Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,8412
Dolar
Arrow
33,9580
İngiliz Sterlini
Arrow
44,8874
Altın
Arrow
2747,0000
BIST
Arrow
9.771

İçimizdeki Papazlar!

Dört gün önce 15 Temmuz darbe teşebbüsünün yıldönümüydü... Yarın da Kıbrıs Barış Harekâtı’mızın 50. Yıldönümü...

İktidar medyasının bir yöneticisi 15 Temmuz temalı yazısında; 1820’lerde, Müslüman Türk coğrafyasına dadanan misyonerlik şebekelerinin kurdukları eğitim ve sağlık kuruluşları eliyle çocuklarımızı devşirmesinden söz ettikten sonra, “Bu şer çetelerinin büyük bir bölümü Kurtuluş Savaşı yıllarında tasfiye edildi. Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra, kalanlar, kılık değiştirerek yollarına devam etti.” dedi.

Yine bir diğer iktidar medyasının yöneticisi Kıbrıs Barış Harekatı’nın yıldönümü münasebetiyle hazırladığı yazı dizisinde; Rum Ortodoks Kilisesi’nin, Osmanlı döneminde ve Kıbrıs’ta yaptığı ihanetleri anlattı.

Bu girişi yapmamızın sebebi ne mi?

Biliyorsunuz, yakın zamanda Fener Rum Patrikhanesi merkezli yeni bir kriz daha  yaşandı.

Krizin sebebi, 15-16 Haziran’da İsviçre’de düzenlenen ve Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın temsil ettiği Ukrayna Barış Zirvesi’ne Patrik Bartholomeos’un da “Konstantinopol Ekümenik Patriği” olarak davet edilmesi, burada bir konuşma yapması ve yayımlanan sonuç bildirisini imzalamasıydı.

Bu rezalet Lozan’ın ve Anayasa’nın bilmem kaçıncı kez çiğnenmesiydi. İlk defa kamuoyundan yaygın tepkiler yükseldi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü bir açıklama yapmak zorunda kalıp İsviçre ve Ukrayna’dan izahat istendiğini belirterek, “Fener Rum Patrikhanesi’nin konumuna ilişkin devlet politikamızda herhangi bir değişiklik olmadığını” kaydetti.

Ama bu genel-geçer ifadeler tepkileri kesmeye yetmedi; Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Lideri Bahçeli de sesini yükseltip Lozan’ı hatırlatarak Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde Konstantinopolis diye bir şehir olmadığını, ekümenik unvanının da hukukiliği ve meşruluğunun bulunmadığını vurguladı.

Bahçeli’nin bu tepkisi üzerine bu defa adını açıklamayan diplomatik kaynaklar, rezaleti izah etmeye çalışırken işi daha da batırdılar. Örneğin, Patrikhane’nin adının bildiriden çıkarıldığını söylediler. Oysa, evet alfabetik listeden çıkarılmıştı; ama aynı listenin sonuna, “Ekümenik Patrikhane, Zirve'ye gözlemci olarak katılmış ve Ortak Bildiri’de belirtilen ilkeleri desteklemektedir.” şeklinde bir not olarak konmuştu.

Bu olay karşısında Erdoğan ve Bakan Fidan başta olmak üzere tüm yetkililer sessiz kalırken Rusya’nın tepkisini aktaralım. Bir Dışişleri yetkilisi, Patrikhane’nin “ABD’nin ajanı ve kuklası” olduğuna, Ukrayna’da askeri operasyondan önce Patrikhane’nin burada bir siyaset yürüttüğüne dikkat çekti.

Bulgaristan’da Kim Karşıladı?

Tekrar altını çizelim; Lozan’a göre, Patrikhane İstanbul ile Bozcaada ve Gökçeada’daki Rum vatandaşlarımızın dini işleriyle ilgilenmekle görevli, Fatih Kaymakamlığı’na bağlı bir Türk kurumu, Patrik Bartholomeos da bir Türk vatandaşı.

Hakikat ve hukuki durum bu olduğu halde Patrikhane “ekümeniklik” iddiasıyla dünyadaki birçok Ortodoks kilisesini kendisine bağladı. Bulgaristan kilisesi de bunlardan birisi.

İşte Patrik Bartholomeos, İsviçre’deki o rezaletten sonra önce Yunanistan’da Preveze’ye, oradan da Bulgaristan’a gitti. Bulgaristan’a gidiş sebebi, Bulgar Kilisesi’nin başı olarak seçilen Daniel’in göreve başlama törenine katılmaktı. Oradaki konuşmalarını ve temaslarını geçelim; Sofya Havaalanı’na indiğinde Bartholomeos’u kim karşıladı, biliyor musunuz? Yunanistan Büyükelçisi Alexios Liberopoulos ve Sofya Büyükelçimizin vekili Mustafa Kara!..

Evet, Bartholomeos’u “ekümenik” unvanıyla davet edildiği bir çok ülkede daha önce de diplomatlarımız karşılamıştı; ama en azından Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, “Fener Rum Patrikhanesi’nin konumuna ilişkin devlet politikamızda herhangi bir değişiklik yok” dedikten sonra bari bu garabetten vazgeçilseydi.

Lozan Vurgusu

Bartholomeos’un İsviçre rezaletinin ardından hiçbir açıklama yapmadığının, Fatih Kaymakamlığı’nın veya İçişleri Bakanlığı’nın da kendisine herhangi bir şey sormadığının altını çizip yurda döndükten sonraki bazı faaliyetlerine bakalım.

