engellediğini öne sürdü.
MAHKEMELERDEN BİLGİ- BELGE Mİ GİZLENİYOR?
MİT’in o dönemde yaptığı TSK’ya eylem duyuruları nedeniyle 15 Temmuz akşamı Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’na eski adıyla gayrı nizami harp, yeni adıyla “Konvansiyonel Olmayan Harekât (KOH)” kapsamında koruma güvenlik tatbikatı yapmak üzere gittiğini, buradan da amiri eski kurmay albay Fırat Alakuş’un emri üzerine Genelkurmay Başkanlığı’na geçtiğini savunan Murat Korkmaz, öncesinde Mayıs ayından itibaren yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Terörle Mücadele Harekâtı kapsamında Diyarbakır’da görevliydim. Mayıs ayında dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Güler ÖKK depolarının yeniden düzenlenmesi emrini verdi. Bu emirle, tabur komutanlarına depolara giriş-çıkış yetkisi verildi. Sebebi neydi? Diyarbakır, Nusaybin olayları nedeniyle ani müdahale kuvveti olarak görev yapıyorduk. Depolardan hızlı çıkış için gerekli, güzel bir karar olduğunu düşündüm. Askeri olarak normal, ama 15 Temmuz hazırlığı mıdır, takdir sizin. Keza 11 Temmuz’da lojistik denetleme emri verildi. Depolara zorla girdiğim öne sürüldüğü için 9 yıldır bu emirleri talep ediyorum. Hiç cevap verilmedi. Nihayet yargılandığım bir başka davada mahkeme istedi, ama ÖKK, ‘Arşivde bulunamamıştır. Bilgi-belge yoktur.’ dedi. Oysa 15 Temmuz’dan sonra Zekai Aksakallı’nın emriyle, ÖKK personelinin hazırladığı ve yine Aksakallı’nın onayladığı, iddianamelere temel yapılan gayrı hukuki İdari Tahkikat Raporu’nda, olayın meydana geliş sebepleri arasında, ‘depoları açma yetkisinin tabur komutanlarına verilmesi’ de sayılıyordu.”
TABUR KOMUTANLIĞINA NASIL DEVAM ETTİ?
22 Mayıs 2016’da tabur komutanlığındaki 2 yıllık süresini tamamlayınca ÖKK İstihbarat Şube Plan ve Koordinasyon Subaylığına tayin edildiğini, 10 Haziran’da yeni görevine başlaması gerekirken Aksakallı tarafından verilen yazılı emirle tabur komutanlığına devam ettirildiğini, ÖKK’dan bu emri de istediğini, ancak verilmediğini belirten Korkmaz şunları söyledi:
“13 Haziran’da doktora eğitimimi tamamladığım için albay rütbesine terfi ettirildim. Tabur komutanı yarbay veya binbaşı olur, albay rütbesinde tabur komutanı olmaz. Ama bunu gizlemek için hâlâ birçok yazışmada benden yarbay diye söz ediliyor. Ben bu göreve neden devam ettirildim; 9 yıldır bunu soruyorum. Zekai Aksakallı gelsin, sebebini anlatsın. Albay olarak devam ettirilmeseydim belki burada olmayacaktım. Tutuklandıktan sonra ortak bir tanıdığımız aracılığıyla Aksakallı’ya mektup gönderdim. Aracı olarak eski albay bir avukat geldi. Aksakallı mektubumu okumuş. Avukat, ‘Senin suçsuz olduğuna inanıyor. Hukuk önünde aklanacağına inanıyor. Kendisinin durumu da kritik.’ dedi.”
Korkmaz, savunmasını şöyle sürdürdü:
“15 Temmuz’da izinli olduğum halde ÖKK’ya geldiğim öne sürülüyor. 4 Temmuz’da Diyarbakır’daki görevimizi tamamlayarak taburumla birlikte Ankara’ya geldik. Bayram iznini yaptıktan sonra 11 Temmuz’da mesaiye başladım. Tabur komutanlığını tamamlamam, yeni bir kadroya da tayinimin çıkması ve planlı olarak Ağustos’ta kampa gidecek olmam nedeniyle izne ayrılmam gerekirken, 18 Temmuz’a kadar mesaiye devam ettirildim. Çünkü 2. Özel Kuvvetler Tugay Komutanı Ercan Çorbacı ve şimdiki Özel Kuvvetler Komutanı olan 4. Özel Kuvvet Grup Komutanı Ömer Ertuğrul Erbakan 18 Temmuz’a kadar izne çıkmıştı. İki ana ast birlik komutanının aynı anda izne çıkması olağandışıydı. Ben 4. Kuvvet Komutanlığına, göreve yeni başlamış olan Fırat Alakuş da Tugay Komutanlığına