Eski Ülkü Ocakları Başkanı Doç.Dr. Sinan Ateş’e Ankara’nın ortasında, güpegündüz suikast düzenlendi. Tetikçi ve azmettirici ile onlara yardım ettiği öne sürülen 20 kişi yakalandı. Suikastın iddianamesi yaklaşık 1.5 yıl sonra hazırlanırken, dava geçen hafta jet hızıyla görüldü. 5 günlük yargılamadan sonra sanıklardan 10’u tahliye edildi ve dosya esas hakkındaki mütalaasını hazırlamak üzere savcıya verildi.
Ailesi ve kamuoyunun büyük bölümü bunun siyasi bir cinayet olduğu görüşündeydi. Ancak sözkonusu gelişmelerden sonra ortaya konan tablo, şimdilik, “Alacak-verecek meselesiymiş.” oldu!..
Gidişat itibarıyla Ateş suikastı on yıllarca daha konuşulacağa benziyor.
İki yıl önce, on yıllarca konuşulan bir suikast daha gündemdeydi. Aydınlatıldığı, gerçek azmettiricilerin ve faillerin yakalandığı söylendi.
O da bir akademisyene, Doç.Dr. Necip Hablemitoğlu’na, yine Ankara’da 18 Aralık 2002’de düzenlenen suikasttı.
20 yıl sonra hazırlanan iddianameye göre, Hablemitoğlu suikastını “FETÖ’nün azmettirmesiyle emekli Albay Levent Göktaş örgütüne bağlı Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın bir grup subay gerçekleştirmiş, tetiği de Tarkan Mumcuoğlu” çekmişti.
Ancak Şubat 2023’te başlayan dava sürecinde, iddianamedeki bu tespitleri doğrulamayan gelişmeler yaşandı. Yargılamanın Mayıs’taki ikinci periyodunda “tetikçi” olduğu öne sürülen Tarkan Mumcuoğlu, tanıklar ve belgelerle suikast tarihinde Kazakistan’da olduğunu ispatlayınca tüm sanıklar tahliye edildi.
17 ayın geride kaldığı, üçü firari toplam 10 sanıklı davaya önümüzdeki hafta devam edilecek.
Azmettiriciyi Bilen Önemli Tanık Dinlenemedi
Davanın akıbeti açısından önemli bazı konularda yaşanan gelişmeleri aktaralım.
İlki; Hablemitoğlu suikastının organizatörlerinin Enver Altaylı ve “FETÖ”nün sözde Türkiye imamı Mustafa Özcan olduğu iddiası. Sözkonusu bağlantının dayanağı ise büyük ölçüde eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın’ın 2016’da verdiği ifadeydi.
Şıvgın özetle; Hablemitoğlu’nun, eski AKP Milletvekili Ramazan Toprak’la bürosuna geldiğini, onlar ayrılırken Enver Altaylı’nın geldiğini, Altaylı’nın “Kim bunlar?” diye sorduğunu, kendisinin de anlattığını, böylece Altaylı’nın, Hablemitoğlu’nun Gülen cemaati hakkında çalışma yaptığını öğrendiğini, sonrasında Altaylı’nın kendisini Mustafa Özcan’la tanıştırdığını, Özcan’ın Hablemitoğlu ile görüşmek istemesi üzerine, “Ben karışmam.” cevabını verdiğini, ardından Hablemitoğlu’nu bilgilendirdiğini söylemişti.
Haliyle Mahkeme hem Halil Şıvgın, hem Ramazan Toprak’ın tanık olarak dinlenmesini kararlaştırdı. Ancak Şıvgın hasta olduğu gerekçesiyle duruşmalara gelmezken Toprak, Şıvgın’ın anlatımlarını yalanladı.
Mahkeme son olarak 4-8 Mart’taki duruşmada, Şıvgın’ın ifadesini almak için evine gidilmesini kararlaştırdı.
Alınan bu karar gereği de 29 Nisan’da Şıvgın’ın evinde ses ve görüntü kaydı alınarak duruşma yapıldı. Hablemitoğlu Ailesi’nin avukatı Ersan Barkın ve Enver Altaylı’nın avukatı Dilara Yılmaz’ın da hazır bulunduğu duruşmada; “dosyaya sunulmuş raporlardaki hastalıkları nedeniyle söylenenleri tam olarak idrak edemediği, kendisini de basit sorular dışında net olarak ifade edemediği” anlaşıldığından Şıvgın’ın ifadesi alınamadı.
Şıvgın’ın durumuna ilişkin bu tespite savcı ve avukatlar da katıldı. Savcı Zafer Ergün ile Av. Ersan Barkın, Şıvgın’ın daha önceki ifadesinin dosya için yeterli olduğunu bildirirken Av. Dilara Yılmaz, “Müvekkilimin soruşturmaya dahil edilmesinin en önemli sebebi Halil Şıvgın'ın ifadeleriydi. Kendisine önemli sorularımız vardı, ancak sorularımıza anlamlı cevap veremeyeceği aşikârdır. Tanıklığına başvuramadığımız için de soruşturma aşamasında vermiş olduğu ifadelerinin hiç birisinin dikkate alınmasının doğru olmayacağı kanaatindeyiz.” dedi.
Özetle; davanın en önemli tanıklarından birisi Mahkeme huzurunda dinlenememiş oldu.
