Çatır çatır ülkemizin iç işlerine karışan ABD Büyükelçisi Tom Barrack son olarak İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesi’ni ziyaret edip Patrik Bartholomeos için “Ekümenik” unvanını kullandı.
Ziyaret için Barrack, “bir araya geldik” derken, Patrikhane’nin internet sitesinde, Barrack’ın “Ekümenik Patrik tarafından kabul edildiği” vurgulandı.
Türk vatandaşı olmasına rağmen Rum-Yunan-ABD’nin içimizdeki kolu gibi hareket eden Bartholomeos ile ABD’nin adamı Barrack ne görüştüler?
Bartholomeos’un Eylül’deki ABD ziyaretini, Türkiye, Suriye ve bölge genelinde geniş kapsamlı bir ekümenik diyaloğu, Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılmasını, “Ekümenik Patrikhane’nin pozisyonu” ve Türkiye’deki Rum diaspora ile ilgili konuları...
ERDOĞAN'A DAVET YOK PATRİĞE VAR
Patrik Bartholomeos’un ABD seyahatiyle başlayalım.
Biden döneminde Erdoğan bir kez bile Beyaz Saray’a davet edilmemişken, Bartholomos “Ekümenik” unvanıyla “resmi davetli” olarak ağırlandı... İstanbul için “Konstantinopolis” denildi... Ruhban Okulu’nun yeniden açılmasının, Biden yönetimi için “öncelik olmaya devam ettiği” açıklandı.
Şimdi yine Erdoğan daha Beyaz Saray daveti alamamışken, Bartholomeos-Trump buluşması gerçekleşecek. Bartholomeos’a ABD ziyareti boyunca da New York’taki Rum Ortodoks Kilisesi’nin Başpiskoposu Elpidophoros eşlik edecek.
Ana hatlarıyla Elpidophoros’un sicilini de hatırlatalım. Kadıköy doğumlu bir Türk vatandaşı. 2019’da “Konstontinopolis Ekümenik Patrikliği Meclisi - Sen Sinod” tarafından ABD’ye atanana kadar sözde Bursa Metropoliti idi. ABD’ye gittiğinden bu yana ise neredeyse Türkiye aleyhinde yapmadığı faaliyet kalmadı. Trump’ın ilk başkanlık döneminde Ayasofya’ya camiye çevrildiğinde de bunu “kabile zaferi” olarak niteleyip “ulusal yas” ilân etmekle kalmadı, Trump ve adamlarıyla görüşüp Türkiye’ye karşı eyleme geçmelerini istedi. Son olarak geçtiğimiz 25 Mart’ta Yunanistan’ın bağımsızlığının 204’üncü yıldönümü vesilesiyle Beyaz Saray’da verilen resepsiyonda “baş konuk” olarak Trump’a, “Ekümenik Patrikhanenin manevi misyonu ile Yunanistan ve Kıbrıs’ta adalet davasına verdiği destekler” için teşekkür ederken, “Muhteşem Konstantinopolis şehrini kurup inşa eden büyük Roma İmparator’u Konstantin’i hatırlatıyorsun” dediği Trump’a bir “kutsal haç” sunup şöyle konuştu:
“Bu haç, büyük Roma İmparatoru Konstantin’i zafere götüren sembolün ta kendisidir, çünkü İsa ona bir rüyasında bu işareti göstermiştir ve şöyle demiştir: ‘Bununla git ve zafer kazan’. Bu haç, sonsuz bir barışın sembolü ve yenilmez bir ödül, ilahi güç ve rehberliğin bir işaretidir. Bu haç ile dünyaya barış getirmeniz ve Amerika’yı yenilmez yapmanız için dua ediyorum... Yaşasın Amerika! Yaşasın Yunan halkı!”
Bartholomeos-Elpidophoros ikilisinin, Trump’la görüşmede başımıza daha ne çoraplar öreceğini varın, tahmin edin!..
ANKARA NE ZAMAN TEPKİ GÖSTERDİ Kİ
Diyeceğimiz; Lozan Antlaşması ve Anayasa’mız çiğnenerek Bartholomeos’a “Ekümenik” diye hitap edilmesi öylesine olağanlaştı ki, bundan aldığı cesaretle “Konstantinopolis–Yeni Roma Başpiskoposu ve Ekümenik Patrik” unvanını kullanma aşamasına geçti.