vekaleten görevlendirildik. Yine hiç normal olmayan bir şekilde Aksakallı tarafından ÖKK kışlası içinde tüm personelin yanında tabancalarını taşıması emri verildi. Fırat Alakuş’a tekmile gittiğimde, Aksakallı’nın koruma güvenlik tatbikatı emri verdiğini söyleyip, hazırlık yapmamı istedi. Benim taburum daha çok uzman çavuşlardan oluşuyordu. Uzman çavuşlara KOH kursu verilmediği için tatbikatı onlarla yapmam mümkün değildi. Fırat Alakuş, diğer taburlardan takviye yapılacağını belirterek 27 kişilik isim listesi verdi. Ben de bunları dahili, harici ve cep telefonumdan arayıp veya yüz yüze görüşüp Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’nda hazır olmalarını istedim. Son olarak 14 Temmuz’da MİT’ten, TSK’ya saldırı duyumları gelmişti. Hazırlıklar bittikten sonra 15 Temmuz akşamı hazırlanan silah, teçhizat ve malzemelerle komutanlık tarafından resmi olarak tahsis edilen araca yükleyip prosedürlere uygun olarak kışladan çıktık. Şöyle ki; araç nizamiyeye gelince durdu. Nöbetçilerin, içerdeki personeli görmesi için aracın iç aydınlatma lambaları açıldı. Araç komutanı inerek nizamiye nöbetçi amirine gitti ve araç sevk emrini onaylattı. Personel de kışla kimlik kartını kontrol post cihazına okuttu. Zekai Aksakallı, saat 21.30’da kışlaya giriş-çıkış yasağı koymuş. Bizim otobüsün çıkış saati 21.43. O zaman beni niye kışladan çıkardılar? Personelle Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’nda toplandık ve Fırat Alakuş’un emriyle malzemeleri zimmetleyerek dağıtmaya başladık. Fırat Alakuş’un ivedilikle Genelkurmay kışlasının emniyetini sağlama görevi vermesi üzerine iki astsubaya malzemelerin muhafazası görevini verip yola çıktık. Bizi getiren otobüs gitmişti. Bulabildiğimiz sivil araçlarla yola çıktık.”
UZUN NAMLULU SİLAHLI KİŞİLER KİMDİ?
15 Temmuz belgesellerinde, Genelkurmay kavşağını kesen polislere hakaret edip kaçarak karargâha girdiklerinin iddia edildiğini vurgulayan Murat Korkmaz, o süreçte yaşananlara ilişkin de şunları anlattı:
“MOBESE görüntüleri getirtilsin. 23.38’de Genelkurmay kavşağına verdik. Barikat kuran polisler kontrolsüz şekilde ateş etmeye başladı. Bunun sonucunda iki askerim yaralandı. Araçtan inip Ankara Emniyet Müdür Yardımcısıyla konuştum. Aldığım emir üzerine Genelkurmay’a gitmem gerektiğini, anormal bir durum olduğunu söyledim. O da Ankara Emniyet Müdürü’nü aradı, ama ulaşamadı. Birkaç telefon görüşmesinden sonra geçmemize izin verdi. Bu arada biz konuşurken beyaz bir araç yanımıza gelip ‘Ne oluyor?’ diye sordu. Özel Harekat mıydı SADAT mıydı, bilmiyorum; ‘Konuşuyoruz.’ deyince, ‘Tamam o zaman, biz de Meclis’in çatısına çıkalım.’ dediler. Ellerinde uzun namlulu silahlar vardı.”
BİZ DE Mİ 'KANDIRILDIK' DİYELİM?
Saat 00.17’de Genelkurmay’a giriş yaptıklarında kendilerini karşılayan Fırat Alakuş’un, Genelkurmay Başkanı ve 2. Başkanın güvenli bir şekilde Akıncı’ya gittiğini söylediğini, kendisinin de personeline hiçbir şekilde silah kullanmama talimatı verdiğini belirten Murat Korkmaz şöyle devam etti:
“Nöbet kulübesinde silahım yere dönük beklerken, eşimle görüştüm. Bu arada askerlerimden Vahit Güllü gelip, ‘Komutanım neler oluyor? Fırat Alakuş beni Genelkurmay Başkanı ve 2. Başkanın korumalarının yanına gönderdi. Garip konuşuyorlar. Ne yapıyoruz?’ dedi. Birkaç dakika önce de internetten Zekai Aksakallı’nın NTV ve TGRT’ye bağlanarak, ‘Genelkurmaydakiler FETÖ’cüdür. Darbecidir.” dediğini görmüştüm. O gece herkesi aradığı halde neden beni arayıp, Fırat Alakuş’un darbeye teşebbüste bulunduğunu biliyorsa, onu görevden aldığını bildirmedi? Gelip burada açıklasın. Fırat Alakuş’un yanına gidip neler olduğunu sordum ve ‘Ben adamlarımı çekiyorum, bu oyuna dahil olmak istemiyorum.’ dedim. Fırat Alakuş da, ‘Bir kumpasa çekilmiş olabiliriz. Ben verilen görevi yaptım, birinci başkanı güvenli yere gönderdim.’ karşılığını verdi. Sonrasında personelimi pasif hale getirdim, ertesi gün de kendi isteğimizle teslim olduk.”