Takip Eden İki Değil Üç Kişiymiş
Davanın akıbeti açısından çok önemli ikinci konu; Hablemitoğlu’nun öldürülmeden dört gün önce, 14 Aralık 2002’de Eskişehir’de katıldığı “İrtica tehdidi ve Türkiye” konulu konferans ile 18 Aralık’ta öldürülmeden hemen önce alışveriş yaptığı Migros mağazasındaki görüntüleriydi.
Migros’ta Hablemitoğlu’nu takip ettiği düşünülen iki kişinin Eskişehir konferansında da olup olmadığı ve bu kişilerin sanıklarla benzerliğinin araştırılması kararlaştırılmıştı.
Mahkemenin bu kararından sonra, özellikle Eskişehir konferansı görüntülerinin nasıl bir sürecin ardından bulunabildiğini daha önce detaylıca anlattık. Özetlersek; Ankara Emniyet, “Savcılığa sorun” dedi... Ardından, “15 Temmuz’da Emniyet arşivinin sele kapıldığı” bildirildi... Nihayetinde görüntülerin Adliye Emaneti’nde olduğu ortaya çıktı!..
İşte Eskişehir görüntüleri bulunup getirildikten sonra Mahkeme, her iki görüntüyü 4 Nisan’da bilirkişiye verdi.
Bilirkişi de önceki gün raporunu hazırlayıp Mahkeme’ye gönderdi.
Bugüne kadar Hablemitoğlu’nu Migros’ta iki kişinin takip ettiği söyleniyordu.
Ancak 28 sayfalık bilirkişi raporunda; Hablemitoğlu’nu “3 kişinin takip ettiğinin düşünüldüğü” belirtildi.
Ayrıca sözkonusu bu üç kişi ile Eskişehir’deki konferansa katılanlardan “eşgalce benzerlik gösterdiği düşünülen şüpheli kişilerin fotoğrafları” işaretlendi.
Bilirkişi, tespit edilen bu kişilerin sanıklar arasında olup olmadığı sorusuna ise şu karşılığı verdi:
“Mağaza içerisinde Necip Hablemitoğlu’nu takip ettiği düşünülen kişilerin kameraya olan uzaklıklarından dolayı kıyaslama yapmaya yarayacak ayrıntılı yüz fotoğrafları elde edilemediğinden Eskişehir’deki konferansta izleyici olarak bulunan şahıslarla kıyaslama yapma imkanı olmadığı gibi, dava sanıklarının dosya kapsamında eşkal fotoğrafları olmadığından eşkal kıyaslaması ve tespiti yapılamamıştır. Mahkemenizce gerek duyulması halinde dava sanıklarının olay tarihi olan 18 Aralık 2002 tarihi ile güncel fotoğraflarının temin edilmesi durumunda tüm görüntüler üzerinde yeniden inceleme ve değerlendirme yapılacağını belirtiriz.”
Anlaşılan o ki; bundan sonraki süreçte sanıkların 22 yıl önceki fotoğrafları ile görüntülerdeki şüpheli kişilerin benzerliğine bakılarak bir sonuca ulaşılmaya çalışılacak.
17 Aydır Bitmeyen HTS Raporu
Hablemitoğlu suikastının en önemli “delili”, sanıkların 2002-2003 yılına ait HTS kayıtlarıydı. MİT’in gönderdiği bu kayıtlara göre, suikast çözülmüştü.
Ancak dava sürecinde bu kayıtlardaki yanlışlıklar ortaya çıkınca Mahkeme, daha ilk duruşmada kayıtların bilirkişiye gönderilmesini kararlaştırdı.
Bilirkişi ise verilen sürede raporunu hazırlamadı. Mahkeme defalarca uyardı. Son olarak geçtiğimiz 8 Mart’taki duruşmada bilirkişiye “ihtarlı muhtırayla” 1 ay daha süre verildi. Verilen bu son süreye göre, bilirkişinin 8 Nisan’da raporunu teslim etmesi gerekiyordu. Ama dün itibarıyla hâlâ mahkemeye ulaşan bir şey yoktu.
Evet, artık pek kimse ilgilenmese de Hablemitoğlu suikastı davasında son durum bu. Salı günü başlayacak duruşma periyodu için merak edilen ise, tanık olarak dinlenmesine karar verilen, dönemin “FETÖ Emniyet imamı” olduğu bilinen Kemalettin Özdemir’in (KÖZ) gelip gelmeyeceği, gelirse ne söyleyeceği!..
Çok Okunanlar
BEDAŞ açıkladı... İstanbul'da elektrik kesintisi
23 Kasım 2024 günlük burç yorumu
Fenerbahçe-Kayserispor muhtemel 11 belli oldu
Verona- Inter maçında Hakan Çalhanoğlu oynayacak mı? 11'de yer alıyor mu?
Kenan Yıldız Milan - Juventus maçında ilk 11'de mi? Maç ne zaman, saat kaçta?
Yalı Çapkını dizisinde ayrılık
Al-Nassr'da kadroya alınmayan Talisca'nın gitmesine bu formülle izin verecek!
Av. Turan Karakaş hayatını kaybetti
23 Kasım 2024 Cumartesi günü için Kanal D, ATV, Show TV, Star TV, TRT 1 ve TV8'i
Conor McGregor'a cinsel tacizden ceza