Kefir ve Demokrasi...

Toplumsal gerginliklerin altında bireysel doyumsuzluklar yatar. Sanırım 2025 yılının ilk Ocak ayı da toplumsal gerginliklerin yol açtığı üzüntülerle sıkıntılarla geçti. Özellikle İktidar yetersizliklerini, hazımsızlıklarını hatta karın ağrılarını gidermek için başta gazeteciler olmak üzere muhalefetin üzerine saldırarak geçti. Ne demek hazımsızlık. Onlara göre başarı, bize göre başarısızlıktır. 

Örnek çok ama ben gazeteci ve gazeteciliğin başına gelenlere değinmek istiyorum. 36 sı çocuk 78 kişi cayır cayır yandı. Bir tane sorumlu çıkıp istifa etti mi? Ama kamuoyunda bu olay öyle bir nefret yarattı ki, iktidar bu nefreti kapatabilmek için gazetecilere saldırdı saldırmaya da devam ediyor.

Türkiye'de 3-4 gündür özgür basın tutuklu. Gazetecinin görevi nedir? Kamuoyunu ilgilendiren bir konuyu, varsa onunla ilgi duyduklarını, gördüklerini hatta düşündüklerini halkına iletmektir. Onun asli hatta anayasal görevidir. Yapmazsa görevini yerine getirmemiş olur. 

Halk Tv muhabirleri ve yöneticileri de duyduklarını, gördüklerini kamuoyu ile paylaştı. Halk Tv muhabiri Barış Pehlivan haber stüdyosundan çıkmadan göz altına alındı. 

2011 yılında CHP Cezaevi Komisyon üyesi Milletvekili olarak Barış Pehlivanı Silivri'de ziyaret etmiştik. Barış Pehlivan (10 Temmuz 1983, İstanbul). Türkiye siyasetine dair araştırma haberleriyle ve kitaplarıyla bilinir. Gazetecilik faaliyetlerinden dolayı hakkında birçok kez dava açıldı. Bu davalar kapsamında 2011, 2020 ve 2023 yıllarında cezaevine girdi. Sonuncusu 2025 Ocak ayı. Stüdyoda tutuklanan bir gazeteci olarak hafızalarda yer alacak. Sonra gerisi çorap söküğü gibi devam etti. 

Gazeteciler, soruşturmalara ve ardından tutuklamanmalara maruz kaldılar. Halk Tv ve Özgür basına geçmiş olsun. Mücadele direncini yüksek tutmalıyız. 

Neymiş, bilirkişi şöyle demiş böyle davranmış falan filan... Hemde ne bilirkişiymiş? Sanki koskoca ülkede bilirkişi kalmamışta hep aynı konularda aynı kişi bilirkişi oluyor. Hep ama hep aynı kişi. Vardır bir kerameti. Herşeyden anlayan leb-i derya... Vay efendim sen ondan nasıl bahsedersin. Devlet sırrı sanki. Birkaç gündür bilirkişi ile yatıp bilirkişi ile kalkıyoruz.  

Ne demek bilirkişi? Hukuksal olarak bilirkişi; çözülmesi özel ve bilimsel bilgi gerektiren konularda düşüncesine başvurulan kimse demektir. 

Ya da; Belli bir konudan iyi anlayan, o konuda bir anlaşmazlığa düşüldüğünde çözüm için kendisine başvurulan uzman kimsedir. 

Bilirkişi Turizm Bakanının önüne geçti. Vay be ne bilirkişiymiş. Peki neden bu kadar gündem yaptılar? Özgür basını tutukladılar? Özgür basını tutuklayarak anayasayı hiçe saydılar? Zaten ortalıkta Anayasa falan kalmadığı için yeni Anayasa lafları dolaşmaya başladı. Dertleri Anayasa değil, mevcut Cumhurbaşkanını tekrar seçtirmek. 

Eski Türkiye ile Yeni Türkiye arasında ne fark var diye soracak olursanız, eski Türkiye'de bir başarısızlık varsa hükümet suçlanırdı, yeni Türkiye'de ise ya gazeteciler yada halk suçlanıyor! “Madem çok para kazanıyorlar. ne işleri var Kartalkaya’da”

Öyle bir Yeni Türkiye yarattılar ki! Adalete güvensizlik %71. Adalet mülkün temeliydi. 4 kişiden 3 kişi adalete güvenmiyorsa orada mülkün temeli yani devlet de yoktur. Devlet hastadır. Devlet yoğun bakımda, entübedir. 

Devleti yönetenlerin hazımsızlığı, rahatsızlığı artmıştır. Eğer bir yerde hazımsızlık, karın ağrısı varsa bağışıkım sistemi de zayıflamıştır. Çare ya keten tohumu ya da kefirdir!. Sindirim sistemi bozulanlara önerimiz kefirdir. Yoğunbakımda olanlara kefir de verilemez ki! 

Toplumsal umutsuzluklar, mutsuzluklar ve hazımsızlıklar artmışsa çare demokrasidir. Demokrasiyi tekrar tesis etmek için de tek yol seçimdir. Ne diyor Özgür Özel? Geçim yoksa Seçim var.