Ama yine de Büyükelçi Tom Barrack’ın yaptığına tepki gösterenler oldu. Örneğin eski Dışişleri Bakanı, Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Sina Gürel, Barrack’ın “istenmeyen kişi” ilân edilmeden önce uyarılmasını, Patrikhane’ye de faaliyetlerine devam ettiği takdirde “Türkiye dışına çıkartılmak dahil” ağır yaptırımlar uygulanacağının bildirilmesini istedi. Emekli Tuğgeneral Ali Er de Barrack’ın meydan okuyan bu söyleminin ülkenin kuruluş kodlarını ve anayasasını tanımadığını ifade ettiğini belirterek, “Bu meydan okumaya resmi kurumlarımızdan ses çıkmaması akıl tutulmasıdır.” dedi.
1 YILDA NE DEĞİŞTİ?
Türkiye’nin “Ekümenik” unvanını; Anayasa ve Lozan’da bir karşılığı bulunmadığı için resmen tanımadığını, meşru olmayan bu unvanın yabancı bir ülke tarafından diplomatik yolla dayatılmasını da “egemenlik haklarına saldırı” olarak değerlendirdiğini biliyorduk...
Nitekim 2022’de Patrik Bartholomeos Trabzon’a gittiğinde kendisine “Ekümenik Patrik” yazılı Trabzonspor forması hediye edilince, Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP’nin Lideri Devlet Bahçeli’nin tepkisi şu oldu:
“Türkiye’de ekümenik diye bir kurum ve görev tanımı yoktur. Lozan Antlaşması gereğince, Fener Rum Patriği’nin siyasi ve idari işlerle uğraşmaması, ülkemizdeki Rum-Ortodoks vatandaşlarımıza ruhani hizmet vermesi hüküm altına alınırken, Fatih Kaymakamlığı’na bağlı bir din görevlisi olmasının dışında hiçbir statüsü de olamayacaktır. Türkiye’nin dört bir koldan tuzağa çekilerek milli ve manevi hassasiyetlerinin tahriş edilmesi etap etap ilerletilen bir kumpasın içyüzünü açığa vurmaktadır.”
Bahçeli’nin ardından bir açıklama da Patrikhane’nin bağlı olduğu Fatih Kaymakamlığı’ndan geldi. Lozan Antlaşması’nı hatırlatan Kaymakamlık; “siyasi bir faaliyette bulunmaması” şartıyla İstanbul’da kalmasına izin verilen Patrikhane’nin “ekümeniklik” iddiasının hukuki gerçeklerle bağdaşmadığını kaydetti.
Bu konuda geçen yıl da bir tartışma yaşandı.
İsviçre’de düzenlenen Ukrayna konulu uluslararası barış konferansına Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın yanı sıra Patrik Bartholomeos’un da “resmi davetli” olarak ve “ekümenik” unvanıyla katılması tepkilere yol açtı. Tepki gösterenlerden birisi ise artık AKP’de olan dönemin İYİ Parti Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu’ydu. Olayı “vahim bir hata” olarak nitelendiren Zorlu, Dışişleri Bakanlığı’nın ivedilikle açıklama yapmasını istedi.
Açıklama Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli’den geldi. Keçeli, “Fener Rum Patrikhanesi’nin konumuna ilişkin devlet politikamızda herhangi bir değişiklik olmadığı izahtan varestedir.” dedi.
HAKAN FİDAN'IN PATRİKHANE AÇILIMI
Son duruma bakalım.
