Uzun yaşamın sırrı…

İzmir'e doğru giderken telefonum çaldı. Yolun sağına doğru park etmek için kiralık arabamın frenine kuvvetlice bastım. Sağ ön taraftaki tekerlekten, garcçç diye bir ses geldi. Balatalar bitmiş diye düşünürken bir yandan da telefonumu cebimden çıkarmaya çalışıyordum. Bir yandan da bu sesin ne olduğunu düşünürken, sol yanımdan geçen bir araç önümde durdu "fren lambaların yanmıyor" diye uyardı. Ülkemin her alanında olduğu gibi araç kiralama firmaları da iyi çalışmıyor. Her yanı dökülen ülkemin laşkalaşmış bir kiralık araç sistemi duygusunu saniyeler içinde safsaladım.

"Alo... Alo..." İstanbul'dan gelen telefonda "Ben Ufuk Yılmaz Turan Çöğmen'li Erdoğan'ın kızı. Hocam biz Çöğmen'e, komşu köylere kitap dağıtmaya, yazarlarımızla öğrencilerimizi buluşturmaya geliyoruz. Bizimle olabilirmisiniz? "

Çocukluğuma gittim biran.. 1950 yıllarının sonlarında ilkokul 2. yada 3. sınıfındaydım. Babamın verdiği harçlıkla, o yıllar tek bir bakkal olan Oman Bakkala gittim. Göbeği (ortası) delik 2,5 kuruşu verdim. Bakkal amca helvayı gazete kâğıdına sarmak için eline alınca  "Osman amca gazete kâğıdını büyükçe kessene" dediğimde "Ne yapcan oğlum büyüğünü?" dedi. "Yazılarını okumam" demiştim. Okumak açlık gibi bir duygudur. Gidermek gerekir. Kafamdan yıldırım hızıyla bu anımı anımsarken diğer yandan telefondaki hemşerime yanıt veriyordum "Siz hele bir Göcek'e gelin. Gerisi kolay" dedim.

1 Aralık Pazartesi Çöğmen İlköğretim kampüsünde buluştuğumuzda, Köy Muhtarı Bilal Aydoğan, okul müdüresi, köylüler ve öğretmenlerimiz gözlemeli katmerli zengin bir kahvaltı hazırlamışlardı. 7 yazar ile birlikte Darıyer'li yazar ve öğretmen Idris Koç ve diğer yazarlarımız Osman Çeviksoy, İsmail Zorba, Ali Can, Çınaraltı Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Fatih Demirile birlikte kitap kolilerini okul salonuna indirdiler.  

İlk dersten sonra zil çalınca Dalaman İlçe Milli Eğitim Müdürü Ersal Ersin Avcı ekibi ile birlikte etkinliğe katıldılar. Koliler açıldı. Geçen hafta kaybettiğimiz Av. Turan Karakaş'ın " Keçi ve Ağlayan Kaya" çocuk kitapları ile birlikte "Bir insan bir kitap" projesi " Bir insan bir poşet kitap" projesine dönüşüverdi. Her öğrenciye 3-4 kitap hediye edildi. Öğrenciler sınıflarında yazarlarımızla tanıştılar. Sohbet ettiler. Ben de okul öncesi sınıfına katılarak kitaplarımızı minik öğrencilerimize hediye ettim. 

Proje Dalamanda iki gün sürdü. 5-6 kırsal okulda uygulandı. Sonraki günlerde Çanakkale ve İstanbul'da devam etti. Emeği geçenlere, köyünü unutmayanlara kucak dolusu sevgi ve saygılarımı sunarım. Onlar benim için birer kahraman.

***   

Yazarlarımızla akşam Göcek'te Zeynebim Göcekiçi Restorantta sohbet ederken Muğla Üniversitesi Tazelenme Üniversitesi Projesinin kurucu ve yürütücüsü Prof Dr Muammer Tuna'nın asistanı Deniz Hanım " Hocam bize derse gelirmisiniz? Öğrencileriniz sizi özlemiş. Konuyu siz seçin" deyince. İş yoğunluğuma bakmadan olur dedim. Zaman da kısa. Aslında bende özlemiştim dostlarımı. 

2017 yılında başlayan ve bugüne dek 1000 den fazla öğrencisi oldu. Tazelenme Üniversitesinin kampüslerinde bir yandan teorik derslerle yaşam boyu öğrenmenin gerçekleşmesi sağlanırken öte yandan uygulamalı derslerle öğrencilerin yeteneklerini keşfetmelerine de olanak tanınıyor. Tazelenme Üniversitesinin bu Programı, gönüllülük temeline dayalı bir sosyal sorumluluk projesi olarak sürdürülmektedir. 

2 Aralık Salı akşamüstü Göcek'ten Gazetecilik Yüksek Okul öğrencisi Buğra Kızılkara ile yola çıktık. Öyle böyle değil şiddetli bir ağmur. Göz gözü görmeyecek şiddette. Hani daha önce yazdığım kuraklıklara nisbet edercesine, silecekler camları silmeye yetişemiyordu. 

Balatalarını yiyen aracımızla, kazasız belasız zamanında yetiştik. Üniversitenin Edebiyat Fakültesi binasının zemin katındaki dershaneye girince 80 dolayında 60-65 yaş üstü öğrenci alkışlarla karşıladılar. Selamlaştık. Okadar yağmur yaşa bakmamışlar beni dinlemeye gelmişler. 

Sevgili Dostlarım bugün sizlere "Yaşamımızda, sağlığımızda minerallerin yeri" konusunu anlatacağım. " Özellikle, Uzun yaşamanın sırrı magnezyum minerali, üzerinde duracağım" diyerek dersime başladım.

Vücudumuzda 5562 çeşit mineral var. Her birinin önemi ve bir görevi var. Ancak en önemlisi ve hayati olanı "Magnezyumdur" 

Peki magnesium ne işe yarar?

Kan şeker dengesini sağlar,

Dolaşım ve kan basıncını düzenler

Hücresel enerji üretiminde çok önemli görevler üstlenir

Sinir sisteminin sakinliğini, derin uyumayı sağlar

Kemikleri kuvvetlendirir. 

Kas, eklem ve bağlarının esnekliğini sürdürür.

Kabızlık, reflü, Kalp Damar hastalıkları (Enfarktüs korur) Migren, uykusuzluk depresyon, ısteoporoz, menopozal yakınmalar, fibromiyalji, huzursuz bacak sendromu, erken yaşlılık sendromu, yorgunluk gibi bir çok hastalık yada yakınmaların önlenmesinde çok önemli bir mineraldir. 

yani kısaca şunu söyleyebiliriz; magnesium demek yaşam demektir. 

Magnesium sitrat, glisinat, malat çeşitlerinden oluşan complex yani karışım ile B6 vitamini ile birlikte takviye olarak alınmalıdır. 

"Bir İnsan Bir Kitap" ve " Yaşam Boyu Eğitim" gibi Projeler "Yaşamımızda Magnezyum kadar önemlidir". Bizlerde mutlu uzun ve sağlıklı yaşamak için sosyal ve toplumsal projelere katılmanın yanında magnesium takviyesine önem vermeliyiz.