Zekai Aksakallı’nın bir tabur gönderip kendilerini öldürme emri verdiğini, ancak Genelkurmay Başkanı’nın bunu engellediğini de öne süren Murat Korkmaz, Aksakallı’nın 15 Temmuz’la ilgili ismen ve olay belirterek çok sayıda sanık hakkında suç duyurusunda bulunduğu halde kendisi ve personelinden hiç söz etmediğine dikkat çekerken, “Bu, ‘Siz bana dokunmayın, ben de size dokunmayayım.’ mesajıdır.” dedi.
Korkmaz, 9 yıldır seri numarasını da verdiği M4 piyade tüfeğinin nerede olduğunu ve balistik inceleme yapılıp yapılmadığını sorduğunu, nihayetinde bir başka davadan yargılandığı mahkemenin ÖKK’ya yazı yazdığını, 23 Mayıs 2023’te verilen cevapta, “Cumhuriyet Başsavcılığı’nca balistik inceleme yapılması için gönderilen silah/teçhizat ve malzemelerin listesinin tespit edilemediğinin, ama Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2’inci Özel Kuvvetler Tugay Komutanlığı’na teslim edilen malzemeler içerisinde ………. seri numaralı M4 piyade tüfeğinin olduğunun” bildirildiğini vurguladı.
Murat Korkmaz savunmasını şu sözlerle tamamladı:
“Ben personelime verdiğim emrin arkasında duruyorum. Murat Korkmaz emir verdiyse, mutlaka yapılır ve bunu da Zekai Aksakallı emretmiştir, herkes bilir. Bizim komutanlarımız, bize sahip çıkmadı, buraya gelmediler; ama ben bu çocuklardan sorumluyum. Sorumluluk bana aittir. Onların sorumluluğunu da ömür boyu taşıyacağım. Zekai Aksakallı en azından, ‘Bu emirleri ben vermedim, kendi başlarına yaptılar.’ deseydi. Aksakallı Fırat Alakuş’u, Alakuş beni, ben de bu çocukları kandırdım o zaman. Bunların arasında FETÖ’cü var mıdır, bilemem; ama ben emir verdim. Emrime de sahip çıkıyorum. Bize emir verenler sahip çıktı mı? Hulusi Akar, Zekai Aksakallı uzaktan da olsa bir ifade verseler ya. O zaman, ‘Biz de kandırıldık.’ diyelim ve bu çocuklardan helallik isteyelim. Askerlikte itaat ruhunu ben mi zedeliyorum? Ben askerlerime sahip çıkıyorum, ama komutanlarımız buraya gelip ne olduğunu anlatmıyor. Son sözüm; vatan sağolsun.”
Korkmaz’ın avukatı Ayten İzmirli ise, “Haydi ilk yargılamalar sırasında çok yoğunlardı. Yaşar Güler yine yoğundur, ama Hulusi Akar şimdi alelade bir milletvekili, Zekai Aksakallı da emekli. Gelip sorularımıza cevap versinler. Hakan Fidan da dinlensin.” dedikten sonra Mahkeme heyetine şunları söyledi:
“15 Temmuz'dan sonra Adnan Tanrıverdi'nin TSK’ya ilişkin tüm istekleri gerçekleşti. Hiç mi aklınızda bir soru işareti oluşmuyor?”
Müyesser YILDIZ
28 Temmuz 2025
Çok Okunanlar

15 Temmuz iddiası: 'Aksakallı bizi de öldürtecekti Akar engelledi'

Şimşek bu mesleklerin aylık kazancını açıkladı, rakamlar şaşırttı!

AKP kulisleri kaynıyor: Partililer bu durumdan çok rahatsız!

Mehmet Şimşek'ten 'İmamoğlu' itirafı geldi

Bütün muhalefet vekilleri istifa ederse ne olur? 'Saf olma...'

Alevi Cumhurbaşkanı Yardımcısı kim olsun?

Ahmet Daştanbek'in para sayma görüntüleri sonrası soruşturma

Yenişehirlioğlu'ndan sonra şimdi de Nilhan Ayan'ın milyonluk saati gündemde

'Ekonomi' anketinden Erdoğan'ı düşündürecek sonuç

Fenerbahçe'de kanat transferinde hareketli saatler yaşanıyor