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşçı geçtiğimiz 13 Mayıs’ta, Patrikhane’nin 2019’da Ukrayna kilisesine el atmasını, geçen yılki Ukrayna konulu toplantıda yaşananları ve son olarak İznik Konsili’nin 1700. Yılı törenlerinde Papa’ya “ekümenik” sıfatıyla ev sahipliği yapacak olmasını hatırlatıp Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a şunları sordu:
“Bakanlığınız, 1. İznik Konsili’nin 1700.yıl toplantısına Fener Rum Patriği Bartholomeos’un ‘Ekümenik’ sıfatını kullanarak katılacağı yönündeki iddiaları araştırdı mı, araştırdıysa sonuç nedir?.. Bakanlığınız, Fener Rum Patriği Bartholomeos’un davetlerini hangi sıfatla yaptığını tespit etti mi, ettiyse kullanılan unvan nedir?.. Bakanlığınız, Fener Rum Patriği Bartholomeos’un bugüne kadar ‘Ekümenik’ sıfatını kullandığı hangi organizasyonları tespit etmiştir ve girişimde bulunmuş mudur? Girişimde bulunduysa aldığı geri dönüşler nelerdir?.. Fener Rum Patrikliği'nin ‘Ekümenik’ olmadığına dair devlet politikamız Lozan'dan bugüne aynı mıdır?”
İşte bu da; tam da Tom Barrack’ın Bartholomeos’a “Ekümenik” demesinin tartışıldığı günlerde Fidan’ın Taşçı’ya verdiği cevap:
“Lozan Barış Antlaşması'nda Fener Rum Patrikhanesi’nin statüsü hakkında bir hüküm bulunmamaktadır. Yalnızca, Lozan Barış Konferansı'nın 10 Ocak 1923 tarihli oturumunda, ‘Patrikliğin siyasal ya da yönetime ilişkin işlerle bundan böyle uğraşmayacağı, salt din alanına giren işlerle yetineceği’ şeklinde bir mutabakat benimsenmiştir. Fener Rum Patriği, ülkemizce de iştirak edilen uluslararası toplantılara zaman zaman katılmakta olup, bu çerçevede yaptığı konuşmalarda ilgili konuların ruhani boyutuna odaklanmaktadır. Patrikhane'nin kullandığı, ‘evrensel’ anlamına gelen ‘ekümenik’ unvanı ise dini terminoloji çerçevesinde, belli ve tanınmış bir inanç sistemini temsil eden kurum ile ona inananlar arasındaki iç ve dinsel ilişkiyi ilgilendiren bir kavramdır. Bir diğer ifadeyle, Ortodoks dünyasının ve inancının iç meselesidir. Bu çerçevede, Patrikhane'nin diğer Ortodoks Kiliseleri ile ilişkileri bağlamında ruhani bir unvan olan ‘ekümeniklik’, Hristiyanlık dini ve dünyasının ilahiyat çalışmalarının konusu olup, ülkemizde veya uluslararası alanda herhangi bir hak veya ayrıcalık içermesi söz konusu değildir. Patrik, ülkemiz makamlarıyla temas ve yazışmalarında bahse konu unvanı kullanmamaktadır. Diğer taraftan, bu unvan tarafımızca da kullanılmamakta olup, böyle bir zorunluluk bulunmadığı, Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu'nun 2010 tarihli bir görüşünde de teyit edilmiştir.”
PEKİ BUNLAR NE?
“Ekümenik” unvanı sadece “dini bir terminoloji” ve dahi yaşasın (!) Bartholomeos, “ülkemiz makamlarıyla temas ve yazışmalarında bu unvanı kullanmıyor” ve Türkiye de kullanmıyor, öyle mi?
Hemen hemen tüm ülke yöneticilerinin Patrik Bartholomeos’u “Ekümenik” unvanıyla “devlet başkanı” olarak ağırlamasını ve dahi İstanbul için “Konstantinopol” demesini ne yapacağız?..
Bartholomeos’un Lozan’a aykırı olarak sadece Ukrayna’da değil, Balkanlar ve Kafkaslar’da kendisine bağladığı kiliseler üzerinden ülkelerin yönetimine müdahale etmesi siyasetle iştigal değilse, nedir?..