Geçtiğimiz günlerde Adalar Metropolitliğinin kuruluşunun 100. yıl kutlamasında, “Lozan Antlaşması’yla Büyük Kilise’nin küçülmesinden sonra, burasının, Taht’ın Türkiye’deki bölgelerine eklenen ilk yer olduğunu” vurguladı.

Daha önceki gün de Fener Rum Patrikhanesi Sen Sinod’u, Avusturalya’da altı yeni piskoposluğun kurulmasına karar verdi. Bir Türk kurumu, İstanbul’dan Avusturalya ile ilgili karar alıyor!..

ABD ve Thyatreia Papazları

Bartholomeos’a bağlı bazı papazlara geçelim.

2019’da Bakırköy doğumlu, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Elpidophoros’u, sözde Bursa metropoliti ve kapalı Ruhban Okulu’nun müdürüyken ABD’deki Rum Ortodoks Kilisesi’ne atadı.

ABD’ye gittiğinden beri ayan beyan Türkiye aleyhtarı faaliyetlerde bulunan Elpidophoros, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın bu yılki yıldönümü öncesinde yine coştu. ABD’de düzenlenen Kıbrıs konulu çeşitli etkinliklere katılıp, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 50 yıldır işgâl altında olduğunu” öne sürüp, “Kıbrıs, Yunan kimliği ve kültürünün mihenk taşıdır ve her zaman öyle kalacaktır.” dedi.

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve medyamızın bir bölümü bu sözlere tepki gösterince de Ortodoks medyası şu başlığı attı, iyi mi?

“Amerika Başpiskoposu, Kıbrıs'taki Türk işgâlini kınadığı için saldırıya uğradı.”

Bir başka ayrıntıya dikkat!..

Elpidophoros’un katıldığı bir etkinlikte yanındakilerden birisi de Thyateira ve Büyük Britanya Başpiskoposu Nikitas’tı.

“Thyateira neresi?” derseniz; günümüzde Manisa’nın Akhisar ilçesi sınırları içerisinde kalan Antik Yunan kenti.

Acaba Akhisar ve daha birçok il/ilçemize böyle metropolitler atandığından kaçımız haberdarız?!

Sözümona bir din kurumunun başı ve Türk vatandaşı olan Elpidophoros’un bir başka icraatını yazalım. Birkaç gün önce Trump’ın partisinin kongresine katılarak konuşma yaptı, dua etti. Hürriyet gazetemiz de bunu, “Dua Bakırköylü Başpiskopos'tan” övgüsüyle haberleştirdi.

Elpidophoros son olarak önceki gün de “Türkiye’nin Kıbrıs’ı işgalinin 50. Yıldönümü” konulu bir bildiri yayımlayıp, “Bir çözüm bulunmasını pasif bir şekilde bekleyemeyiz.” dedi.

Kıbrıs’taki Papaz

Son papazımız Kıbrıs’tan Başpiskopos Georgios. Tam unvanı “Yeni Bizans ve Tüm Kıbrıs’ın Başpiskoposu”. Geçen yıl seçildiğinde cübbe giyme töreninde ilk işi Türkiye’yi suçlamak, Rumları silahlanmaya çağırmak oldu. Dahası Makarios’u hatırlatıp ondan daha fazlasını yapacağını söyledi.

Bu Georgios da Bartholomeos’a bağlı; seçildiğinde kutladı, ardından İstanbul’da ağırladı.

Efendim, memleket yol geçen hanı ya; bu zat, sadece 10 gün önce yine İstanbul’da, Patrikhane’de idi. Bol bol “Konstantinopol”u gezdi!..

Şuraya geleceğiz:

Birkaç gün önce Yunanistan Savunma Bakanı Dendias Kıbrıs Rum kesimine gitti, Türkiye’ye ağzına geleni söyledi.

Milli Savunma Bakanlığı’mız hemen Dendias’ı, “Kıbrıs Türklerini ve kahraman Türk ordusunu hedef alan düzeysiz, yalan ve iftira dolu” bu açıklamalarından dolayı şiddetle kınadı. Kınarken de Dendias’ı, “İki ülkenin liderleri tarafından ortaya konan ve Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkileri yapıcı bir yaklaşımla ilerletmeyi hedefleyen ortak tutumu baltalamaya çalışmaktan vazgeçmeye” çağırdı.

Dendias’ın Kıbrıs Rus kesiminde görüştüklerinden birisi, Bartholomeos’a bağlı Başpiskopos Georgios’tu. Dendias onun yanında da, “Kıbrıs bizim için kesinlikle yakındır. Helenizm için, Yunan silahlı Kuvvetleri için Kıbrıs yakınlardadır.” dedi.

Dendias’a tepki iyi, güzel, hoş da; kendi vatandaşımız olan papazlara hükmümüz geçmezken bizi kim ciddiye alır?..

Öyle değil, ama MSB’nin söylediği gibi varsayalım ki, Dendias “iki ülke liderinin ortak tutumunu baltalamaya çalışıyor”... Acaba bu papazlarımız ne yapmaya çalışıyor?..

Kıbrıs Barış Harekâtı’mızın 50’nci yıldönümü kutlu, başta Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş olmak üzere Kıbrıs davamızın tüm kahramanlarının mekânı cennet olsun.