6 Şubat depreminde Antakya Rum Kilisesi’nin da yıkılması üzerine gayet iyi Türkçe bilen Bartholomeos’un Erdoğan’a gönderdiği Rumca mektubun başında, “Ekümenik Patrik” yazmıyor muydu?..
Vazgeçtik onun yazmasından; Bartholomeos Saray’a bu unvanla davet edilmedi mi?..
DEVLET POLİTİKASI ''GÜNCELLENDİ''
Dışişleri’mizin, “Ekümenik Ortodoks dünyasının ve inancının iç meselesidir” iddiasına gelince; bunu nereden hatırlıyoruz?
Yukarıda sicilini çıkardığımız ABD’deki Rum Ortodoks Kilisesi’nin Başpiskoposu Elpidophoros var ya; 2019'da Ukrayna Kilisesi’nin Rusya’dan ayrılıp Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlanmasında] oynadığı önemli rolü anlatırken, 1990’dan beri Ukrayna Kilisesi üzerinde çalıştıklarını belirttikten sonra Rusya’nın tepkisine yol açan bu gelişmeler karşısında Türkiye’nin tavrını şöyle açıklamıştı:
“Putin iki kez Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Ukrayna Kilisesi konusunda müdahale etmesini istedi. Biri 2008, diğeri 2018’de. Her iki zaman da Erdoğan, Patrikhanemize müdahale etmeyi reddetti. ‘Türkiye’de laik bir devlette yaşıyoruz, Patrikhanenin işleri din işleridir. Devlet din işlerine karışmaz, Patrikhane bağımsız bir Patrikhanedir’ tarzında bir tepkide bulundu. Biz bunu çok takdir ediyoruz.”
Keza Patrik Bartholomeos da 2020’de, “Ankara bu unvanı kullanmaya mecbur değildir, ama kullanılmasına da engel olmamalı... Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan dedi ki; ‘Bu ekümeniklik meselesi Hıristiyanları ilgilendiren bir konudur.’ Artık bunu söyledikten sonra gözüktü ki, Ankara’nın reaksiyonu bitiyor.” demişti.
Erdoğan’dan devam edelim:
Daha 2010’daki Atina ziyaretinde, Patrik Bartholomeos için “ekümenik” unvanının kullanılması konusunda, “Ecdadımızı rahatsız etmemiş, beni de rahatsız etmiyor.” sözleriyle savundu...
2017’de; “Patrik yurt dışına çıkmak istese Lozan’a göre, Fatih Kaymakamlığı’nın müsaadesiyle çıkabilirdi. Ama biz bunu bile bir kenara koyduk, ‘Patriklik makamı farklıdır.’ dedik, önünü açtık.” diye övündü...
İYİ Parti’li Selcan Taşçı’nın, “Fener Rum Patrikliği'nin ‘Ekümenik’ olmadığına dair devlet politikamız Lozan'dan bugüne aynı mıdır?” sorusuna cevabımızla bitirelim.
Anlaşılan o ki; devlet politikamız Lozan’dan bugüne aynı değil, ABD-AB’nin istekleri ve Erdoğan’ın görüşleri doğrultusunda epeyce “güncellenmiş” durumda!..
Tom Barrack’ın meydan okumalarına niye hiç ses çıkmadığı da böylece anlaşılıyor, değil mi?!
Müyesser YILDIZ
15 Ağustos 2025
Çok Okunanlar

Cem Küçük’ten Özel’in yapacağı açıklama hakkında iddia!

AKP çevrelerinde Özlem Çerçioğlu rahatsızlığı!

Bugün AKP'ye katılacak 9 belediye başkanı belli oldu!

Özgür Özel İBB borsası belgelerini paylaştı!

Özel'in AKP'ye kuruluş yıl dönümü hediyesiyle ilgili bomba iddia!

Sinan Ateş suikastındaki şifreli telefonlardan ne çıktı?

Erdoğan, AKP'ye katılan İYİ Partili Kodal'ı 'bana bak' sözleriyle uyardı

Bundan Efe mefe olmaz, bundan sonra ona ‘topuklu topaç’ diyeceğiz

Sorun Barrack’ta değil Ankara’da!..

'Topuklu Efe' AKP'ye katıldı ama o ayrıntı gözden kaçmadı!